blank
Mustafa AKAY tarafından
22 Haziran, 2023 13:53 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

OKUMAZLIK, YAZMAZLIK

Işıklarda uyusun, rahmetli meslek üstadımız Nahit Duru ağabeyimizin güzel bir deyimi var. Diyor ki; "Türkiye'de okuma yazma sorunu yok, okumazlık yazmazlık sorunu var" Bu saptamaya katılıyoruz ve bunun sık sık ele alınarak işlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Cumhuriyet yönetimleri iyi kötü, insanlarımızın büyük bölümünü okur yazar hale getirdi.  1990'lı yıllara kadar Türkiye'nin en ücra köşesi bile okula kavuşturuldu. Hele hele Köy Enstitüleri'nin açık olduğu yıllarda eğitim neferleri yurdun dört bir köşesine dağıldılar ve eğitim seferberliğini başarmak için gece gündüz demeden çalıştılar. Cumhuriyet'in ilk yıllarında nüfusumuz 12 milyon civarındaydı. Bu nüfusun da ancak %10.5'i okuma yazma biliyordu. Erkeklerde okuma yazma oranı %17.4, kadınlar da ise %4.6 olarak saptanmıştı. Günümüzde nüfusumuz 85 milyonu aşmıştır. Bu nüfusun %96.13'ü okuma yazma bilmektedir. Ne yazık ki, okuma yazma bilmede kadınlarımız yine geridedirler. Çünkü, bazı bölgelerimizde kızların okula gönderilmesine sıcak bakılmamaktadır. Türkan Saylan Hoca, bu gerçeği gördüğü için çeşitli kampanyalarla kızların okumalarının önünü açmaya çalışmıştır. " Baba beni okula gönder", "Kardelenler" gibi adlarla açılan kampanyalarda binlerce kızın okuması ve eğitilmesi sağlanmıştır. Doğal olarak bu birilerinin işine gelmemiştir ve Türkan Hoca'nın hasta iken başı belaya sokulmuştur. İnsanları, padişahın kulluğundan kurtarıp, Allah'ın kulu ve   devletin yurttaşı haline getiren Cumhuriyet her köyde bayrağın dalgalanmasını sağladı açtığı okullarla. Sıkça   oynanan eğitim sistemimizle  bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki, köylerimizde okullar yoktur artık. Ve binlerce köyümüzde bayrağımız gönderinden inmiştir daha doğrusu indirilmiştir. Günümüzde 2 milyon 660 bin kişi okuma yazma bilmemektedir ve üzücüdür ki bunun %6.44'ü kadındır. Usta bir yazar olmadığımız için konuyu biraz dağıtır gibi olduğumuzun farkındayız. Yazı konumuz, Nahit Ağabeyden esinlendiğimiz, okumazlık yazmazlık üzeredir. Acaba, Türkiye'de okuyan ve yazanların istatistiği üzerine çalışılsa, karşımıza nasıl bir sonuç çıkar? 85 milyonluk Türkiye'de günlük 5.8 milyon gazete ve dergi satılmaktadır. Basılan kitap sayısı ise 561 milyon civarındadır. Bu rakamın %71'i Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan ve okullara ücretsiz olarak gönderilen kitaplardır. Akademik alanda basılan kitapların oranı ise gülünçtür. Türkiye'nin her yerine yüksek lise gibi açılan meslek yüksek okulları ve üniversitelerde görev alan akademisyenler ancak %1 oranında kitap yayınlamışlardır. Bunların dışında 15 bin civarında edebi yapıt yayınlanmıştır ve 15 bin gibi cılız bir rakam ortaya çıkmıştır. İnsanlar bir gazeteyi ya da gelen mektubu çat pat okuyacak kadar okuma yazma bilmektedirler ama ellerine kâğıt kalemi alıp yazmamaktadırlar. Yazmamaktalar derken haksızlık yapmayalım. Şimdi sosyal medya denilen bir gerçek var. Klavyenin başına geçip ya da akıllı telefonunu eline alıp yazanlarımızda artış olmuştur. Ama, sayısı artan bu insanların büyük çoğunluğu da güzel Türkçemizi katletmektedirler. Bunların arasında üniversite eğitimi almışlar da vardır. İsmini yazmasını beceremeyenler sosyal medya hesaplarında ülkenin durumuna kafa yoran düşünürlere, yazarlara bile ders verecek duruma gelmişlerdir. Kısacası, durum Nahit Ağabeyin dediği gibidir. Türkiye'de insanlar okuma yazma bilmeyi öğrenmişlerdir ama ortalığı okumazlar yazmazlar sarmıştır.