O gün mecliste yaptığı oturma eyleminde; Karabük'ün 14 haneli köy iken Kardemir tesisleri sayesinde il olduğunu hatırlatmış, "Ben şov yapmıyorum. Kardemir bizim kalbimiz durumunda. Nasıl insan kalbi olmadan yaşayamazsa Kardemir'siz Karabük de olmaz" demişti. Bu kararlı duruşuyla ve büyük ses getiren eylemiyle vekilliğinin hakkını sonuna kadar vermişti. Kimden mi söz ediyorum? Tabii ki, dönemin Karabük milletvekili, Safranbolu eski Belediye Başkanı Sn. Mustafa Eren'den Karabük Demir Çelik İşletmeleri'nin zarar etmesi karşısında hükümetin "sorumsuz tutumunu" protesto için TBMM Genel Kurulu'nda oturma eylemi başlatarak, Karabükü ülke gündeminin baş sayfasına oturtmuştu. Siyasilerin,TV lerin ve basının tüm dikkatlerini Karabük'e çekmişti. Eylem sonrası verdiği bir röportajda; "Salonda tek kişiydim ancak hayatımın en kalabalık gecesini yaşadım. Yüzlerce kişi aradı" demişti. Mustafa Eren, o uzun oturma eyleminde yemek ihtiyaçlarını polis memurlarıyla birlikte gidermiş, salondaki lavaboyu kullanmıştı. Eren'in oturma eylemini duyan Karabüklüler cep telefonundan arayarak vekillerine destek vermişlerdi. Eren kendisine arayanlar için, "Sivil toplum örgütlerinin başkanları, Karabüklü hemşehrilerim, Kardemir çalışanları yüzlerce kişi aradı. Cep telefonumu 5-6 defa şarj ettim" demişti. Eren, gece boyunca 2-3 saat uyumuş, biraz da üşümüştü. Üzerinde takım elbisesinden başka birşey yoktu. Üşüdüm ama Karabük'ten gelen sıcak mesajlar beni ısıttı" diyordu. Ertesi günü, Genel Kurul Toplantısının başlamasından sonra salona gelen dönemin Devlet Bakanı Kemal Derviş'in yakasına, o iri cüssesiyle yapışarak, Kardemir'in sorunlarına eğilmesini istemiş ve Derviş'ten 'ilgileneceğiz' sözünü almadan yakasını bırakmamıştı. Karabük 8 Kasım 1994 de var olmak, ya da yok olmak arasında onurlu bir mücadele vermişti. Vekiliyle, sivil toplum örgütleriyle, çoluk çocuk tüm Karabük tek vücut olmuştu. Bu eşi benzeri görülmemiş bir mücadele idi. Bu büyük mücadelenin en önemli neferlerinden biri olan Sn. Mustafa Eren'i nasıl unuturuz? Sağolsun, varolsun, selam olsun. Sağlıklı, mutlu uzun ömürler diliyorum. Karabük'ün işte böyle, tuttuğunu koparan vekillere çok ihtiyacı var. BRTV Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Çetinkaya'nın da sık sık ifade ettiği gibi o yılların Karabük'ü bambaşkaydı. Kentin bir ruhu vardı. Birlik, beraberlik ve dayanışma üst seviyedeydi. Bende gazetemde, "Ruhunu Kaybetmiş bir Kentin Dünü Bugünü" başlıklı bir köşe yazımda, bu ruhu anlatmaya çalışmıştım. https://karabukpostasi.com/ruhunu-kaybetmis-bir-kentin-dunu-bugunu-60li-yillardan-bugune-karabuk/ Ne yazık ki, bugün o ruhtan eser yok! Sn.Eren'le tanışmıyoruz, hiç karşılaşmadık. Dikkatimi çekti. Karabük'ün bu büyük direnişi anlatılırken hiç ismi geçmiyor. Bu yazıyı, sadece, vefasızlığa bir tepki olarak kaleme aldım. Tıpkı Sn. Mustafa Eren gibi, Sn. Hüseyin Avni Aksoy'unda vekilliği döneminde Karabük için yaptıkları görülmedi. 8 Kasım 1994 yılında verilen büyük direnişin mimarlarından biri de o dönemin Karabük Belediye Başkanı Sn.Enver Tümen di. O da unutulan isimler arasında. Bu kent ruhu ile birlikte ne yazık ki, vefa duygusunu da kaybetmiş.