2023 yılı genelinde cari işlemler açığı 45,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. İhracat 2023 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 artarak 232 milyar 810 milyon dolar, ithalat yüzde 0,5 artarak 332 milyar 736 milyon dolar olarak gerçekleşti. Cari fazla vermeden güçlü bir ekonomiden söz edemezsiniz! 2022 yılında 145 milyar avro olan Almanya'nın cari işlemler fazlası 2023 yılında 263,8 milyar avro oldu. 2024'te 301,5 milyar avroya ulaşması bekleniyor. Cari açık, bir ülkenin dış ticaret dengesinde belirli bir dönemdeki olumsuz durumu tanımlamak için kullanılan ekonomik terim olarak tanımlanıyor. Cari açık, ülkenin toplam ithalatının, toplam ihracatını aştığını gösterir. Yani, bir ülke daha fazla mal ve hizmeti diğer ülkelerden satın alıyorsa ve bu miktar, diğer ülkelere sattığı mal ve hizmetleri aşıyorsa bu durum cari açık olarak adlandırılıyor. Basit tanımıyla; ayda 1000 TL gelirin var ve sen her ay 1500 TL harcamak zorunda kalıyorsun İşte o her ay verdiğin 500 TL. açık senin cari açığın oluyor. Kazandığından fazlasını harcama durumu. Cari açığı azaltmanın, hatta cari fazla vermenin tek bir yolu var. Üretmek ve ürettiğini ihraç ederek kazanç elde etmek. Üretim potansiyelimizin en yüksek olduğu sektör ise tarım. Bugün cari açık vermemizin en büyük nedenlerinin başında ithal etmek zorunda kaldığımız gıda ürünleri geliyor. Kendi ülkemizde, kendi imkanlarımızla kolaylıkla üretebiliceğimiz ürünleri bile para verip dışarıdan alıyoruz. Tarım ürünü ithal etmediğimiz ülke kalmadı. Gidin marketlere tarım ürünlerinin üzerindeki Menşei kısmına bakın. Singapur, Sri-lanka, Peru, Madagaskar, Kore, Çin, Malezya, Endonezya, Ukrayna, Rusya.....Yüzlerce ülkeden tarım ürünü satın alıyoruz. Oysaki ülkemiz 2000 yılına kadar bazı tarım ürünlerinde, dünyanın en büyük üretici ve ihracatçısı ülkeler arasında idi. Hatta lider konumunda idi. Bunlar baklagiller olarak adlandırdığımız, Nohut, Fasulye, Bakla, Bezelye, Börülce, Barbunya, Soya Fasulyesi, Yeşil Mercimek gibi ürünler. Yeşil mercimek üretiminde dünyada ikinci, ihracatta ilk sırada idik. Mercimek oldukça önemli bir besin kaynağı. Ete alternatif düzeyde protein içeriyor. Bakliyat Ekim alanlarımız 2000 li yıllardan sonra %55 azaldı. 20 milyon dekardan 9 milyon dekara kadar düştü. Buna rağmen nüfusumuz ise son 24 yılda 20 milyondan fazla arttı. 2000 li yıllarda 64 milyonduk. Şimdi 85 milyonuz. Ekim alanlarımızı en az 2 katına çıkarmalıydık. Biz ne yaptık? Tam tersini. Bu da yetmez gibi bakliyat ürünlerinin ithalatını gümrük vergisi oranlarını da sıfırlayarak serbest bıraktık. Üretim giderleri sürekli artan ve çok zor durumda olan üreticilerimize öldürücü darbeyi vurduk! Ülkemizde; tarımın milli gelirdeki payı %6 buna rağmen milli gelirden tarıma ayrılan destek birkaç yıl öncesine kadar %0.3 (binde 3) seviyelerinde idi. Ülkeyi yönetenlerde, bir farkındalılık oluşmuş ki, 2023 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak 133.7 milyar TL. olarak belirlenmişti. Yanılmıyorsam bu rakam bütçenin binde 9’una denk geliyordu. Önceki yıllarla kıyaslandığında, aşağı yukarı 3 katı. Yanılmıyorsam, 2024 bütçesinde tarım destekleri 384 milyar TL olacak. Tarımsal destek programları için 91.6 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 100.6 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 191.8 milyar lira ayrıldı. Görüldüğü gibi tarıma ayrılan kaynak memnuniyet verici şekilde sürekli artıyor. Fakat bu artış maalesef yeterli değil. Tarım ürünlerinin ithalatını azaltmak, hatta sıfırlamak zorundayız. Tarıma ayrılan kaynağı ne kadar artırırsak, tarımın milli gelirdeki payıda o oranda artar. Doğal olarak tarımda istihdam artacağı için işsizlik de azalacaktır. Cari açığı azaltmanın yolu da tarımsal üretimden geçiyor. Sözün özü; üretebildiğimiz ne varsa üretmek zorundayız. Üretim ekonomisine dönmekten başka çaremiz yok. Aksi halde bu işin sonu hiç hayra alamet değil!