Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
25 Temmuz, 2024 20:00 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Yaşar ne yaşar ne yaşamaz filmi gerçek oldu

Türk sinemasının usta isimlerinin rol aldığı “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” filmi Çorum’da gerçek oldu.
Çorum Boğazkale ilçesine bağlı Yekbas mahallesinde yaşayan 10 çocuk annesi 74 yaşındaki Şerife Baş’ın bir taraftan yaşadığını, diğer taraftan da 39 yıl önce hayatını kaybeden kız kardeşi Meryem Gencer’in (Yiğit) nüfustan düşürülmesi için hukuk mücadelesi veriyor.
Filmlere konu olacak hikaye 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerde ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre, Şerife Baş’ın, 1985 yılında hayatını kaybeden kız kardeşi Meryem Gencer’e seçmen kâğıdı geldi. 39 yıl önce ölen ablasına seçmen kâğıdının geldiğini gören Baş, İlçe Nüfus Müdürlüğü’ne giderek görevlilere kardeşinin 39 yıl önce hayatını kaybettiğini, öldüğü halde her seçim döneminde adına seçmen kâğıdı geldiğini belirterek, durumun düzeltilmesini istedi.
Baş’ın talebini inceleyen görevliler kendisinin nüfus kaydının olmadığını ve Gencer’in akrabası olduğunu nerden bileceklerini belirtince Şerife Baş hayatının şokunu yaşadı. Babasının nüfusuna aldırmadığı ortaya çıkan Baş, şimdi hem yaşadığımı hem de 1985 yılında ölen 6 çocuk annesi ama hala kayıtlarda bekar gözüken kız kardeşinin hayatta olmadığının mücadelesini veriyor.

Mahkeme DNA örneği alınmasına karar verdi
Yaşanan olayların ardından Baş, avukatı Rıza Babacanoğlu ile birlikte yaşanan mağduriyetin ortadan kaldırılması, kendisi ve kız kardeşinin nüfus kayıt örneklerinin düzeltilmesi için adalet arayışına başladı. Konuyla ilgili hukuki süreç devam ederken, adli makamlar Şeref Baş’ın babasının mezarının açılarak DNA örneği alınmasını kararlaştırdı.

“Şerife hanımın babası ile ilgili ilişiğini bulunması, hem de Meryem hanımın öldüğünü nüfusa işlenmesi için hukuk süreci başlattık”
Konuyla ilgili açıklama yapan Avukat Rıza Babacanoğlu, Şerife Baş ve kardeşi Meryem Gencer’in nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için hukuk mücadelesi başlattıklarını söyledi.
Şerife Baş’ın gittiği bir kamu kurumunda 39 yıl önce ölen kardeşinin nüfus kayıtlarında hayatta olduğunu gözüktüğünü fark ettiğini dile getiren Babacanoğlu, “O süreçte, nüfus ile ilgili işlemleri yaptığımızda Şerife hanımında da babasının üzerine hiç kayıtlı olmadığını tespit ettik. Nüfusta sanki Şerife Hanım babasının çocuğu değildi. Bu durumu nüfusta araştırdığımızda, bundan 50 yıl önce Nüfus Müdürlüğü binasında çıkan yangın sonrasın da kız çocuklarının kendi babalarının üzerine değil, eşlerinin üzerine kaydettiklerini, babaları ile ilişiği kurulmadığı tespit ettik. Kardeşi Meryem hanım ise 1985 yılında vefat etmiş, o günden sonra hiçbir şekilde ölü kaydı işlenmemiş. Hala yaşıyor gözüküyor. Hala oy pusulası çıkıyor. Biz hem Şerife hanımın babası ile ilgili ilişiğini bulunması, hem de Meryem hanımın öldüğünü nüfusa işlenmesi için hukuk süreci başlattık. DNA tespiti için mezarlar açılacak” dedi.
Davanın sadece Şerife Baş ve Meryem Gencer ile alakalı olmadığını anlatan Babacanoğlu, “Nüfus yangınından sonra bu çevredeki köylerde buna benzer birçok vaka olduğunu düşünüyoruz. Bu gibi olaylar tesadüfen öğrenilen şeyler. Öğrenen kişiler de yavaş yavaş düzeltmeye çalışıyor. Devlet eliyle düzeltilmesi daha uygun olur ama tespit eden kişiler de kendi çabalarıyla, hukuki süreçlerle bu işi başlatıyorlar. Masraflardan dolayı başlatamayan insanlar da var. Bu işin artık manevi boyutları da var. Şuan için biz epey bir yol kat ettik. DNA tespit çalışmalarından sonra işlemler hızlı bir şekilde devam edecek” şeklinde konuştu.

“Herşey oy kağıdıyla ortaya çıktı”
Nüfus kayıtlarında yaşadığını ispat etmek için hukuk mücadelesi veren Şerife Baş da, “Babam iki evliydi. Bizi analığımızın üzerine almışlar sanırım. Biz bunu 2 yıl önce ölen kardeşimin adına oy kağıdı çıktığında fark ettik. Bu işin çözülmesi için babamın mezarının açılması gerekiyor. Bir yönden istiyorum, manevi olarak ta açılmasını istemiyorum” diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Fevzi Aydın tarafından
29 Temmuz, 2025 13:02 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DOĞAL MÜCADELE…

Günümüzde insanoğlunun, doğayla mücadele alanları hızla artıyor…
Tamamına yakını, dikkatsizlik, ihmal ve insan kaynaklı orman yangıları, sosyo-ekonomik hayatın da en büyük tehlikesi olarak görülmekte…
Doğal afetler tüm dünyanın en büyük sorunu…
Deprem, Yangın, Sel, Hortum, Çığ, Kasırga, Heyelan, Yanardağ ve diğer doğal afetler…
Bazı doğal afetleri önceden kestirmek imkânsız…
Doğal afetlerin bazıları ise ihmal, dikkatsizlik, insan kaynaklı, kazalar, tabiat olayları ve bilgisizlik…
Ülkemizde çıkan yangınlarının çoğunluğu ise, insan kaynaklı olarak sınıflandırılmakta…
Karabük tarihinin en büyük orman yangınını yaşıyor…
Bir hafta önce başlayan yangınlar, Karabük’ün değişik bölgelerine sıçrarken, tam olarak kontrol altına alınabilmiş değil…
Karabük’le başlayan, ülkenin dört bir yanında art arda çıkan orman yangınları, ülke gündemini, hızla çoğalan yangınlara çevirdi…
Yüzölçümüne düşen ormanlık alan bakımından, Türkiye'de birinci sırada yer alan Karabük, sahip olduğu "orman denizi" ile dünyada pek az ormanda görülebilecek kadar, çok sayıda ağaç ve bitki türünü bünyesinde barındırıyor…
Doğal afetlerle mücadele, ülkelerin çok iyi koordine olması gereken konulardan birisi olmalı…
Ülkenin sosyo-ekonomik bakımdan güçlü olması, doğal afetlerin ülkeye verdiği zarar ile de ölçülebilir…
Türkiye’de, birinci sırada yer alan, çok sayıda ağaç ve bitki türünü barındıran, orman denizi, Karabük ormanları için özel önlem alınmalı…
Günümüzde Türkiye’de doğal afetlerin yönetilmesi, AFAD İçişleri Bakanlığına bağlı, doğal afetler ise ayrı ayrı bakanlıklar tarafından yapılmakta…
Türkiye’de doğal afetlerin takibi ve önlenmesi, ayrı ayrı mücadele yerine, Doğal Afetler Bakanlığı bünyesinde organize ve koordine edilmeli…
İlgili bakanlıklarca, alt ve üst yapıların, doğal afetlerden en az etkilenecek şekilde, yapılması sağlanmalı…
Afetlerle mücadele için, Doğal Afetler Bakanlığının, tam teçhizat donatılarak, olaylara müdahalenin tek merkezden kontrolu ile daha başarılı sonuç alınabilir…
Aynı zamanda Doğal Afetler Bakanlığı, ilgili bakanlıkların, doğal afetleri zafiyete uğratacak çalışma ve yapılarına anında müdahale ederek, oto kontrol sağlanır…
Geçmişten günümüze doğal afetlerin, dünyada ve Türkiye’de, yaptığı tahribatı görmezden gelerek, günübirlik mücadele ile çözülemeyeceği kabul edilmeli…
Bugün Karabük, tarihinin en büyük orman yangını yaşamakta…
Ülke genelinde, Doğal Afetler ile mücadele için sistem ve strateji geliştirilmezse, daha çok doğal afetlere davetiye çıkarılacaktır…
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.