blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
10 Nisan, 2024 04:00 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Uzmanından bayram için beslenme uyarısı: “Baklava ya da kadayıf gibi şerbetli tatlılar yerine dondurma ya da sütlü tatlılar tercih edin”

Yaklaşan Ramazan Bayramı öncesinde sağlıklı beslenme konusunda uyarılarda bulunan Diyetisyen Buse Yıldız Tekirdağ, baklava ya da kadayıf gibi şerbetli tatlılar yerine dondurma ya da sütlü tatlıların tercih edilmesinin daha faydalı olacağını ifade etti.
Uzmanlar, Ramazan Bayramında baklava ya da kadayıf gibi şerbetli tattılar yerine, dondurma ya da sütlü daha hafif tatlıların tercih edilmesi tavsiyesinde bulundu. Bayramda insanların çok fazla yemek yemeye yöneldiğini belirten Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi Diyetisyen Buse Yıldız Tekirdağ, sağlıklı beslenmeyle ilgili tavsiyelerde bulundu. Ramazan Bayramında sağlık beslenmeyle ilgili yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Diyetisyen Tekirdağ, “Ramazan süresince öğün sayısının azalması ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, bireyleri bayram döneminde psikolojik olarak daha fazla yemeye sürüklüyor. Ancak, Ramazan ayının sona ermesiyle birlikte aşırı yeme alışkanlığı, çeşitli sağlık sorunlarını kaçınılmaz hale getiriyor. Ayrıca, Ramazan boyunca kilo alımının en önemli nedenlerinden biri olan yavaşlayan metabolizma, dikkate değer bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, bayram da dahil olmak üzere, az ve sık yemek yiyerek öncelikle metabolizmanın hızlandırılması önem taşıyor” dedi.

"Kan şekerinin hızlı yükselmesine ve çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir"
Şeker, çikolata veya hamur ürünlerinin hızlı tüketilmesinin çeşitli rahatsızlıklara yol açabileceğini söyleyen Tekirdağ, “Geleneksel bayram ikramları arasında bulunan şeker, çikolata ve hamur işleri gibi yüksek enerjili gıdalar, kan şekerini hızla yükselten ve sindirim sistemi problemlerine neden olabilen gıdalardır. Bu tür gıdaların ani ve aşırı tüketimi, kan şekerinin hızlı yükselmesine ve çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir. Dolayısıyla, vatandaşların bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat etmeleri, aşırıya kaçmamaları ve yeterli, dengeli beslenme ilkelerini göz önünde bulundurmaları önemlidir” diye konuştu.

"Su tüketimini arttırmak ve içecek olarak ayran veya mineralli suları tercih etmek gerekmektedir"
Ramazan Bayramında su tüketiminin arttırılmasını isteyen Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi Diyetisyen Buse Yıldız Tekirdağ, “Ramazan ayının sona erdiği ilk günlerde artan sıvı ihtiyacını karşılamak oldukça önemlidir. Diğer tüm besinler ve içeceklerin sağladığı sıvının, içilen suyun yerini tutmayacağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla, su tüketimini arttırmak ve içecek olarak ayran veya mineralli suları tercih etmek gerekmektedir. Ramazan ayı boyunca beslenme ve sıvı alımındaki dengesizlikler ve yetersizlikler nedeniyle oluşan kabızlık gibi metabolizma sorunlarını hafifletmek için lifli ve posalı besinlerin tüketimi arttırılmalıdır. Bu besinler arasında mevsim meyve-sebzeleri, kurubaklagiller ve tam tahıllı ürünler yer alır. Ramazan sonrası kahvaltının içeriğine dikkat edilmelidir. Bayram kahvaltılarının aşırıya kaçmadan, hafif ve az yağlı yiyeceklerden oluşması önemlidir. Örneğin, haşlanmış yumurta, süt, ceviz, esmer ekmek ve mevsim sebzelerinden oluşan bir kahvaltı tercih edilmelidir, börek gibi ağır yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Bayram ziyaretlerinde özellikle tatlı, şekerleme, draje ve çikolata tüketimine dikkat edilmelidir; bu tür gıdaların küçük hacimli olmalarına rağmen yüksek enerji içeriklerine sahip olduğu unutulmamalıdır. Misafirlerinize baklava veya kadayıf gibi şerbetli tatlılar yerine, dondurma, meyveli ve sütlü tatlılar gibi daha hafif alternatifler sunabilirsiniz. Ayrıca, şeker yerine kuru meyveleri ikram etmek de sağlıklı bir seçenek olabilir. Kuru meyvelerinizi ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişlerle süsleyerek besleyici ve vitamin-mineral içeriği yüksek ikramlar hazırlayabilirsiniz. Bu şekilde, misafirlerinize hem sağlıklı hem de lezzetli bir alternatif sunmuş olursunuz. Bayramda şekerli besinlerin yanı sıra çay ve kahve tüketimine de dikkat etmek önemlidir. Günde 8 bardaktan fazla çay veya 2 fincandan fazla kahve tüketilmemelidir. Ayrıca, gazlı içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Bu şekilde, sağlıklı bir içecek alışkanlığı korunarak bayram boyunca daha dengeli bir beslenme sağlanabilir. Bayramda, besin tüketiminin kısıtlandığı bir dönemden çıkmış gibi hissetmek, kontrolsüz ve ani besin tüketimini engellemek adına otokontrolü elden bırakmamak önemlidir. Bu süreçte, dengeli ve ölçülü beslenmeye dikkat etmek, aşırıya kaçmamak ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını korumak önemlidir. Bayramda alınan enerjiyle harcanan enerji dengesini sağlamak için en azından yürüyüş ve spor aktiviteleri için fırsat oluşturulmalıdır. Bu, bayram süresince sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek ve bedeni aktif tutmak için önemli bir adımdır” şeklinde konuştu.
40 gram civarındaki 1 dilim baklavanın 200 kilokalori olduğunu hatırlatan Tekirdağ, “40 gram 1 dilim baklava 200 kilokaloridir. 1 dilim baklava, 2 porsiyon meyve ile 2 tam ceviz ve 1 dilim ekmeğe eşittir. 1 dilim baklava, 20 küp şeker demektir. 1 dilim baklava, 45 dakika yürüyüş ya da 30 dakika koşmak demektir” ifadelerini kullandı.
Diyetisyen Tekirdağ, vatandaşlarında Ramazan Bayramını kutlayarak, hayırlı ve sağlıklı bir bayram geçirmeleri dileğinde bulundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
20 Mayıs, 2025 15:03 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

İHMAL EDEREK SONUNDA BÜYÜK BEKA SORUNU HALİNE GETİRDİK !

Tarımı ihmal ülkeye ihanettir. Anadolu toprakları 300 milyon nüfusa yetebilecek bir potansiyele sahipken, bugün maalesef kendi kendine yetemiyor. Tarıma dair ne varsa gübresinden tohumuna kadar ithal ediyoruz. Bunun için milyarlarca dolar ödüyoruz. Bizim kadar tarım ithalatı yapan kaç ülke var?

Demoğrafik yapımızın bozulmasından tutun sınırlarımızın dibindeki yeni oluşumlara kadar o kadar büyük beka sorunlarımız varken, birde tarımı beka sorunu haline getirdik. Tarım milli meseledir,
siyaset üstüdür.
Şimdi bu yazdıklarımı okuyunca, "Tarım ihmal edilmemiştir çiftçimizin yanındayız, çok büyük destekler veriyoruz" diyenler olacaktır.
O yüzden mi bir zamanlar bu ülkede yetişen yüzlerce ürünü yüzlerce milyar dolar ödeyerek, dünyanın her yerinden ithal ediyoruz ?

Ülkemizde tarım arazileri büyük bir hızla azalıyor, buna bağlı olarak kırsaldaki genç nüfusda azalıyor. Yüksek üretim maliyetleri nedeniyle çiftçi üretmekte isteksiz davranıyor. Nitekim yüzölçümü 78,35 milyon hektar olan Türkiye'nin, uzun ömürlü bitkilerle beraber toplam arazi miktarı son 20 yılda 26,6 milyon hektardan 23,9 milyon hektara geriledi.

Artan ülke nüfusuna oranla artması gereken tarım arazilerimiz; son 20 yılda yüzde 9 oranında azaldı. Bunun temel nedenlerinden biri tarım arazilerinin turizm ve madencilikte kullanılması, ikinci neden tarım arazilerinin yerleşime açılması.

2002 yılında % 35 olan tarım sektöründe çalışanların oranı 2024 yılı itibariyle 14.8 e düşmüş.
Çiftçinin borcu 20 yılda 187 kat artmış. 2005 yılında 5 milyar TL olan çiftçinin borç tutarı 2025 yılında 935 milyar TL olmuş
Bu sürede çiftçiye verilen destek ise sadece 33 kat artmış.

Aşağıda sıraladığım şu maddelere parti programında yer veren ve milletimize bunların kararlılıkla, taviz vermeden uygulanacağını garanti eden bir muhalefet partisi var mı?

1.) Geçmişte, tarımda kendi kendine yeten ülkemizi; Başlatacağımız büyük tarım seferberliği ile tekrar hem kendi kendine yeten hemde tarım ürünleri ihraç eden bir ülke haline getireceğiz.
2.) Elektriği kamulaştırarak halkımızın ucuz elektrik tüketmesini sağlayacağız.
Özelleştirilen tüm stratejik kurumlarımızı ve fabrikalarımızı tekrar devlet güvencesine alacağız. Ülkemizin en büyük sorunu olan işsizliğin önüne geçmek için süratle yeni fabrikalar ve iş yerleri açacağız.
3.) Tarımla birlikte en çok ihmal edilen eğitimde gerçek bir reform yaparak çağı yakalayan dünya ile rekabet edebilen bir eğitim sistemini hayata geçireceğiz.
4.) Bilimde; teknoloji ve arge de dünya ile rekabet edebilen bir ülke olmanın yollarını açacağız.Teknik eğitime ağırlık vereceğiz.
5.) Her türlü görevlendirmede mutlaka liyakati esas alacağız.
6.) Devlet ihalelerini adam kayırmadan açık ve şeffaf bir şekilde hak eden şirketlere vereceğiz.
Ülkenin acil ve hayatı yatırımlarına öncelik vereceğiz.
7.) İsrafa şatafata, saltanata ve gereksiz harcamalara son vereceğiz.
8.) Üniversitelerimiz kendi rektörlerini kendileri seçecek.
Bilim adamlarımız özgürce korkmadan düşüncelerini ifade edebebilecekler.

  1. ) Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargıyı mutlaka hâkim kılacağız.
    10.) Düzensiz göç mutlaka önlenecek. Ülkenin demografik yapısının bozulmasına asla müsaade edilmeyecek. Ülkenin her yerinde diledikleri gibi ikamet eden, en büyük kentlerde kendilerine istedileri gibi “gettolar” yaratan ve doğumlar nedeniyle sayıları hızla artan Suriyeliler uygun şartlar sağlanarak en kısa sürede ülkelerine geri gönderilecek.

Bana göre, bu hükümlerin tamamını parti programına koyan ve kararlılıkla hayata geçirebileceğine halkı ikna edebilen bir muhalefet ne yazık ki yok! Çeşitli muhalefet partilerinin programlarında yazdıklarımın bir kısmı farklı cümlelerle mutlaka vardır. Ancak, açık, net ve gerçekçi çözüm yollarıyla yer almadığı kanaatindeyim.

İşte bu nedenle ülkede iktidar kadar muhalefet sorunu da vardır.

İlyas Erbay

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.