blank
Atilla Çilingir tarafından
23 Haziran, 2015 09:28 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:13
A+ A-

‘’Kıbrıs Milli Davamızın’’ Değişmeyen/Değiştirilemeyecek Önemli Hususları…

‘’ Bugün mümkün olmayabilir, belki yarında olmayacak ama bir gün mutlaka tüm Kıbrıs Türk olacaktır…’’ 50’li yıllardan günümüze yarım asrı geride bırakan bir dava: Kıbrıs Milli Davamız. Ada tarihinin hiçbir döneminde Rum’a ve İngiliz’e asla diz çökmeyen, ata yadigârı Kıbrıs adasının yıllardır serdarlığını, o Gazi toprakların türbedarlığını yapan; şehitlerimizin emanetine sahip çıkan bir halk: Kıbrıs Türk Halkı 40 yıl önce özgürlüğüne kavuşmuşlar; Türkiye’ye, Türk Milletine olan bağlılığından, sadakatinden hiçbir zaman vazgeçmemişler, liderlerinin öncülüğünde Akdeniz’de bağımsız bir devlet kurmuşlar. Büyük Atatürk’ten bize emanet Kıbrıs Türk’ünün, Kıbrıs adasında kurduğu son Türk Devleti, Akdeniz’de düşmeyen, düşürülemeyen son kalemiz; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti… 15 Kasım 1983 tarihinden beri yaşayan bu devletin, Anavatan Türkiye’nin vermiş olduğu büyük destek ve yaptığı katkılarla büyüyüp geliştiği, bulunduğu coğrafyada yıldız gibi parlamaya devam ettiği göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçektir. Kıbrıs Milli Davamızın Lideri rahmetli Sn. Denktaş ölümünden kısa bir süre önce ne demişti? ‘’ Devletsiz kalmak, her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk Halkı, Türk Milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır.’’ Bu söylem; Ömrünü Kıbrıs Türk’ünün bu haklı davasına adayan bir devlet adamının; kurucu Cumhurbaşkanlığını yaptığı bu genç cumhuriyetin yurttaşlarına, verebileceği en anlamlı mesaj, akıllardan çıkarılmaması, unutulmaması gereken bir vasiyettir. Ancak son dönemde bu devleti görmezden gelerek, Kıbrıs Türk’ünü Rum’a yamalamak isteyen BM’in, AB’nin, ABD’nin, İngiltere’nin yani adadan asla elini çekmeyen bu emperyalist güçlerin ve hatta Güney Rum Kesimi ile aynı zihniyeti taşıyan ama ne yazık ki, hala KKTC’de var olan ‘Birleşik Kıbrıs Hayalperestlerinin’ Kıbrıs’ı bilinen amaçları doğrultusunda ele geçirme çabaları; bir daha silinmemecesine tarih sayfalarımızda yerini almıştır. ‘Annan Planı’ öncesi ve sonrasında Kıbrıs Türk Halkına oynanan oyun, Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması sürecinde Kıbrıs’ta kazanılmış yasal haklarımızın nasıl feda edilmek istendiği, o süreçte K.K.T.C’nin siyaseten en üst makamında bulunan kimilerinin, Güney Rum kesimi yöneticileriyle birlikte hedefledikleri ortak amaçlar; Türkiye’de iktidarı temsil edenlerin, bu sürece vermiş olduğu destek de unutulmuş değildir! Bu sürece karşı çıkan, adanın Rum’a teslim edilemeyeceğini, Kıbrıs Türk Halkının bağımsızlığını savunanlara, vatanını, bayrağını seven ve Türk Milletinin bir parçası olmanın gururunu taşıyanlara; ‘Marjinal Gürültücüler’ diye tanımlayanların, ‘Biz Yenilikçiyiz’ , ‘Yepyeni Ufuklar Bizleri Bekliyor’, ‘Rumlardan Daima Bir Adım Önde Olacağız’ söylemleri de hala kulaklarımızda yankılanmaktadır! 2008 yılında başlayan ‘Kıbrıs Müzakereleri’ döneminden günümüze, 7 yıl geçti. 1968’den beriyse 47 yıl! Bu uzun süreçte sadece zaman değil, liderler bile değişti! Sonuç nedir? Ne olacaktır? Makarios’tan bugüne, tüm Rum liderleri, Rum kilisesi ve Rum ulusal konseyi; hedefledikleri Enosis’ten geriye bir adım dahi atmamıştır? Bundan sonra da atmayacaktır! Rum tarafının tek bir hedefi vardır! O da Kıbrıs adasını çeke, çeke elimizden almaktır. Yunanistan’ın da istediği budur ve Lozan’da kurulan Türk, Yunan dengesini kendi lehine bozmaktır. Sevgili Kıbrıs Türk Gençleri Sizlere Sesleniyorum: Özgürce yaşadığınız bu devletin, bu Gazi toprakların bedeli şehitlerimizin kanlarıyla ödenmiştir. Onların emaneti olan bu vatan, 32 yıldır yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti size emanettir. Bu coğrafyada kurulan K.K.T.C, bu son Türk Devleti size ananızın sütü kadar helal ve yaşayan bir gerçektir. Devletinizi yaşatmak için yılmadan çalışmak ama çok çalışmak, size emanet edilen milli ve ulvi değerlerimize sahip çıkmak öncelikli göreviniz olmalıdır. Unutulmasın ki, sizden önce ata yadigârımız Kıbrıs’ta yaşayan atalarımız yılmadan, umutsuzluğa kapılmadan, büyük bir direnişle özgürlüğe kavuştu; bedel ödeyerek bu devleti kurdu. Hiç şüpheniz olmasın ki, en kısa zamanda K.K.T.C devleti uluslararası arenada mutlaka tanınacak ve Rum’un yıllardan beri uyguladığı insanlık dışı ambargolar kalkacak, adada ki yaşam hakkınıza vurulmuş olan tüm prangalar kırılacaktır. Çünkü Türk Milleti ile Mücahit Kıbrıs Türk Halkının etle, tırnak olduğu bu ada; aynı zamanda Türkiye’nin de ön cephesidir. Bu cephenin kırılması, yok edilmesi için var güçleriyle çalışanlar, bildik güçler, tüm kafadan bacaklıların gayretleri; bu birlikteliği asla bozamayacak, yok edemeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölgesindeki ekonomik ve askeri ezici gücü, Türk Milletinin ve Kıbrıs Türk Halkının ezici bir çoğunluğunun vatan topraklarına olan sevdası göz önüne alınarak; Kıbrıs’ta uluslararası arenada kazanılmış tarihsel ve hukuksal kazanımlarımız müzakere masasında inançla savunulduğu sürece; Türk Milletinin eksilmeyen desteğiyle, Kıbrıs Türk’ünün her türlü bedel ödeyerek kazanmış olduğu özgürce yaşam ve egemenlik hakkı sonsuza kadar adada var olmaya devam edecektir. Özellikle bu kritik dönemde görev alan siyasilerimizin; ‘’Kıbrıs Milli Davamızın’’ değişmeyen/değiştirilemeyecek olan önemli hususlarını göz önünde bulundurarak müzakere sürecini yönetmeleri, önemli ve öncelikli görevleri olmalıdır. Kıbrıs Türk Halkı, Türk Milletinden almış olduğu güçle kazanmış olduğu özgür ve bağımsız yaşam hakkını, 32 yıl önce kurmuş olduğu K.K.T.C devleti ile taçlandırmıştır. Bu tacı onuru ve gururu ile taşıyan K.K.T.C yurttaşlarının; bu tacı yere düşürmeden, gönderlere çekilen Devlet ve Milli Bayraklarımızı sonsuza dek Kıbrıs semalarında dalgalandırmaya devam ettirmeleri, vicdanlara emanet edilmiş bir borçtur. Atilla ÇİLİNGİR Kıbrıs Gazisi 23 Haziran 2015 www.atillacilingir.com