blank
Atilla Çilingir tarafından
09 Eylül, 2015 09:16 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:13
A+ A-

……………………………………………….!

''Eledim dedim, höllük eledim / Aynalı beşikte, bebek eğledim / Büyüdü gitti asker eyledim / Gitti de gelmedi canım, buna ne çare…'' (Sevgili okur; 25 yıldır yazan kalemim, ilk kez bu yazıya başlık koymayacak, koyamadım çünkü… Yazımın adına ne desem, hangi başlığı koysam, ülkemizin bugününde yaşanan acıları anlatamayacaktı! O nedenle lütfen, bu makalemin adını yüreğinizden taşan duygular koysun…) Öyle bir an yaşar ki insan! O an, zaman aniden durur! Aklı, ruhu, bedeni bir anda sıfırlanır, nefes dahi alamaz… Hızla çarpar yüreği, bir anda fırlatıverir bedeninden çıkar gider, o anı durdurana koşturur! Sanki canından can verdiğine kavuşmak ister gibi… Ama ne çare! İlk kez duyduğunda başlar o anın acısı, yüreğinin sancısı… Önce çırpınır, sanki o anı silmek istercesine yaşamdan. Boğum, boğum olmuş gırtlağında düğümlenir kelimeler, dili damağına yapışır… Öylece kala, kalır… Sonra öylesine bir acı kaplar ki, her yanını! Ne ilacı vardır, ne de şifası… Aslında o acı, yaşadıkça o anı hatırlatan ruh ikizi olacaktır… Ve… Yaşadığı acıyı anlatan öyle bir feryat yükselir ki yüreğinden… Dağlar, taşlar kulak kesilir o acılı çığlıklara… Bulutların bile gözleri yaşlanır. Çaresizliğin ıssız yalnızlığını tadar, yüreği insan kalabilmişlerin başı eğilir. Tabiat ananın bağrı cevap verir ancak o acıya… Gök yarılır, yer küre sarsılır; rüzgâr susar, kuşlar susar… Gecenin zifirinde bir hilal doğar aniden! Sonrasında bir yıldız parlar tam orta yerinde… İşte o an, zamanın durduğu an'dır ana yüreğinde… Kınalı kuzusu kayıp gitmiştir, bir yıldız misali sonsuzluğa doğru… Ölümsüzlük şerbetini içmiş, cennet bahçelerinin en nadide çiçeğidir artık… Sadece bir çift söz duyulur, bir fısıltı misali: ''Ah be Oğul…'', '' Vatan sağ olsun…'' Sonra anaların anası, o yiğit kadından bir ağıt yakılır; canından, can verdiği oğlunun ardından: '' Eledim dedim, höllük eledim. Aynalı beşikte, bebek eğledim. Büyüdü gitti asker eyledim. Gitti de gelmedi canım, buna ne çare…'' Şu günlerde azan terör eylemlerinin neden olduğu acılar yumağı, bu vatan benim toprağım, bu topraklara ben emeğimi, alın terimi kattım diyen herkesin yüreğini dağlamaktadır. Giderek artan P.K.K. terörü, ülkemizin yiğit evlatlarını artık birer ikişer değil, onar, onar elimizden almakta, vatanımızın pek çok evine evlat acısının ateşini düşürmektedir. Terörü önlemek adına hayatlarını feda eden yiğitlerde; kandırılarak dağa çıkarılan, terör için kaçırılan çocuklarda milletimizindir… Asırlar boyunca kardeşçe yaşadığımız, uğruna milletçe verdiğimiz bağımsızlık savaşını kazandığımız devletimizde, hiç de hak etmediği bu terör belası giderek tırmanmaktadır. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü, Cumhuriyetimizin 92 yılını geride bıraktığımız bu süreçte hiç bu kadar tehdit altında olmamıştır! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Ulus-Devlet yapısı 50'li, 60'lı, 70'li, 80'li yıllarda pek çok emperyalist senaryolarla karşı, karşıya kalmış; milletimizi, gençliğimizi bölmek, kutuplaştırmak, kardeş kavgasına sürüklemek adına pek çok kargaşa dönemleri yaşamış; sağ, sol çatışmaları adı altında, pek çok evladımız umutlarıyla birlikte yitip gitmiş, anaların yürekleri dağlanmıştır. ( Bk. 10'ların İzleriyle Türkiye, Derin Yayınları) Bugünün senaryosu da aynıdır! Dünya emperyalizmini temsil eden ülkelerin acımasızca uygulamış olduğu sürecin, böl-parçala-yönet senaryosunun yakın dönemdeki en çarpıcı örnekleri Ortadoğu coğrafyasında yaşanmış, yaşanmaya devam etmektedir… İkinci Bush dönemi ile başlayan BOP çerçevesinde; Yugoslavya'nın parçalatılması, Afganistan'ın işgali ile başlayan bu emperyal uygulamalar; hedeflemiş olduğu amaca uygun, Irak'ın, Libya'nın ve en nihayetinde de Suriye'deki halkın başını yemiştir..! İstenen şey bellidir, bölgenin yer altı, yer üstü ve insan kaynaklarına sahip olmak, bu ülkelerde kurgulanan sözde demokratik yapıya dayalı ama kendi amaçlarına hizmet edecek kukla yöneticilerle, ülkenin tüm kaynaklarına el koymaktır..! Amerika ve onunla emperyal yol arkadaşlığı yapan diğer ülkeler bu amaçlarına ulaşabilmek adına kullanmış oldukları taşeron güçlerle, dünyanın pek çok coğrafyasını, son süreçte de Ortadoğu'yu kan gölüne çevirmiştir. Milyonlarca Müslüman'ı, onca masumu sivili, çoluk, çocuk demeden, hedef gözetmeden hava bombardımanlarıyla katleden bu acımasız uygulamalara bir bakınız, nedenlerini ve sonuçlarını düşününüz..! Bu ülkeleri günümüzde yönetenlerin ardındaki güç nedir? Amerika ve müttefikleri tarafından paramparça edilen bu ülkelerin, insanları nasıl yaşamaktadır? En çarpıcı yaşam öykülerini izlediğimiz milyonlarca Suriyeli savaş mağdurunun, ülkeleri işgal altında olup da buralardan kaçarak, hayata bağlanmaya çalışan, özgürlüğe koşan binlerce insanın, Ege'nin sularında sona eren acılı hayat öykülerine sebep olanlar kimlerdir? Uğruna yüz binlerce insanımızın seve, seve hayatlarını feda ettiği bu vatan, bu coğrafya bizim son yurdumuzdur. Bu uğurda vermiş olduğumuz mücadeleyi yok sayanlar, görmezden gelenler, başlarını Çanakkale'ye çevirsinler; oradaki Şehitliklerimizde yatan 250 bin vatan evladının Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Arap'ıyla, Sünni'si, Alevi'siyle kucak, kucağa yattığını görürler. İşte bu gerçek, bize millet olma vasfını kazandıran değerin tarihten fışkıran en çarpıcı örneğidir. Hiç kimse bu gerçeği yok sayamaz; hiçbir neden uğruna bu gerçeğin üstüne bir ihanet senaryosunu yazılamaz… Gün bir ve beraber olma günüdür. Giderek tırmanan P.K.K terör belasını ancak omuz, omuza verirsek; bu topraklardan söküp atabiliriz. P.K.K terörünün amacı bellidir! Ülkemizde neden oldukları bugünkü acı ve tepkisel ortam; bu alçaklar için bulunmaz nimettir. Çünkü kırsaldan şehre inen terör örgütünün yapmış olduğu eylemler, kurmuş olduğu tuzaklar sonucu, şehit ettiği evlatlarımız, yarattıkları kargaşa ortamı; amaçladıkları kardeş kavgasına yöneliktir! Ancak bu sinsi amaçlarına ulaşabilmeleri asla mümkün olmayacaktır. Çünkü vatan bellediğimiz bu topraklarda yaşayan insanlarımızın ezici çoğunluğu bir ve beraber yaşamımızın gücünü tercih etmektedir. Bu gücün en önemli yansıması siyasi arenada da kendini göstermeli, ülkemizi yönetenler başta olmak üzere, tüm siyasi parti liderleri, milletimiz arasında giderek yükselen ayrımcılık tansiyonunu acilen düşürecek beyanları tercih etmeli, diyalog bütünlüğüne girmelidirler. Unutulmasın ki, terörün ve ihanetin nedeni olmaz, bedeli olur… Atilla ÇİLİNGİR www.atillacilingir.com