13 Eylül 2025
13 Eylül 1921’de kazanılan Sakarya Zaferi’nin hemen ardından, 14/15 Eylül gecesi, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa ile Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa, Edirne ve Kozan Milletvekilleri sıfatıyla Büyük Millet Meclisi Reisliği’ne cepheden telgrafla şu öneriyi gönderdiler:
“Bizzat muharebe meydanındaki tedabiriyle muzafferiyetin amil ve müessiri olmuş Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine müşirlik rütbesi ile gazilik ünvanı tevcihini teklif ve istirham ederiz. Büyük Millet Meclisi’nin bu teveccühünün milletimiz tarafından doğrudan doğruya bütün orduya müteveccih bir eser-i takdir ve taltif olacağı kanaatinde bulunduğumuzu arz eyleriz.”
Bunun üzerine Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921 günü çıkardığı 153 sayılı kanunla, Büyük Önder Mustafa Kemal’e mareşallik ve gazilik ünvanı verdi.
ATATÜRK”E VE ASKERE KARŞI DUYULAN RAHATSIZLIK
20 Aralık 2003 tarihli Milliyet Gazetesi, TBMM Dokunulmazlıkları Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev KUTLU’nun, 20 Aralık 2003 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan açıklamasında “ Atatürk’ün mareşal üniformalı resmi sivil meclise hiç yakışmıyor, akşama kadar Muhafız Taburu’ndaki askerlerin sofra duasından ve söyledikleri marşlardan rahatsız oluyorum, kendimi kışlada zannediyorum” dediğini yazıyordu.
Sayın vekil bilmeliydi ki; Atatürk’e mareşallik rütbesiyle gazilik ünvanını kendisinin de içinde bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Yüce Meclis kanunla vermiştir. Polatlı’ya kadar gelen Yunan Ordusu’yla 23 Ağustos 1921’de başlayan ve 22 gün, 22 gece süren Sakarya Savaşı’nın 13 Eylül’de zaferle sonuçlanmasından sonra, TBMM’nin 19 Eylül 1921’de verdiği bu rütbe ve unvan, aynı zamanda Büyük Türk Milleti’nin Yüce Atatürk’e bir şükran ifadesidir. Bilindiği gibi bu tarih, yurdun her yöresinde GAZİLER GÜNÜ olarak kutlanmaktadır.
Yapılan bu açıklama sonrası hem TBMM Muhafız Taburu Meclis'ten çıkarılmış, hem de o muhteşem tablo kaldırılmıştı. Ben de, 30 Ocak 2010 tarihinde yayımlanan bir makalemde " Gözünüz aydın! İsteğiniz yerine geldi. Bundan böyle rahatsız olmayacaksınız " diye yazmıştım.
ATATÜRK’ün tablosunun kaldırılmasının kamuoyunda yarattığı rahatsızlık üzerine TBMM İdare Amiri, Çorum Miletvekili, eski HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Salim USLU “ Biz kaldırmadık ki, depoya koyduk “ diyebilmişti.
O Tabur, “hababam taburu” değildi Sayın Vekil. Büyük Atatürk’ün direktifiyle Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na bağlı önce bir takım olarak teşkil edilmişti. Sadece Meclisin korunmasında değil, İstiklal Savaşı’nda da, İkinci İnönü Zaferi’nin kazanılmasında büyük katkıları olmuştu. Belki siz anımsamakta güçlük çekersiniz, ben anlatayım; 23 Mart 1921’de Yunanlılar Bilecik, Uşak ve İnönü’deki Metris Tepe’yi ele geçirmişti. Bu endişe verici gelişme üzerine Meclis Muhafız Taburu’da cepheye gönderildi. Kanlı muharebelerden sonra Yunan Ordusu mevzilerini terk ederek, 1 Nisan’da Bursa’ya çekilmek zorunda kaldı. İkinci İnönü Zaferi böyle kazanılmıştı.
Askere duyulan bu rahatsızlık bununla da kalmadı. 22. Dönemden milletvekili arkadaşınız Resul TOSUN’da; " Meclisin hemen karşısındaki Genel Kurmay Başkanlığını, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığını, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı;nı da kaldıralım. Hatta az yukarıdaki Harp Okulu’nu da çıkaralım oradan. Ankara dışına taşıyalım " diyordu.
Bu istek te gerçekleşiyor. Birkaç yıldır bu komutanlıkların AYYILDIZ PROJESİ adıyla Etimesgut’ta bir alana taşınması çalışmaları yapılıyor.
Bu konuda benim farklı bir düşüncem var. Dilerseniz, komutanlık binaları için meşhur “Zir Vadisi” uygun olabilir örneğin., Hani “darbe” için toprak altına saklanan silahların bulunduğu o meşhur yer…Yok, yok en iyisi Samsun yolunun uzak bir noktasına taşıyalım. Belki bir 19 Mayıs sabahı o taraftan yine bir güneş doğabilir…
Sonra boşalan bu tarihi komutanlık binalarının boşalan arazısini özelleştirme kapsamına alalım. Yerlerine lüks siteler veya yabancı marka mağazalarıyla dolu, alışveriş merkezleri yaparız. İyi para eder.
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh.