Dünyanın engin bir deniz olduğu düşünülürse, Türkiye’nin bu engin denizde küçük bir yelkenli yerine, bir kruvaziyer turist gemisi gibi fersah, fersah yol alarak yolcularını barındırmalı, korumalı… Dünya denilen bu engin denizde yaşayabilmek için gemiler nasıl bağımsız olarak rotalarında sorunsuz seyrediyorsa, ülkelerde oluşturdukları temel politikalarla içeride vatandaşlarının refah içerisinde yaşamalarını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmeli… Ülkeler arasında ise sorunların çözülebileceği tüm ülkelerin söz sahi olduğu, birlik, adalet divanı veya birleşmiş milletler deyin çok sayıda kurum yerine tek bir kurum ile ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ve güvenliğini koruyacak merkezler oluşturulmalı… Bugünkü dünya düzeninde küresel güçler yani büyük gemiler, engin dünya denizinde çıkardıkları suni dalgalarla, küçük gemileri devamlı tehdit ederek baskı altında tutmakta… Osmanlı imparatorluğunun dağılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, dünya üzerindeki ekonomik ve stratejik önemi nedeniyle devamlı küresel güçlerin baskısı ile yönetilmiş… Güvenliğini, ekonomisini, eğitimini, yargısını bağımsızlaştırmaya kalktığında ise bağımlısı olduğu küresel gücün suni dalga etkisiyle yaydığı, zamanla terör, zamanla ekonomik tehditlerle boğmuş… Yer üstü ve yer altı zenginliklerine sahip Türkiye, Cumhuriyetle birlikte her alanda yeni politikalar üretmekte gecikmesiyle, küresel güçlerin dayattığı güvenli ve sağlıklı olmayan vesayetçi politikalarla bir asrı tamamlamak üzere… Son yıllarda siyaset ve yönetim politikalarında önemli değişikliklere giden Türkiye, yıllardır vesayetçi anayasa diye eleştirdiği parçalı anayasasıyla, yeni siyaset ve yönetim politikasını uygulamakta… Yüzyıllardır Osmanlı egemenliğinde bulunan Kıbrıs, savaşlar sonucunda Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde, Türkler ve Rumların yaşadığı iki toplumlu ada oldu.. Küresel güçlerin desteği ve Türkiye’nin sessiz kalmasıyla, Kıbrıs olarak AB’ye girerken, bu statüden sadece Rum kesiminin faydalanması, küresel güçlerin oyunu olarak Türkiye’nin dünya ülkeleri ile ilişiklerini ortaya koymakta… Bugün Kıbrıs Rum kesimini bazı ülkeler tanırken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ise dost sayılan ülkeler de dahil olmak üzere Türkiye’den başka hiçbir ülke tanımış değil… Küresel güçlerin devamlı suni dalgalarla tehdit ettiği Müslüman ülkeler bile, suni dalga tehditleriyle küresel güçlerin etrafında toplanmak zorunda bırakılmış… Müslüman ülkelerin merkezindeki Ortadoğu’yu yenide dizayn etmek isteyen küresel güçlerce başlatılan Arap baharında bile, Müslüman ülkeler saf değiştirerek, İslam karşıtı ülkelerle birlikte hareket etmek zorunda bırakılmış… Türkiye’de bu oyunun dışına çıkmak istemesine rağmen, ekonomik baskı ve politikalar nedeniyle küresel güçlerin etkisinden kurtulamadı… Türkiye, dışta ve içeride temel, bağımsız siyasi, ekonomik ve sosyal politikalar üreterek ve uygulayarak, engin dünya denizinde büyük dalgalarla mücadelede söz sahibi olacaktır… Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…