Emperyal güçlerin Afrikanın doğal zenginliklerini yüzyıllardır nasıl sömürdüğüne, insanları nasıl köleleştirdiğine öfke ve nefretle şahit olmuş bir milletiz. Bu mazlum halkların yanında yeralan Afrika politikamız son derece isabetlidir. O halde, aynı vampirlerin bizim kanımızı emmesine neden izin veriyoruz? Neden işlerini kolaylaştırıyoruz? Erzincan’ın İliç ilçesindeki madende altın siyanürle arandığı için, şimdi binlerce ton zehirli toprak geniş bir bölgeye yayılmış durumda...9 canımız günlerdir toprak altında. Birazcık empati yaparak o insanların yakınlarının yerine koyun kendinizi. Tarifi imkansız bir trajedi. Umarım en kısa zamanda sağ salim kurtarılırlar. Hep bir felaket olduğunda sorgulamaya başlıyoruz. Her şey yolunda gitse, hiç bir şeyden haberimiz olmayacak. Maden sahalarında, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna bile gerek görülmediğini, maden kanununda 21 kez değişikliğe giderek, firmalara her türlü kolaylığın sağlandığını bu felaket sonrasında medyadan öğreniyoruz. Heyelan'ın olduğu bölge Fırat nehrine sadece 3 km. Konunun uzmanları siyanür, yağmur sularıyla Fırat Nehri’ne karışırsa, o zaman tam bir felaket olacağını söylüyor. Siyanürün Fırat karışması mutlaka önlenmelidir. TEMA Vakfı’nın hazırladığı raporlara göre Temmuz 2019’dan bu yana 2 bin 685 noktada maden ruhsatı ihalesine çıkılmış. Maden ve Petrol Arama İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MAPEG) sunduğu 2 Kasım 2020 tarihli en güncel veriye göre Türkiye’de 5 bin 375’i arama ve 9 bin 947’si işletme ruhsatı olmak üzere toplam 15 bin 332 aktif ruhsat bulunuyor. Türkiye’de verilen maden arama ruhsatı sayısı son sekiz yılda 386 bine yükselmiş. Tekrar yazıyorum 386 bin! Bu nasıl bir rakamdır? Son dönemde 164 altın madeni başvurusu yapılmış, bunlardan 105 ine onay verilmiş. Kendi ülkelerinde siyanürle altın çıkarmaları yasak olan yabancılar, ülkemizin dağını taşını siyanürle zehirliyor, çıkardıkları madenleri de alıp gidiyorlar. Pisliklerini, kirlettileri toprakları da bize bırakıyorlar. Bir gram altın bulmak için bir ton toprak eleniyormuş. Bu eleme için siyanür kullanılıyor! Siyanürlü tonlarca toprak çevreye saçılıyor. Çıkarılan 10 bin kilo (10 ton) altının sadece 90 kilosu Türkiye’de kalıyormuş. Yüzde biri bile değil! Bu nasıl anlaşma? Umarım doğru değildir. Çıkarılan altınların, miktarını net olarak biliyor muyuz? denetliyormuyuz.? Yoksa, şirketin beyanını mı esas alıyoruz.? Şirket şu kadar çıkarttık derse, o kadar çıkartıldığını kabul mü ediyoruz? Ülke bizim, maden bizim... Çalışanlar da, ölenler de bizim insanlarımız ama kazananlar yabancılar! Bu Yabancı şirketler genellikle yanlarına birde Türk ortak alıyorlar. Tabii çok küçük bir ortaklık yüzdesiyle. Amaç Türkiyedeki prosodürleri ve engelleri daha kolay aşmak. Amerikan firması olan Anagold 2010 yılında Çalık holdingi de yanına alarak bölgede faaliyete başlamış. 2022 2023 döneminde 2 milyar 500 milyon dolar kâr elde etmiş.Verdiği vergi 174 milyon dolar. Titizlenmemiz, üzerine titrememiz gereken gereken bu yeraltı kaynaklarımızı, milli servetimizi adeta alın siz yiyin diyerek neden yabancılara teslim ediyoruz? Yurdumuzu gözümüzün içi gibi koruyacağımız yerde, iki yıl önce maden projeleri için her türlü kolaylaştırıcı yasa değişikliklerini neden yaptık. Neden??? Şimdi kendi imkanlarımızla çıkartamıyorsak dursun toprağın altında, günü geldiğinde çıkartırız. Yabancıya teslim etmek için nedir bu gayret? Kayan binlerce tonluk siyanürlü toprak 9 yurttaşımızı yutmakla kalmadı, Fırat Nehri havzasında yaşayan milyonlarca insan için de ciddi bir tehlike oluşturdu! Elenen siyanürlü topraklar üst üste yığılmış, milyonlarca ton topraktan oluşan, her an yıkılabilecek devasa bir tepe meydana gelmiş. Buna nasıl göz yumulur? Uyarılar neden dikkate alınmaz? Dehşet verici bir ihmal! 2022’de meydana gelen çok tehlikeli bir siyanür sızıntısından sonra Çevre Bakanlığı “Tesisin çalışmasına izin verilmeyecek” diye açıklama yapmıştı. Fakat her nedense, 3 ay sonra üretim tekrar başlamıştı. Ayrıca, şirketin 7 milyon 200 bin dolarlık vergi borcu silindiği iddia ediliyor. Doğru ise; neye istinaden, neden? Hangi yetki ile? Madenlerimizin çıkartılarak ekonomiye kazandırılmasına kim itiraz edebilir? * Kendimiz, kendi imkanlarımızla çıkartalım. * Dünyanın terkettiği ilkel yöntemleri kullanmayalım. * Çevreye, doğaya zarar vermeyelim. * Canlarımızı yitirmeyelim. * Başkalarını zengin etmeyelim. Yazacak daha çok şey var! Anlayana bu kadarı yeter! Ülkene, toprağına, doğana, çevrene, insanına, madenine sahip çıkmazsan o acıdığın Afrika insanından ne farkın kalır? İş işten geçtikten sonra madenin ruhsatı iptal edilmiş.! Ateş düştüğü yeri yakar. Birkaç gün sonra bunu da unuturuz.