Arap Ahmet olarak bilinen dünyanın ilk siyahi pİlotu Ahmet Ali Bey 1883 yılında Aydın'da doğdu. İzmir'de yaşayan Osmanlı vatandaşı Nijerya asıllı posta memuru Ali Bey ve Zenciye Emine hanmın üç çocuğunun en büyüğüydü. Anneannesi 1830 yılında Nijerya'nın Borno emirliğinden köle korsanları tarafından kaçırılan diğer Afrikalılarla birlikte, Sahra Çölü geçildikten sonra Libya kıyılarında bindirildikleri gemiyle İstanbul'a getirilmiş, burada İhtisap Emini (Belediye Vergi Memuru) Katibine satılmıştır. 1847 yılında Sultan Abdülmecid'in köleliği yasaklamasıyla özgürlüğüne kavuşan anneanne, kendisi gibi bir Afrika kökenli bir kişi ile evlendikten sonra ailece İzmir dolaylarına yerleştiler. Ahmet Ali, 1904 yılında Haddehane Mektebi'ne ( Bahriye Makine Mektebi) girdi, 1908 yılında mezun olduktan sonra Osmanlı Ordusunda görev aldı ve teğmen rütbesiyle Şam Vapuruna atandı. Kızıldeniz’de ve Afrika sahillerindeki görevlerden sonra 2010 yılında atandığı Mesudiye zırhlısıyla Trablus ve Balkan savaşlarına katıldı. Prevezeli göçmen bir ailenin kızı olan Hatice Hanımla evlendi ve bu evlilikten beş çocukları oldu. Trablus savaşında İtalyanların kullandığı uçakların savaşta çok etkili olduğunu gören Ahmet Ali havacılığa ilgi duydu ve sınıf değiştirdi. İngiltere’de Bristol’da pilotaj eğitimine katılarak 1915 yılında uçuş sertifikasını alan Ahmet Ali, Hava Kuvvetlerine katıldı, bir süre sonra da eğitim amaçlı Berlin’e gönderildi. 1918 yılında yurda döndükten bir süre sonra işgal altındaki İstanbul’dan ayrılarak Anadolu’ya geçti, Milli Mücadeleye katıldı. Önce Konya Hava İstasyonu’nda sonra Eskişehir ve Polatlı’da Kurtuluş Savaşı’nda görevler aldı. AMASRA BAHRİYE KUMANDANLIĞI VE TAYYARE FİLOSU Anadolu işgal altındaydı. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması ile boğazlar, demiryolları ve limanlar itilaf devletlerinin eline geçmiş, ordular terhis edilmiş, donanma teslim olmuş ve hava birlikleri dağıtılmıştı. Bütün silahlara ve gemilere el konmuş, askeri araçlar, uçaklar depolara alınmış hatta topların kamaları bile sökülmüştü. Kurtuluş Savaşı sırasında dışarıdan gelecek yardımları engellemek için düşman gemilerinin Karadeniz’deki faaliyetleri artmıştı. Trabzon’un batısından itibaren boğazlara kadar olan bölgede gemilerimizin ve deniz araçlarının sığınabilecekleri güvenli bir limana ihtiyaç vardı. Bu amaca uygun olduğu görülen Amasra 1921 Mayıs ayı başlarında tahkim edilmeye başlandı, önce 120 mm’lik iki top mevzilendirildi, sonra 47 mm.’lik iki gemi topu da Gazal ve Alemdar gemilerine yerleştirilmesiyle kara ve deniz güvenliği artırıldı. 23 Ocak 1921’de Ereğli Nakliyat-ı Bahriye Kumandanlığı’nın lağvedilmesiyle bir deniz üssü haline gelen Amasra, Bahriye Kumandanlığı olarak görevlendirildi. Böylece Temmuz 1922’de Rusya’dan getirilen iki adet 150/145 mm.lik topla ve 350 mm.lik ışıldakla daha da güçlendirildi. Güverte Binbaşı Sami Bey’in Kasım 1921’de sunduğu bir raporla düşman faaliyetlerinin izlenmesi ve nakliyatın güvenliği için Amasra Bahriye Kumandanlığı’na bağlı Deniz Uçak Bölüğü kurulmasına karar verildi. 1916 yılında uçmaya başlayan dünyanın ilk siyahi pilotu Ahmet Ali, birkaç arkadaşıyla birlikte işgalcilerin kontrolu altındaki Haliç’teki depolarda bulunan 3 deniz uçağını denizcilerin de yardımıyla Amasra’ya kaçırdılar. Küçük Liman’da konuşlanan filo boğazlara kadar olan bölgede keşif faaliyetleri yapıyor, düşman gemilerini izliyor bazen de silahlı çatışmaya giriyorlardı. Bu uçuşlardan birinde uçaklardan biri kırıma uğradı ve iki kardeş pilot Suphi ve Alaaddin bu uçağın düşmesiyle şehit oldular. 2022 yılı 19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜ törenden sonra Amasra Kaymakamı’nın davetiyle çay bahçesinde sohbet ederken bu olayı anlattım. Belediye Başkanı, asker ve emniyet yetkilileri dahil hiç kimsenin bu yaşananlardan haberi yoktu. Yetkililerden özellikle bu iki kardeş pilotun akıbetinin ve mezarlarının nerede olduğunun araştırılmasını rica ettim. Bugüne kadar bir bilgi gelmedi. Ben sormaya, araştırmaya devam edeceğim. Ahmet Ali’nin dünyanın ilk siyahi pilotu olduğuna gelince…Bazı havacılık uzmanları ABD’li Bullard’ın ilk siyahi pilot olduğunu iddia ederler ama bu doğru değildir. Çünkü büyük bir ırkçılık yaşanan Amerika’da siyah derili Bullard’ın uçmasına izin verilmemiş O’da bunun üzerine Fransa’ya giderek lejyon ordusuna katılmış ve ancak 1917 yılında orada uçabilmiştir. Biz Türkler ırkçılığa dayalı ayrımcılığı hiçbir zaman yapmadık. Osmanlı İmparatorluğu çeşitli din, dil, kültür ve etnik kökenleri farklı toplumlardan oluşuyor, onlardan sadece sadakat bekleniyordu. Köleliği 1837 yılında yasaklayan Osmanlı’da farklılıklar dikkate alınmadı, önemli devlet görevleri bile onlara kapatılmadı. Zonguldak Çelikel Lisesi’nde okurken hepimizin çok sevdiği böyle bir arkadaşımız vardı. Son derece kibar, güven veren, dost ve çalışkan bir öğrenciydi. 200 yıl önce Afrika’dan kaçırılarak Anadolu’ya getirilen binlerce AFROTÜRK huzur ve güven içinde bizimle birlikteler. 12 yıl Osmanlı Ordusu’nda, 29 yıl Türk Ordusu’nda görev yapan, ÇELİKTEN soyadını alan ve 1993 yılında vefat eden Ahmet Ali’de onlardan biriydi. Nur içinde yatsın. Rahmet ve saygıyla anıyorum. Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi – Mak. Müh. Kaynakça : 1-Milli Mücadele’de Karadeniz Bölgesi’ne Yönelik İngiliz Faaliyetleri, Genelkurmay Başkanlığı Yayını, Doç. Dr. Mehmet OKUR, 2006 Ankara 2-Derin Tarih, Aralık 2020 sayısı, Metin Taha YILMAZ 3-Açık kaynaklar