27 Ekim 2025
Zonguldak Kömür İşletmelerinin (EKİ) 1942 – 1950 yıllarında genel müdürlüğünü yapan efsane müdür İhsan SOYAK’ın kardeşi, son 15 yıl ATATÜRK’ün yanından hiç ayrılmayan, genel sekreteri Hasan Rıza SOYAK, ATATÜRK’TEN HATIRALAR kitabında anlatıyor. Ben de özetleyerek sizlerle paylaşıyorum Değerli Dostlar.
1938 yılı başında ilk teşhis konulmuştu. Hastalığı giderek ağırlaşıyordu. Bu yüzden son aylarını Dolmabahçe Sarayı’nda geçiriyordu.
16 Ekim Pazar günü yatağında şiddetli ağrılara direnmeye çalışıyor, arada bir ağzından sarı bir sıvı geliyordu. Bir gün sonra, 17 Ekim’de ateşi ve nabzı çok yükseldi. İdrarı alınamıyor, karındaki asit hızla çoğalıyor, gözlerini zorlukla açabiliyordu. O gün komaya girdi ve koma hali 20 Ekim’e kadar devam etti.
Hastalığının giderek ağırlaşmasına rağmen, yaklaşan Cumhuriyet Bayramı’nın 15 nci yılına katılmayı çok arzu ediyordu.
25 Ekim günü orduya sesleneceği mesajı genel sekreteri Hasan Rıza SOYAK’a yazdırdı. Bu mesajı Ankara’da Hipodrom’da yapılan tören sırasında Başbakan Celal BAYAR tarafından okundu.
Cumhuriyet’in 15 nci yılı bütün yurtta coşkuyla kutlanıyordu. İstanbul’da düzenlenen törenlerden sonra Kuleli Askeri Lisesi’nin öğrencileri gemiyle okullarına dönüyorlardı. Dolmabahçe Sarayı’nın önünden geçerken hep birden İstiklal Marşı’nı söylemeye başladılar. Aynı zamanda geminin İskele tarafına toplanmış ATATÜRK’ü selamlıyorlardı. Paşa’nın silah arkadaşı Kılıç Ali elleriyle susmalarını ve uzaklaşmalarını işaret etti. Duyarsa O’nun üzüleceğini düşünüyordu. Askeri öğrenciler bunu selamlama olarak algıladılar ve daha yüksek sesle paşalarına tezahürata başladılar.
ATATÜRK sesleri duymuştu, yanında bulunan manevi kızı Sabiha GÖKÇEN’e, “ Bak Gökçen, gençlerimin sesi, duydun mu, beni istiyorlar “ dedi. Sabiha, “ Evet Paşam, törenden dönüyorlar “ diyebiliyor ve ağlıyordu. ATATÜRK, " Çocuklarım, benim çocuklarım " diye fısıldarken gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
Bu sırada içeriye Doktor Neşet ÖMER ve Başyaveri Salih BOZOK girdi. ATATÜRK, "Duyuyor musunuz ? " dedi. "Evet Paşam duyuyoruz" dediler gözleri dolarak., " Onlar Cumhuriyeti emanet ettiğim gençler" dedi gururla.,
Askeri öğrenciler " YAŞA ATATÜRK" diye bağırırken, " Çocuklarımı görmek istiyorum, buraya kadar gelmişler, hiç değilse onlara el sallamalıyım, beni pencereye götürün" emrini verir. Doktor Neşet "Fakat Paşam" diyecek olur. ATATÜRK, doktorun itirazına sertçe, "Nedir fakat" der. Pencerenin önüne hemen bir koltuk konur. ATATÜRK giydirilir ve Kılıç Ali'nin yardımıyla koltuğa götürülür.
ATATÜRK hastalığını belli etmemeye çalışarak ve dik bir duruşla el sallar. Gençler Atalarını camda görünce daha bir coşarlar, hatta denize atlayanlar bile olur.
Bu manzaradan son derece etkilenen ve duygulanan ATATÜRK. gözyaşlarını tutamaz ve "yoruldum" diyebilir. Kılıç Ali ve Salih BOZOK, O'nu tekrar yatağına götürürler. Paşa, onlara, "Çocuklarımı gördüğüm için çok mutluyum" der usulca.,
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK son günlerinde Cumhuriyet Bayramı'nın 15 nci yıl kutlamalarına katılmayı, kahraman ordusuna ve tümünü asker olarak nitelediği milletine hitap etmeyi çok istiyordu. Ama hastalığı buna engel oldu. Bugün O'nu sevenler ve izinden gidenler, "MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ" diye haykırıyor.
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi - Mak. Müh.