blank
Atilla Çilingir tarafından
16 Haziran, 2015 09:28 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:13
A+ A-

KIBRIS’TA TİYATRO DİPLOMASİSİ..!

‘’Tarihi gerçekler; Kıbrıs’ta yaşananları yok sayarak, kendilerinin tarih yazdıklarını/yazacaklarını sananlara, günü geldiğinde en iyi cevabı verecektir…’’ Kıbrıs’ta yeniden başlayan/başlatılan müzakereler sürecinde tarafları temsil eden liderler; bu süreçte iyi niyet gösterilerine devam etmekte ve kendi toplumlarına adada ‘’Tek Kimlik! Tek Egemenlik! Tek Devlet!’’ Çatısı altında yaşanabileceğinin güncel mesajlarını vermektedirler! 15 Mayıs 2015’te her iki tarafı temsilen liderlerin Lefkoşa’da ara bölgede bulunan Ledra Palas’ta bir araya gelmesiyle başlayan bu yeni süreç! Tarafların iyi niyetlerini ortaya koymak adına GYÖ (güven yükseltici önlemler) gösterisine dönüşmüştür..! İlk buluşmada Rumların kuzeye geçmesi sırasında uygulanan vize’yi kaldıran ( zaten rahmetli Denktaş 23 Nisan 2003 yılında her iki tarafa geçişleri serbest bırakmıştı. Ancak o tarihten beri, 1974’te adaya yerleşen Türkiye kökenli yurttaşlarımız, adanın pek çok yerinde mevcut bu sınır kapılarını kullanarak Güney Rum kesimine geçişlerine Rumlar izin vermemektedirler! Umarım Rum lideri Nicos’un ‘arkadaşım Mustafa’ diye hitap ettiği K.K.T.C’nin yeni Cumhurbaşkanı, bu ayıba bir çare bulacaktır!) Cumhurbaşkanı Akıncıya; bunun karşılığında K.K.T.C’de özellikle Beşparmak Dağlarında bulunan 28 mayın tarlasının yerlerinin anahtarlarını vermişti. (1974’tan bugüne aradan geçen 41 yıl sonra özellikle Beşparmak Dağlarında ve halen var olduğu iddia edilen (ki, çoğu harekâtta temizlenmişti…) diğer yerlerdeki mayın tarlaların bulunduğu bölgeler, çoktan piknik alanlarına dönüştü; bu hususu da burada belirtmek isterim…) Her iki liderin masada çözümü bekleyen onca önemli konu varken; özellikle GYÖ’lere odaklı açılımlara hız kesmeden devam etmektedir… Ama bu arada her iki lideri temsilcileri; kapalı kapılar arkasında çözüm masasında bekleyen önemli konulara yeni açılımlar getirmenin gayreti içindedirler… Yukarıda belirtmiş olduğum ilk iyi niyet gösterisinin ardından, tıpkı aynı misyonu taşıyan K.K.T.C’nin 2’nci Cumhurbaşkanı M.A.T gibi, yeni Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı da kısa bir süre önce Lokmacı Kapısı/Barikatı’ndan geçerek Rum kesimine gitmiş; arkadaşı Rum Lideri Nicos ve Rum hayranları tarafından alkışlarla karşılanarak, orada birlikte kahve içmişlerdi..! ( K.K.T.C’nin 2’nci Cumhurbaşkanı Bay Mehmet Ali Talat’da aynı bölgede, 12 Nisan 2008 tarihinde ebedi dostu ve bir önceki Rum Lideri Hristofyas’la birlikte çocukluğunun damak tadı olan Heraklesin dondurmasından yemiş; taraflar arası dondurma diplomasisi yapılmıştı..! ) En son olarak da basına yansıyan haberlere göre; geçtiğimiz hafta içerisinde her iki lider bu defa da Güney Rum kesiminde Limasol’da sahnelenen; ‘’Kıbrıs; Rumca Küstüm, Türkçe Kırıldım…’’ İsimli bir tiyatro oyununda bir araya geldiler… Kıbrıs’ın son 60 yıllık tarihinde yaşananlarla yüzleşmeyi anlatan bu oyun, her iki halktan da büyük ilgi görmüş! Liderler oyuna giriş ve çıkışlarında uzun süre alkışlanmışlar. Oyunu Güney Rum kesiminde izlemek için Güneye geçmek isteyen Türklere, Ledra Palas sınır kapısından ücretsiz otobüsler kaldırılmıştır! Her iki lider oyundan çok etkilenmişler ve özellikle K.K.T.C Cumhurbaşkanı Akıncı, basına yansıyan haberlere göre: ‘’Geçmişteki hatalardan ders çıkarılmalı’’ diye başlayan ve şöyle devam eden bir açıklamada bulunmuştur: ‘’Arkadaşım Nicos ile bize güçlü bir mesaj veren bir oyun daha izledik. Bu mesaj’da ‘hatasız ve suçsuz’ kimse yoktur… İki halkında geçmişte hataları oldu. Amaç, geçmişten dersler çıkarmak ve genç nesil için daha iyi bir gelecek bırakmak. Bunu genç nesillere borçluyuz…’’ Tabii ki, Sn. Akıncı’nın arkadaşı Nicos’da, çok etkilendiği bu oyun sonrasında şu açıklamayı yapmış: ‘’Güçlü bir mesaj izledik. Barışı bulmak için çok çalışmalıyız. Ben buna bağlıyım. Mustafa’da bağlı. İnanıyorum ki, insanlarımız da barış istiyor. Eğitim Bakanına bu oyunun ada çapındaki tüm okullarda gösterilmesini isteyeceğim. Buradaki güçlü mesaj; hatalarımızın ve üçüncü taraflarca müdahaleye uğradığımızın bir itirafı… Bir kez daha arkadaşım Mustafa ile barışı getirmek için çalışacağız. Genç nesillere, barış ve refah içinde yaşama şansını vermeliyiz…’’ Adanın yarı buçuğunu temsil eden Güney Rum kesimi lideri Bay Anastasiadis’in bu açıklaması içinde benim dikkatimi çeken iki husus oldu: Birincisi, kendi tanımlamasıyla arkadaşı Mustafa’nın da çok etkilenmiş olduğu bu oyun için, ‘’Eğitim Bakanına talimat vereceğim, bu oyun ada çapındaki tüm okullarda gösterilsin’’ derken! Kuzey’de ayrı bir devletin varlığını görmezden gelerek! Hemen yanı başında duran Cumhurbaşkanı Sn. Akıncının temsil ettiği K.K.T.C Devletindeki okulları da mı kast etmişti acaba? Öyle ya, Bay Nicos; ‘tüm adada ki okullar’ cümlesini kullandığına göre… Belli mi olur? Bakarsınız, GYÖ’ler çerçevesinde gün gelir bu oyun, K.K.T.C’deki okullarımızda da sergilenir, böylece bu söylemin amacı ve hedefi de yerini bulmuş olur! İkinci husus ise: Açıklamasının içinde yer alan; ‘’üçüncü taraflarca müdahaleye uğradığımızın bir itirafı’’ cümlesidir..! Rum lideri Anastasiadis’in kullanmış olduğu bu cümle; tamamen Türkiye’ye yönelik olup, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Türk Halkını Rum’un zulmünden, topyekûn öldürmelerinden kurtarmak için adaya yapmış olduğumuz haklı ve hukuksal müdahalemizi hedef alan bir söylem olmuştur! Şurası unutulmamalıdır ki! Rum tarafı bundan önce de olduğu gibi bundan sonrada kafasının bir tarafında saklı tuttuğu ve amacı adanın tamamına sahip olmak olan bu Bizans cümlelerini her fırsatta kullanmaya devam edecektir. Rum liderin böyle olması gereken açıklamasından çok; bence K.K.T.C’nin yeni Cumhurbaşkanı Sn. Akıncının tiyatro çıkışında ifade etmiş olduğu cümleler, daha önemli ve çok ilgi çekiciydi! Sn Akıncı açıklama yaparken vurgulamış olduğu; ‘’hatasız ve suçsuz kimse yoktur‘’, ‘’her iki halkında geçmişte hataları oldu’’, ‘’geçmişteki hatalardan ders çıkarılmalıdır’’ cümleleri oldukça dikkat çekicidir! Bu oyunu seyreden Rum lideri Anastasiadis’in bilinen, değişmeyen/değişmeyecek olan söylem ve eylemlerini bir tarafa bırakarak… Bu yazım aracılığıyla K.K.T.C’nin 4’ncü Cumhurbaşkanı Sn. Akıncıya sormak isterim: Siz, bu tiyatro seyrinizin sonrasında yapmış olduğunuz açıklamanızda: ‘Her iki halkında geçmişte hataları oldu’ derken: 1950’li yıllardan beri adada yaşam mücadelesi veren, ata yadigârı toprakların serdarlığını, korunması için mücahitliğini yapan Kıbrıs Türk Halkı; 20 Temmuz 1974’e kadar geçen çeyrek asırlık süreçte, Rum’un uygulamış olduğu insanlık dışı ambargolarına, kan ve gözyaşıyla geçen bu acılı sürece yiğitçe göğüs gererken, ne gibi hataları olmuştu acaba? 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin kurucusu ve anayasal ortağı olan Kıbrıs Türk tarafının, haksız ve hukuksuz bir biçimde Rum Cumhurbaşkanı Başpapaz Makarios tarafından ortaklıktan atılmasında, Kıbrıs Türk tarafı ne gibi bir yanlış yapmıştı? 21 Aralık 1963’ün Kanlı Noel’inde bir gecede 103 Türk köyünü yakıp yıkan, yüzlerce Kıbrıs Türk’ünü katleden Rum zulmünden kurtulmak için, Türk bölgelerine göç eden halkınız; Hamit Köy ovasında 11 yıl boyunca çadır hayatı yaşarken, Kıbrıs Türk anaları bebeklerine süt, su, aş bulamadıkları o dönemde; Türkiye’den gönderilen Kızılay çadırlarında acılarla, yokluk ve yoksullukla geçen böylesi bir hayatı hak etmek için ne yapmışlardı acaba? 20 Temmuz 1974 tarihinde: Rumların acımasızca katlettiği vatandaşlarınızın, liderlerinizin, büyüklerinizin kurtar bizi Anavatan Türkiye feryatlarına ses veren Türk Milletinin yiğit evlatlarının, Mehmetçiklerin koşa, koşa adaya gelmesi; (hala geçerliliği devam eden Londra ve Zürih uluslararası anlaşmaları gereğince…)Kahraman Kıbrıs Türk Halkıyla, Mücahidiyle can ve kan bedeli ödenerek kazanılan özgürlüğünüzün K.K.T.C devletiyle taçlandırılması, arkadaşınız Nicos’un dediği gibi üçüncü bir ülkenin haksız bir müdahalesi miydi sizce? Sn. Akıncı; Kıbrıs’ta, ‘’özgürlüğünüz, bağımsızlığınız ve Türk Milletinin yüksek menfaatleri uğruna, ’O Gazi Topraklarda’ savaşan binlerce Kıbrıs Gazisinden bir tanesi, yıllarca adada görev yapan bir komutan, 41 yıldan beri ‘Kıbrıs konusunu’ takip eden bir yazar, aynı zamanda da K.K.T.C yurttaşı olarak size bu soruları sormak benim hakkım. Bu sorularıma cevap verirsiniz, ya da vermezsiniz! Ama benim, devletinizin/devletimin topraklarında, şehitliklerimizde yatan ‘Şehitlerime’ verilmiş sözüm var. Kıbrıs adasında hakkaniyetli bir çözüm bulunana kadar, ‘’Onların bu uğurda vermiş oldukları kan ve can bedelini son nefesime kadar savunmak.’’ Bir Kıbrıs Gazisi olarak, benim öncelikli görevim ve boynumun borcudur. Siz o topraklarda doğdunuz. O toprakların bereketiyle, ardınızda kalan tarihi gerçekleri yaşayarak büyüdünüz. Bugünlere gelerek, Kıbrıs Türk Halkını temsil eden en yüce makama eriştiniz. Anayasanızın 100’ncü maddesine göre yemin ederek; ‘’K.K.T.C Devletinin varlığını ve bağımsızlığını, yurdunuzun ve halkınızın bölünmez bütünlüğünü, halkınızın kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağınıza, halkınızın refahı ve K.K.T.C’yi yüceltmek için çalışacağınıza’’, namus ve şerefiniz üzerini ant içtiniz. Tabii ki adada kalıcı olabilecek; ülkenizin/mizin refahını, mutlu geleceğini sağlama alabilecek bir çözüme ulaşmak; akılcı düşünen herkes için geçerlidir, önceliklidir ve böyle olmalıdır… Ama unutmayınız ki hiçbir neden; ‘egemenliğinizden, özgürce yaşam hakkınızdan, millet olma vasfınızdan, ardınızda kalan bu ‘60 yıllık süreçte kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarınızdan’ vazgeçilmesini haklı göstermez, göstermemelidir. Rumların kurmuş oldukları bu yeni kumpas; Kıbrıs Türk Halkının önüne getirilmemelidir. Yukarıdaki gerçekler çerçevesinde düşünüldüğünde; Kıbrıs Türk Halkının adada 50’li yıllardan beri yaşadığı tarihi gerçeklerin görmezden gelinmesini ve hatta bunların ‘hatalar’ cümleciğini hapsedilmek istenmesini; tarihin unutmaz hafızası kaydetmiştir… Unutulmasın ki: Kıbrıs’ta, GYÖ’lere odaklı türlü açılımların giderek yoğunlaştığı bu süreçte yaşanan iyi niyet gösterileri; ‘’Tiyatro Diplomasisi’’ olarak kalacak! Ama tarihe kazılı gerçekler sonsuza kadar yaşayacaktır. Atilla ÇİLİNGİR Kıbrıs Gazisi www.atillacilingir.com 15 Haziran 2015