Neler olmuyormuş ki? Gazetelerin üçüncü sayfalarına bakınca neler olduğunu somut bir şekilde görebiliyoruz. Kimi sevindirici, kimi üzüntü verici bir yığın haber karşımıza çıkıveriyor. Günümüzün en üzücü haberlerinden birisi Gazze Olayları... Dünyanın gözü dönmüş emperyalisti ABD'nin kanatları altında palazlanan küçücük İsrail'in acımasız soykırımı gündemin birinci sırasına oturuveriyor. Batı'dan aldığı güçle insan kırımında sınır tanımayan İsrail, çoluk çocuk demeden, yaşlı genç demeden bomba yağdırıyor insanların üzerine...Ne üzücüdür ki, dünya bu vahşeti izlemekten başka bir şey yapmıyor. Kimileri, Filistinlilerin, Osmanlı'yı arkadan vurduğunu, uluslararası arenalarda hep Türkiye'nin aleyhinde olduğunu dile getiriyorlarsa da, o kritiği yapmanın zamanı şimdi değildir. Çünkü, İsrail ne okul dinliyor ne hastane. Bir gazete haberinde İsrail saldırılarında saatte 6 çocuğun öldüğü bildiriliyor. Ölenlerin %70'nin çocuk ve kadın olması olayın vehametini ortaya koyuyor. Bu tam anlamıyla bir vicdansızlıktır ve kabullenilmesi mümkün değildir. Gazetelerin üçüncü sayfalarında çok ilginç haberlere rastlanıyor. Bu haberlerin içinde, bol bol kadın cinayeti, hırsızlık, gasp, yolsuzluk, talan, yoksulluk, sefalet haberleri dikkat çekiyor. Cumhuriyetin 100. Yılında, okulda yedikleri yemekten zehirlenen öğrencilerin olması, yüzümüzü kızartmıyor. Dokuz ay önce olan büyük depremin yaralarının sarılması için yeterli çalışmalar yapılmazken, kışın yaklaştığı şu günlerde, sanki ortalık güllük gülistanlıkmış gibi pozlar veriliyor. Utanması gerekenler, pişkinlikle sırıtabiliyorlar. Bol bol cinayet haberleri de yer alıyor gazetelerde. Neler neler oluyormuş dedirten haberlere bir göz atalım. Adana'da eşinin üzerine kapıyı kilitleyip, evini ateşe veren mi dersiniz, baltayla bir müzisyene saldıran mı, 400 lirayı almak için eşinin boğazını sıkan mı? Sıradan bir olaymış gibi kız arkadaşını sokak ortasında saçından sürükleyen mi? Denizli'de 11 aylık eşini 8 kurşunla öldüren mi? Eşini sokakta herkesin gözü önünde bıçaklayıp, ağır yaralayan mı? Tam bir canilik örneği vererek, karısı ve iki çocuğunu gözünü kırpmadan katleden mi? Bu haberlere daha niceleri eklenebilir. Bu toplum ne ara cinnet geçirme sürecine girdi.? Öfke, şiddet, darp sanki olağan işler gibi. Özellikle kadın cinayetlerinin hızlı artışı, birilerini düşündürmeli artık. Olumsuz haberler bunlarla sınırlı değil. Toplumu saran yolsuzluk, rüşvet olayları tam anlamıyla bir yozlaşmayı ortaya çıkarıyor. Hırsızlık, yolsuzluk yapmak, rüşvet almak sanki olağanmış gibi görülüyor. Elbette, bu toplumun içten içe çürümesini beraberinde getiriyor. Bu aralar Atatürk ve Arkadaşları ile Cumhuriyetin değerlerine sataşmak da moda haline geldi. Ülkeyi yönetenler, Atatürk'e hakareti sanki olağan, sıradan bir iş olarak görseler gerek ki, kıllarını kıpırdatmıyorlar. Ülkenin kurucusuna karşı yapılan bu hareketler karşısında üzülmemek mümkün müdür? Haber trafiğinde yaptıkları haberler için tutuklanan gazetecilere de rastlıyoruz. Kamuoyunu bilgilendirme görevi olan gazeteciler yazdıkları haberler ve yazılar için apar topar gözaltına alınıyorlar, bir kısmı da tutuklanıyor. Bunu da demokrasinin önünde bir set olarak görüyoruz. Bütün bunların yanında içimizi ısıtan haberler de oluyor. Bu haberleri görünce, halen "insanlık ölmemiş" dercesine mutlu oluyoruz. Örneğin, Ardahan'da gezici kütüphane otobüsü kırsalda 4500 öğrenciye ulaşarak, kitapla buluşturması takdir edilecek bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. Mersin'e depremzedeler için Güney Kore'den gönderilen kolideki kışlık montun cebinden 450 bin TL'nin üzerinde döviz bulunması da güzel haberlere örnektir. Ağabeyisine karaciğerini veren genç kızı, 4 yaşındaki oğluna böbreğini naklettiren babayı da takdirle karşılamamız gerekir diye düşünüyoruz. Bu arada, Türkiye'nin Karaoğlan'ı Bülent Ecevit, ölüm yılında rahmet ve saygıyla anıyoruz.