Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

KORKU

Temmuz 14, 2023 09:53
A+ A-

İnsanın beynini korku sarmasın bir kez… Artık,  o beyin iflah olmaz. Korku duygusu kemirir durur beyni. Çıkarayım, atayım desen de para etmez. Tehlikeli bir durumdur anlayacağınız.

Herkes korkar mı? Elbette korkar. Küçük çocuklar karanlıktan korkarlar. Bazı büyük büyük adamların korkularının kaynağı aydınlıktır.

Çocukların karanlıktan korkmalarını anlamak mümkündür. Daha neyin ne olduğunu bilmediği dönemdir. Nesneyi yeni yeni tanımaktadır. Soyut ve somut kavramlarla tanıştıkça beyninde duygu ve düşünceleri gelişir.

Peki ya büyükler… Koskocaman adamlar ya da kadınlar neden korkarlar?

Kimi insanlar ölümden çok korkarlar. Kimisi ise, kazanımlarını kaybetmekten. Ölüm korkusu herkeste az çok bulunur. Çok varsıl olanlar da ellerindeki kaybetmekten korkmayı birinci sıraya koymuşlardır. Kimisinin korkusu çoluk çocuğunu, kimisinin işini, kimisinin arabasını kaybetmek düşüncesiyle oluşur.

Makam, mevki ve elindeki gücü kaybetmeye eğilimli insanların ise korkusunun kaynağı aydınlıktır.

Çocuk karanlıktan korkar anlaşılır bir yanı vardır. Ya ortalık aydınlanmışken, güpegündüz korkmak neyin nesidir?

İnsanın beyninde oluşan korku duygusunun olumlu olanları da vardır.

Örneğin, bazı insanlar çarpmaktan, çırpmaktan korkarlar. Bu korkunun insani ve vicdani yanı ağır basar. Bazı insanlar kamu malını ya da parasını çalmak, çaldırmak, ona buna peşkeş çekmekten çok korkarlar. Bu tür insanlara dürüst ve namuslu insanlar derdik eskiden. Şimdilerde çalmayana, çırpmayana “enayi” diyorlar.

Türkiye, bu enayiler ne kadar çok olursa o kadar adil olacaktır.

Dürüst, namuslu, aldığı görevi gereği gibi yerine getiren, getirme çabasında olan, halkıyla iç içe yaşayan, çalmayan çırpmayan insanlar ise korku nedir bilmezler.

Korku hastalığının en belirgin görüldüğü tipler, ülkelerinde diktatör olmuş tiplerdir.

Bunların korkuları her geçen gün artar. Bu artışla birlikte “öldürüleceğim” korkusu derinden derine büyür gider.

Herkesten, her şeyden şüphelenme kaygısı ortaya çıkar.

Nefes alsa, beni şimdi öldürecekler, bana şimdi saldıracaklar korkusuyla geceleri uyuyamaz, gündüzleri gezemez olur. Olağanüstü koruma düzeni kurulur. Bu arada muhalif düşüncelere karşı da önlemler alınır. Zulümler başlar.  Muhalif seslerin susturulması için yapılmadık eziyet bırakılmaz. Elbette böyle durumlarda da hak, hukuk, adalet kavramları yerle bir edilir.

Yanlışların dile getirilmesi, yasal olmayan uygulamaların eleştirilmesi en büyük suçlardan birisi haline getirilir.

Yazarlar, çizerler, aydınlar bir bir içeri tıkılır. Masum eylemlere kalkışanlara karşı olmadık zulümler yapılır. Hak aramak ise suçların en büyüklerinden birisi haline gelir.

Camiye bile korkunç bir koruma kalkanı içinde gider bu tür diktatörler. Korunaklı özel saraylara kendilerini hapsederler. Milletin ayağına gitmek yerine millete bu olağanüstü korunaklarında hitap ederler. Yani, o insanın beynine korku egemen olmuştur artık.

Kısacası, korku dağları beklemektedir.

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Yazarın diğer yazıları