Ülkenin tartıştığı konuya bakar mısınız? Bir hukuk devletinde böyle bir tartışma hukuk adına, ülke adına utanç vericidir. Demek ki, Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak etmemize rağmen, halen hukuk sistemini oturtamamışız! Aksini iddia edenler olsa da, Türkiye Cumhuriyeti anayasamıza göre bir hukuk devletidir. Anayasanın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü yer alıyor. Bugüne kadar çeşitli gazetelerde, köşe yazısı ve makaleler yazdım. Birçok konuda düşünce ve fikirlerimi siz okuyucularımla paylaştım Her ne kadar Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrası “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir". dese de, böylesine hassas bir konuda; gazetecilerin başına gelenleri de gördükten sonra, fikir beyan edip başımı derde sokmaya hiç niyetim yok. Anlı şanlı hukuk profesörlerimiz, üniversite hocalarımız, aydınlarımız susarken, fikir beyan etmekten çekinirken (daha açık ifade ile korkarken) bana düşmez zaten. Büyüklerimiz susuyorsa vardır bir bildikleri! Yukarıda özetle fikrimi söyledim. Bunun ötesi beni aşar. Konuyu farklı bir açıdan ele almak istiyorum. Sonra karar sizlerin. Önce, Anayasa mahkemesi ve Yargıtay'ın görev, yetki ve sorumluluklarına kısaca bir bakalım. Anayasa mahkemesi; (AYM), Türkiye'deki anayasal yüksek yargı organlarından biridir. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Yargıtay'ın amacı ise, hukuki kararlarda birliği sağlamaktır. Adil ve adaletli bir halde kararları inceleyerek hepimiz için aynı işlemi uygular. Ele almış olduğu kararlar, temyiz başvuruları üzerinedir. Dolayısıyla diğer mahkemelerin üstlendiği vazife olan vaka incelemesi icra eden bir mercii değildir. Hiç yorum katmadan, şu Yüce Divan konusunu da hatırlatmakta yarar görüyorum! Yüce Divan, sürekli görev yapan bir organ olmayıp, TBMM tarafından gerek görüldüğünde, anılan şekilde oluşur. 1961 Anayasası döneminde Yüce Divan görevi, Anayasa Mahkemesi'ne verilmişti. Halen yürürlükte olan 1982 darbe anayasasında da Yüce Divan, Anayasa Mahkemesi bünyesinde görev icra eder. Yüce Divan, Cumhurbaşkanını, TBMM Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, yüksek yargı mensuplarını, Genelkurmay Başkanını ve kuvvet komutanlarını görevleriyle ilgili suçlarından ötürü yargılar. Peki hangisi üstün? Anayasa mahkemesi mi? Yargıtay mı? Hiyerarşi açısından bakıldığında, Anayasa Mahkemesi'nin Yargıtay'dan üstün olduğu kabul edilmektedir. Bunun nedeni, Anayasa Mahkemesi'nin anayasa hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması bakımından son derece önemli görevlere sahip olmasıdır. Son zamanlarda gündeme gelen Anayasa değişikliği tasarısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve görevlerinin tekrar düzenlenmesi düşünülmektedir. Tasarıyla, Anayasa Mahkemesi, özellikle üye oluşumu ve görevleri bakımından yeniden yapılandırılmak istenmektedir. Uzun süredir Yüce Divan görev ve yetkisinin Anayasa Mahkemesi’nden alınarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na verilmesi gerektiği düşüncesi savunuluyor. Yargıtay Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yaşanan yargı tartışmalarıyla ilgili olarak "Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yalnızca Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı organlarının görevidir" diye açıklama yaptı. Devletin bu iki kurumu arasında, görev yetki ve sorumluluk paylaşımı konusunda anlaşmazlık olduğu gün gibi ortada. Tüm bu tartışmaların, hazırlanacak olan yeni anayasa için ısınma turları olduğunu düşünüyorum. Onca sıkıntının içerisinde ülkenin nur topu gibi yeni bir gündemi daha oldu. Ne diyelim, hayırlı olsun...
Nur bulut macera spor
Hukuk kalmadıaalesef
Nur bulut macera spor
Hukuk kalmadı maalesef
Güler Çizmeci
Bilgilendirici bir yazı, kaleminize ve emeğinize sağlık. Teşekkür ederiz.