Yedi düvele karşı verilen dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti bugün 100 yaşında... 29 Ekim 1923'te ilan Cumhuriyet bir asırlık ömrü içinde kendisine düşman unsurlara da yaşam şansı vererek bugünlere geldi. Kimileri Cumhuriyet'i soyut bir kavram olarak algılatmaya çalıştılar ve hain bir düşmanlık içinde hep yıkmaya çalıştılar. Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bu tür çabaların ve çalışmaların olacağı öngörüsü içinde, " Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır" diyerek dikkat çekti. Gerçekten de O'nun dediği gibi oldu. Küçücük bir beylikten koskocaman bir dünya imparatorluğu haline gelen ve dünyanın süper gücü Osmanlı bilimden ve ilimden uzaklaştıkça dünyanın hasta adamı oldu. Dinin özünden uzaklaşarak, safsatalara boğdurulan toplum geriledikçe geriledi. Din okuma-yazma bilmeyen topluma yalan yanlış anlatıldı ve özünden saptırıldı. Atatürk'ün deyimiyle dünyanın en büyük devrimcisi Hz. Muhammed'in işaret ettiği yoldan sapıldı. Yeteneksiz yöneticilerin basiretsizlikleri, emperyal ülkelerin saldırıları sonucu ülke bir savaştan diğerine koştu. Yorgun düştü. Her bir yanı işgal edildi. Din adına birileri emperyalistlerin uşağı oldular ve ülkenin parçalanmasına çanak tuttular. İşte böyle bir süreç sonrası, dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşı verildi ve utkuya ulaşıldı. Yeni bir yönetim anlayışı olarak da Cumhuriyet düzeni kabul edildi. Bu düzen geçmişten de ders alarak bilimin aydınlığını seçti ve din tacirlerinden uzak durmaya çalıştı. Bunun için dinin özünün topluma anlatılabilmesi için okullar açıldı. Din istismarcılığının önüne geçmek için laiklik kavramı geliştirildi. Ancak, ülkenin parçalanma sürecinde din adına düşmanla iş birliği yapanlar yeni dönemde de boş durmadılar. Çirkin emellerine ulaşmak için bir kinle yıllarca çalıştılar. Bunlar, Cumhuriyet'i hep bir soyut kavram olarak anlattılar. Cumhuriyetin kazandırdıklarını gördükleri halde görmezden geldiler. Yok saydılar. Cumhuriyetin bir şey yapmadığını anlatmaya çalıştılar. Gizli ve derin bir şekilde yaptıkları bu çalışmalar Cumhuriyet'in hoşgörüsünün de etkisiyle bir ölçüde başarıya ulaştı. Cumhuriyet'in yaptıklarını kavrayamayanlar ya da küçümseyenler bir insan ömrü kadar olan sürede Türkiye'nin nereden nereye geldiğini bile bile gizlemeye çalıştılar. Onlar Cumhuriyetin okullarında okudular, Cumhuriyetin kurumlarında çalıştılar, yönetimlere geldiler, baş oldular. Din ticareti yaparak Karun gibi zengin oldular. Ama yine de kinleri bitmedi. Cumhuriyet; sadece bir kavram değildir. Cumhuriyet okuldur, sudur, yoldur, fabrikadır, barajdır, hastanedir. Cumhuriyet insanı kulluktan bireye yükselten bir kurumdur. Cumhuriyet; sevgidir, saygıdır, barıştır, onurdur, iştir, aştır, ekmektir, özgürlüktür. Cumhuriyet her şeyden önce TAM BAĞIMSIZLIKTIR. Bugün günlerden Cumhuriyettir. Bugün Yaşasın Cumhuriyet demenin günüdür. En büyük bayramımız kutlu olsun...