Toplumda zaman zaman yükselen değerlerinden birisi olur Mustafa Kemal Atatürk. Toplumun büyük kesimi Mustafa Kemal Atatürk'e yürekten bağlıdır ve O'nun söylemlerine sıkı sıkı sarılıdır. Zaman zaman ise Mustafa Kemal Atatürk'e saldırılar artar. Gericiler ve bölücüler uydurdukları masalları topluma gerçekmiş gibi anlatırlar ve Atatürk/Cumhuriyet düşmanlığı yaparlar. Bazen, heykellerini yıkmak için saldırılar düzenlenir. En son Trabzon'da böyle bir olay yaşandı. Akçaabat ilçesinde Atatürk Heykelini balyozla kırmaya çalışan S.Visimli bir kişi yakalandı. Bu tür olaylardan sonra olayı küçüksemek için uydurulan bir bahane vardır. Meczuptur bunu yapan. Öyle denir yani. Oysa, olay bilinçlidir ve gözlerini kin bürümüşler tarafından yapılmıştır. Neyse... Bazen, Atatürk'ün kurduğu mecliste oturanlarda da bu düşmanlık görülür. 60-70 yıldır ülkeyi yönetenlerin büyük bölümü, devrimleri benimseyememişler, Cumhuriyeti içselleştirememişlerdir. Düne özlem duyarlar ve Türkiye'ye dünü yaşatmak için ellerinden geleni yaparlar. Ama, ne yaparlarsa yapsınlar toplum Atatürk'ü ve Cumhuriyeti benimsemiştir. O nedenle, pek başarılı olamazlar. Her dönemde bunu yaşamışızdır. Yaşayacağız da. Arap hayranlığı ile Türkiye'yi geriye götürmek isteyenler, hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaklardır. Gericilerin ve bölücülerin saldırıları karşısında toplumun dinamikleri de hareketlenirler ve Atatürk; yeniden anlaşılır, yeniden keşfedilir ve yeniden yükselen değer olur. Elbette, bu güzel gelişmeler birilerinin işine gelmez. Onları da belli güçler harekete geçirirler. Tarihten anlamaz yobazlar yeniden Atatürk'e saldırmaya başlarlar. Atatürk'e, muhterem anasına hakarete bile vardırırlar işi. Bu hakaretlerin yapıldığı yer ise kamu kurum ve kurumlarca verilen reklamlarla çıkan dergilerdir. Milletin vergisiyle oluşan kamu geliri, karşı devrimci bir dergiye oluk oluk akıtılır. İşte, böyle bir dergiyi çıkaranlar, iktidar kanadından da güç alırlar. Bu ülkenin kurucusuna demedik laf bırakmazlar. Mahalle dedikoducularının bile yapmadığı şekilde uyduruk, olur olmaz lafları konuşurlar. Yani, onlar, yıllar önce ölmüş Atatürk'ten halen korkarlar. Ama yükselen değer ATATÜRK, bu iftiralar karşısında, kimilerinin halen korktukları bir kişilik olarak dimdik ayakta durur. Evet, karşı devrimciler halen ATATÜRK ve fikirlerinden korkuyorlardı. Millet yeniden Atatürk etrafında bir araya gelmeye başlamıştı. Bu ise, gericilerin direncini kıracak bir durumdu. Onun için saldırarak, bunu önlemek için savunmaya geçtiler. Türkiye'de ne yazık ki; ATATÜRK 'e sağdan sola hep saldırılar oldu. Sağcısı da solcusu da gericisi de Atatürk'e saldırmaktan medet umdular. Bu her dönemde oldu. Ancak, saldırıların zirve yaptığı dönem yaşadığımız günler bazen çığırından çıktı. Türkiye'nin aydınlık yüzlerinden Ahmet Taner Kışlalı, " Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği " adıyla yazdığı kitapta bunlara çok güzel vurgu yaptı. Onları deşifre etti. Atatürk'e düşman olup saldıranların başında Türkiye'de bir din devleti kurmak isteyenler geliyor. Zaman zaman sosyalistler, Marksistler, faşistler de Atatürk'e düşmanlık sergilemişlerdir. Hatta, ağır biçimde eleştirmişlerdir. Ama, onların hiç birisi Mustafa Armağan gibi bir soytarının sığlığına düşmemişlerdir. Atatürk, devrimlerini bir üst yapı devrimi olarak görüp eleştirenler zaman içerisinde özeleştirilerini de yapmışlardır. Ancak, yobazlar, Türkiye'yi aydınlığa taşıyan Atatürk ve arkadaşlarına düşmanlıklarını bırakmamışlardır. Çünkü, onlar aydınlıktan değil, karanlıktan yanadırlar. Ünlü yazarımız Aziz Nesin, Ahmet Taner Kışlalı ile yaptığı konuşmada, " Geçmişte Atatürk'ü eleştirmiş olmaktan dolayı şimdi utanıyorum. Her geçen gün gözümde küçüleceğine, tersine daha da büyüyor" diyerek özeleştirisini yapabilmiştir. Atatürk, bir kayadır. Yobazların saldırısı o kayadan hiçbir şey koparamaz. Aksine büyütür. Ancak, burada önemli olan Atatürk'e yapılan bu çirkin saldırılar karşısında, bu ülkeyi yönetenlerin tavırları ne olacaktır? En son yapılan saldırı karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ne düşünmektedir? TBMM Başkanı, bakanlar, milletvekilleri, muhalefet ne düşünmektedir. Bu tür saldırılara cılız tepkiler yerine, güçlü bir karşı çıkış ortaya koymak gerekir.