Bugün 10 Kasım... Elbette, üzüntülüyüz, elbette yaslıyız. Dünyanın en büyük devrimcisini yitirdiğimiz gün bugün. Yurdunu sevenlerin, üzülmelerinden doğal bir şey olamaz bugün, Dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşına önderlik ederek bize bağımsızlığı armağan eden Büyük Öndere, gerçekten yurtsever olanların saygı duymaları ihmal edilmemesi gereken bir ödevdir. Teokratik bir devletten, demokratik Cumhuriyete bizi taşıyan bu yüce kişilik, yaptığı devrimlerle kısacık yaşamında her alanda tam bağımsızlık ülküsünü halkına aşılamaya çalışmış bir anti emperyalisttir, Türk Halkı, kendisini kulluktan bireye taşıyan Mustafa Kemal Atatürk'e minnet borçludur. Özellikle kadınlar, Mustafa Kemal Atatürk'ün kendilerine tanıdıkları haklarla, toplumda saygın yerlerini alabilmişlerdir. Çağdaş bir ülke yaratma ülküsünde olanların bu anlamda da Mustafa Kemal Atatürk'e borçları vardır. Türkiye'nin tüm dönüşümlerinde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları vardır. Yaptıkları sayısız devrimler ile devletler topluluklarında saygın yerini almasını sağlamışlardır. Özgür ve her alanda tam bağımsız Türkiye ülküsü, bugün halen yolumuzu aydınlatıyor. Onun yolundan yapılan sapmalar her ne kadar tam yol almamızı engellese de, Türkiye bugün, İslam ülkeleri arasında parlayan bir yıldızdır. Savaşların içinden gelmesine karşın, bir barış savunucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan saptığımız için bugün Ortadoğu bataklığında bizim olmayan savaşlara katılmak durumunda kalmışız. Herkes, Atatürkçü olabilir mi? Ne yazık ki olamayanlar var. Sonra Atatürkçü olmak öylesine kolay bir iş değil. Onun düşüncelerini anlamak öylesine kolay değil. Sahte Atatürkçüler, işin hep şekli taraflarına bakarak Onu anlamak ve anlatma yolunda hep set olmuşlardır. Bugün Atatürk'e karşı yapılan hain saldırılara karşı sessiz kalanlar, aslında Ona düşmanlıklarını ortaya koymaktadırlar. Ne yazık ki, onun kurduğu parti bile bu saldırılar karşısında yeterli tepkiyi vermekten uzak kalmaktadır. Atatürk, bir bayraktır. O bayrak en yüksek tepeye elbet bir gün dikilecektir. Karşı devrimcilerin onu unutturmaya yönelik çabaları hiç bir zaman sonuca ulaşamayacaktır. Bunun en büyük güvencesi Türk Gençliğidir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinde, Türkiye'nin dört bir yanındaki kutlamalara halkın sahip çıkması bunun en somut örneğidir. Sağcısı, solcusu bu büyük devrimciye karşı olan hınçlarını almak için pusuya yatmış beklemektedirler. Bölücüsü, gericisi Türk Halkının büyük direnci ile başarısız olmaya mahkumdur. Atatürk, yükselen bir değerdir. Onun yükselen bir değer olduğu, yüz yıl önceden ortaya koyduğu öngörülerle, ispatlanmıştır. Kimileri, Anıtkabir'de saygı duruşunda bulunulmayı "sap gibi durmak" diye niteleseler de bu deyimi Atatürk ve devrimleri bir yerlerine battığı için kullanmaktadırlar. Atatürk, onları rahatsız etmeye, Türk Halkına da mutlu etmeye devam edecektir. Bugün, 10 Kasım... Elbette, üzüntülüyüz, elbette yastayız. Ancak, Büyük Atatürk'ün dediği gibi, asla umutsuz değiliz. Birgün, Türkiye'yi mutlaka medeniyetler üstüne taşıyacağız. Işığımız o olduğu sürece, Türkiye, dünyada dimdik duracaktır. Onun eserlerini yıkmaya çalışanlara karşı, kendisini Atatürkçü olarak tanımlayanlar da artık, ataletten kurtulup, onu anlamaya ve anlatmaya başlamalıdırlar.