Son günlerin yanıtı en çok merak edilen sorusu; "Depremleri ABD'nin "HAARP" gemileri mi tetikledi?" Sınırlı bilgilerle bu sorunun yanıtını net olarak vermek tabii ki zor. Fakat, erişebildiğimiz kaynaklar neticesinde; edindiğimiz bilgileri akıl ve mantık süzgecinden geçirerek, belki birlikte bir kanaat oluşturabiliriz. Konuya, başımdan geçen bir olayı kısaca anlatarak girmek istiyorum. Devamında, yerli ve yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri sizlerle paylaşacağım. Bundan tam 30 yıl evvel, Ankara'da, özel bir sağlık merkezinde; mesaneme giden kanalı tıkayan böbrek taşımı, ses dalgalarıyla, tek seansta kırdırmıştım. Bu, o yıllarda beş on yıllık geçmişi olan bir teknolojiydi. Çok konforlu bir tedavi yöntemiydi. İnsanları ameliyattan kurtarması muhteşem bir şeydi. Ses Dalgalarıyla Böbrek Taşını kıran cihaza kısaca ESWL diyorlar Hasta ESWL cihazına sırt üstü uzanıyor. Böbrekteki taşın konumunu tespit etmek için bir röntgen ışını üretim cihazı kullanılıyor. Tam olarak konumu tespit edilen taş hastanın yan tarafından hemen bel hizasında bulunan şok dalgası üreten bu cihaz sayesinde parçalanıyor. Bu yöntem bana oldukça ilginç gelmişti. Ses dalgalarının gücüne çok şaşırmıştım. Bu kısa anımdan sonra, gelin şimdi HAARP nedir, ne anlama geliyor birlikte bakalım! HAARP, Türkçe karşılığı "Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Program"ı olarak bilinen, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alaska eyaletinde bulunan bilimsel bir proje. İngilizce olarak: "High Frequency Active Auroral Research Program" şeklinde tanımlanıyor. Kısaltması da ilginç değil mi? "HAARP" bizde Savaş anlamına geliyor. “HAARP”a yönelik iddialar, ülkemizde ilk kez, 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında ortaya atılmıştı.. Özellikle komplo teorisyenleri tarafından yayılan HAARP in özellikleri arasında hava durumunu değiştirme yeteneği, uyduları deaktive etme yeteneği, insanların beyinlerini kontrol etme becerisi, terörist imha silahı ve depremler yaratma gibi çeşitli iddialar var. ABD ye göre HAARP Dünya’nın atmosferinin en dış katmanı olan ve radyo dalgalarının iletilmesinde kullanılan iyonosferin özelliklerini incelemek için başlatılmış olan bir projeymiş. Projenin en temel amacı; radyo iletişim ve gözlem araştırmalarını geliştirmekmiş!, iyonosfer tabakasında incelemeler ve deneyler yapmakmış!. HAARP kapsamında üretilen en meşhur aygıt, İyonosferin Araştırma Enstrümanı (IRI) isimli bir ölçüm aracı. Buraya dikkat!!! Bu araç (IRI) sayesinde HAARP, yüksek frekanslı ve yüksek enerjili radyo dalgalarını iyonosfer tabakasına gönderebilmektedir. IRI sayesinde HAARP araştırmacıları, iyonosferin bir kısmını, geçici bir süreyle uyarabilmektedirler. İşte bu iyonosferi uyarma kapasitesi nedeniyle HAARP, uzak mesafeden çeşitli doğa olaylarını manipüle etmekte kullanılabileceği iddialarının odağında yer alıyor. Ülkemiz söz konusu olduğunda bu iddiaların başında Dünya’nın belli bir bölgesinde “depremler yaratmak” gelmektedir. Yüksek Frekanslı ve yüksek enerjili radyo dalgaları; IRI isimli araç tarafından uzak mesafelere gönderilebiliyorsa! Koordinatları ve stres noktaları milimetrik olarak bilinen bir faya noktasal vuruş neden mümkün olmasın? Uydularını da kullandıklarını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde, Reuters de yer alan bir haberde bu iddiaların hepsi, uzmanlara dayandırarak yalanlandı. Uzmanların Reuters'e verdiği demece göre; Türkiye'deki son depremin Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP) adlı eski bir ABD askeri programından kaynaklanmadığını ve sosyal medyada dolaşan iddiaların aksine HAARP'ın depremlere neden olan hava durumu değiştirme yeteneklerine sahip olmadığını ifade edildi! Biz yaptık diyecek halleri yok herhalde! Dünyanın baş belası bir ülkeden her şeyi beklerim! Yazdıklarım tabii şahsi görüşümdür. Konu hakkında daha geniş bilgi sahibi olanlar lütfen beni bağışlasın. Konuya özellikle dikkat çekmek istedim. Bunları düşünmemiz ve üzerinde tartışmamız gerekiyor! Yazıma hastane anımı anlatarak başlamıştım. İki olay arasında bağlantı kurmaya çalışıyorum. Biri mikro, diğeri makro düzeyde iki ayrı operasyon! "HAARP" gemilerinin deprem öncesi ülkemize gelmeleri, Yunanistan'ı sürekli silahlandırmaları, depremin özellikle Hatayı da kapsaması.... Tüm bunlar da tesadüf olamaz diye düşünüyorum. Belkide yanılıyorumdur.
İlyas Erbay
Yorumlarınıza katılıyorum, yine de inşallah böyle bir marifetleri yoktur, düşüncesindeyim…