Aşağıda yer alan Yunan amiralinin açıklamasını 2010 yılında Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım GAZİLER Dergisi'nin 115. sayısında yayınlamıştım. "2002 - 2005 yılları arasında Yunanistan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan Amiral Andonis ANDONYADİS emekli olduktan sonra yazdığı ÜNİFORMAYI ASARKEN adlı kitapta Türkiye karşısında nasıl gülünç duruma düştüklerini anlatıyordu. Ülkesinde bir "Türkiye tehditi " fobisi yaşandığını ve halkın yüzde 95'inin buna inandığını belirten Amiral, Yunan karasularının 6 mil olduğunu hava sahasını ise ülkesinin tek taraflı olarak 10 mile çıkarmasının sorun yarattığını ifade ediyordu. Hiç bir ülkenin kabul etmediği bu tek taraflı uygulama nedeniyle 6 mil üzerindeki uluslararası hava sahasında görev yapan Türk savaş uçaklarına karşı Yunan uçaklarının önleme yaptıklarını ve bu sırada " İt Dalaşı " tabir edilen tehlikeli manevraların ölümcül kazalara neden olduğunu ve bunun da gerilimi daha da artırdığını sözlerine ekliyor ve " GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜYORUZ "itirafını yapıyordu. Amiralin bu itirafı ülkesinde tepkiyle karşılanmış ve aşırı sağcı gruplar tarafından deniz kuvvetleri fahri komutanlığı ünvanının geri alınması istenmişti." Yunanistan'ın hava sahası konusundaki uluslararası dayanaktan yoksun kararını tanımayan, hemen her gün Hava Kuvvetleri'nin gücünü gösteren Türkiye 2004 yılından itibaren ne oldu da birden bire burnunun dibindeki adaların Yunan askeri tarafından işgaline seyirci kalmaya başladı ? Yunanistan'dan 200 mil uzaklıkta olan Menteşe adalarımızdan, kıyılarımıza birkaç mil uzaklıktaki Büyük Ada'nın üç katı büyüklüğündeki Eşek Adası, Büyük Ada kadar olan Bulamaç adası, sonra Nergis adasıyla devam eden işgale neden göz yummuş, bugün 18 adamız ve bazı kayalıkların silahlanmasına, Yunan Bayrağı dalgalanmasına sesini çıkarmamıştı ? Biz bu sessizliği "LOZAN DELİNİRKEN GIKLARI BİLE ÇIKMIYOR " başlığıyla 23 Temmuz 2012 tarihli makalemizde dile getirmiş ve DEMLENMİŞ KÖŞE YAZILARI adlı kitabımızda da konu etmiştik. Adamlar bayrakları ve silahlarının yanında cumhurbaşkanları, bakanları ve askeri yetkilileriyle gözümüzün önünde kuzu çeviriyor, oralardan bize el sallıyorken biz, ne gariptir, KKTC'nin kuruluş yıldönümünde Maraş'a piknik yapmaya gidiyoruz. Birkaç gün önce Akdeniz'in uluslararası sularında Libya'ya insani yardım malzemesi götüren Türk bandıralı gemiye Alman fırkateynine komuta eden Yunan komutanın emriyle saldırı yapılırken, bir hafta önce " bizim orada ne işimiz var " denildikten sonra Kaddafi'yi devirmek üzere herkesten önce yola çıkan donanmamız o sırada ne iş yapıyordu ? İrini adı verilen AB ortak operasyonu sırasında Alman Hamburg savaş gemisinden havalanan helikopterle indirilen Alman askerleri tarafından yapılan bu saldırı karşısında sadece bir nota vermekle yetinmek şimdi de bizi gülünç duruma düşürmüyor mu ? Bu aymazlık ve tepkisizliğimiz nedeniyle yapılan saldırılar ve küstahlıklara gereken zamanlarda gerekli karşılığın verilmemesinin bedelini bu millet fazlasıyla ödemedi mi ? 1821'de Mora'da başlayan Yunan ayaklanmasının gıdım gıdım ta Trakya'ya kadar nasıl yayıldığını, Girit'in nasıl elimizden çıktığını, bu olaylar sırasında onbinlerce Türk ve Müslümanın nasıl vahşice katledildiğini Google'dan bulup okumanızı öneriyorum Değerli Okurlar.