Türk-İş, Temmuz ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını açıkladı. Türk-İş'in araştırmasına göre, dört kişilik ailenin açlık sınırı Haziran'da 10 bin 373' ₺ iken Temmuzda 11 bin 658 ₺'ye yükseldi. Haziranda 33 bin 788 ₺ olan yoksulluk sınırı da 37 bin 974 ₺ ye çıktı. 7500 ₺ alan bir emekli açlık sınırının neredeyse yarısına düştü. Emekli bu maaşla nasıl yaşayacak? Türkiye OECD de gelir dağılımı eşitsizliğinde, 2022 yılı verilerine göre 4. sırada idi. Temmuz ayında ücretlere yapılan zamlardan sonra emekli ve çalışan kesim arasındaki makas iyice açıldı. Öyle anlaşılıyor ki, bu konuda da liderlik koltuğuna oturmamıza az kaldı. Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 47,5’i alıyor. En yoksul yüzde 20’lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9’unu alabiliyor. 7500 ₺ maaş alan emekli bir çiftin; ısınma, barınma, elektrik , su, telefon, sağlık gibi temel giderlerden muaf olduğunu varsayalım. Bu para ile 1 ay boyunca gıda ihtiyacını bile karşılayamaz. Kaldı ki, bu para yukarıda saydığım temel giderlerine zaten yetmiyor. Ömürlerinin son deminde emeklileri açlığa mahkum etmek, vicdansızlıktır, acımasızlıktır. EMEKLİLERİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRECEK ZAM YIL SONUNDA YAPILACAK MIŞ! Neden şimdi değil? Çünkü kasa da para yok. Yıl sonunda olacak mı? Allah bilir. Ocak ayı zaten zam ayı ! O halde, ☆ Ocak ayında tüm ücretlilere yapılacak olan zam emekliye aynen yansıtıldıktan sonra, bunun üzerine kaybı telafi edecek oran ilave edilmelidir. Emekliler aleyhine anormal biçimde açılan makas kapatılmalıdır. Emeklilerin kaybı %100 ü çoktan aştı. Emeklinin gerçek kaybı hesaplanarak, bu oranın üzerine yıl sonu enflasyon zammı eklenmelidir. ☆ Temmuz ayında olması gerekenin altında yapılan zam nedeniyle yıl sonuna kadar oluşan kayıp ( geçmişten gelen kayıplar da dahil edilerek ) ayrıca tek seferde hesaplarına yatırılmalıdır. ☆ "Emeklilerin yüzünü yıl sonunda güldürecek bir zam yapacağız" söylemi kelime oyunudur ve boş bir söylemdir. ☆ Emekli bilerek ve isteyerek yok sayılmış, açlığa mahkum edilmiştir. ☆ Emeklinin, aklıyla alay eden boş vaatlere karnı toktur. ☆ Ekonomideki kötü gidişin faturası ne acıdır ki, emekliye ödetilmiştir. ☆ Emekli aldığı maaşın bedelini çalışma döneminde fazlasıyla ödemiştir. Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir. Sosyal devlet; vatandaşların refah durumunu gözeten, halkına asgari bir yaşam düzeyi sağlamakla görevli devlet olarak tanımlanır. Sosyal devlet, anayasamızın 2. ve 60’ıncı maddelerinde de tanımlanmıştır. Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Emekliler can çekişiyor, artık dayanacak güçleri kalmadı. Sessiz, milyonlarca emekli; sosyal devletin gereğini yerine getirmesini siyasi iradeden haklı olarak beklemektedir.
