Bunun adı; serbest piyasa ekonomisi falan değil ! Bu düpedüz; Fırsatçılık - Ahlaksızlık - Açgözlülük - insafsızlık - hatta hainlik. Serbest piyasa ekonomisinin bir insafı, bir sınırı vardı. Sınır mınır kalmadı! İsteyen istediği fiyattan satıyor. İşin tuhafı alıcısı da var! Havalimanında bir şişe su 81, simit 203 lira ! 0.5 Lt su marketlerde 3 TL, ile 7 buçuk lira arasında değişiyor. mahalle bakkalında 2 buçuk lira. Simit simitçide 10 TL 20 kat, 30 kat fark olur mu? Bu nedir? Bu nasıl bir rezilliktir? Neden? diye sorguluyorsun. Bahaneleri, kiraların yüksek olması. (Bu iş yerlerini kim kiralıyor? Yada ihale ediyor. Vatandaşa evini kiralarken sınırlama koymayı biliyorsunuz !) Hangi hassas formülle(!) bu fiyatı belirledin arkadaş? Açıklada bilelim. 80 değil 81 lira. 200 değil 203 lira! Küsüratına kadar, ince ince hesap yapılmış. Fırından kaça aldın o simiti de 203 liraya satıyorsun? 1.5-2 liraya aldığın o suyu, hangi vicdanla, utanmadan 81 liraya satıyorsun? Verdiğin kiranın kaç katını vatandaştan çıkarıyorsun acaba? Bu ülkede, milyonlarca insan açlık sınırının 3'te biri ücretlerle yaşama tutunmaya çalışıyor. Yazın ortasında, sebzenin meyvenin en bol olduğu dönemde, marketlerde pazarlarda fiyatlar dudak uçuklatıyor. Dünyanın en bereketli topraklarında çocuklarımız; yeteri kadar meyve, et, süt, yumurta, peynir yiyemiyor. Yazık değil mi? Bir önceki köşe yazımda; akaryakıt fiyatlarından rakamlar la örnek vermiştim. Akaryakıt fiyatlarını belirlerken, dolar kuru ve Brent petrol varil fiyatının baz alındığını biliyoruz. 5 ay öncesinden, yani seçim öncesinden bugüne brent petrol yüzde 20 artmış. Dolar yüzde 40 artmış. Buna rağmen akaryakıtın pompa fiyatları 5 ay öncesine göre neden yüzde 120 arttı diye sormuştum. Ne demiş atalarımız? "Balık baştan kokar" Vatandaşının hakkını korumakla görevli olan devlet; kontrol ve denetim mekanizmalarını çalıştırmazsa, fırsatçıya, haine kötü örnek olursa, sözün bittiği yerdeyiz. Hani, bir kadı tekerlemesi var. Kaba bir tabir, açık açık yazamıyorum. ........ ken kadı, derdimi kime yanayım diyor ya! Tekerlemeyi bilenler anladı. İşte o hesap ! SALDIM ÇAYIRA MEVLAM KAYIRA ! Böyle bir mantık olabilir mi? "Bırakalım fiyatlar yükselebildiği kadar yükselsin. Fiyatlar yükselince talep düşer. Talep düşünce, fiyatlarda düşer, dolayısıyla enflasyonda düşer" Çok beklersiniz. Yaza yaza dilimizde tüy, kaleminizde mürekkep bitti. Üretmekten başka çaremiz yok. Her alanda; tarımda, hayvancılıkta, sanayide... bütün gücümüzle topyekün bir üretim seferberliği başlatmalıyız ! Enflasyonu düşürmenin tek yolu bu. Dün köyleri dolaştım. Çiftçilerle konuştum. "Mazot 41 lira traktörün marşına basmaya korkuyoruz. Gübre ve yem fiyatlarının yanına yaklaşılmıyor. Kendi karnımızı doyuramaz olduk" diyorlar. Elçiye zeval olmaz benden söylemesi. Dikkatinizi çekmiştir. Köşemin adı; Kağıda dokunan kalem... Bu cümlenin devamı da var! Bugüne kadar yüzlerce yazı kaleme aldım. Siyaset üstü yazmaya gayret ediyorum. Havadan sudan, etliye sütlüye karışmayan yazılar yazmak kolay. Önemli olan vatandaş sorumluluğu ile kağıda dokunmak.! Ben, bu köşenin hakkını vermek, sesimi duyurmak için, bundan sonra da kağıda dokunmaya devam edeceğim. Çünkü, bu benim vatandaşlık görevim. Sınırları aziz şehitlerimizin kanlarıyla çizilmiş bu güzel ülkeyi seviyorum. Kalın sağlıcakla...
Şaban Tatar
Sözün bittiği noktadayız.Bunlar iyi günlerimiz.Mahalli seçimler sonrasında zam furyası çok daha insafsız olacak gibime geliyor.
Sezai Bülent Özden
Kaleminize yüreğinize sağlık İlyas bey.Ülke denetimsizlikten rayından çıkmış.Saldım çayıra mevlam kayıra.Allah sonumuzu hayretsin.İşin kötüsü ise vatandaş halinden çok memnun.İşte bunu anlamakta güçlük çekiyorum.