Ihlas Haber Ajansı tarafından
11 Ocak, 2024 16:12 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Uyuşturucu için “Amca” şifresini kullanmışlar

Zonguldak’ta suç örgütü kurma ve uyuşturucu ticareti suçlamasıyla 16’sı tutuklu 32 sanık hakkında 4 yıldan 38 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Davanın ilk duruşmasında tutuksuz sanıklardan H.P., uyuşturucu için "Amca" şifresini kullandıklarını söyledi.
Zonguldak Emniyet Müdürlüğü, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından geçen Mayıs düzenlenen operasyonda 32 şüpheliden 16’sı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme", "2313 sayılı kanuna aykırılık", "uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma ve sağlama" suçlarından 32 şüpheli hakkında 4 yıldan 38 yıla kadar çeşitli yıllarla hapis cezası istendi.
32 sanıklı davanın ilk duruşması bugün 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemede sanıklardan S.S., G.S., H.P. ve T.G.’nin ifadeleri alındı. Mahkemede tutuksuz sanık T.G., tutuklu sanıklardan S.K.’nin S.S.’yi telefonla arayarak, "Zonguldak’a yüklü miktarda uyuşturucu gelecek. Bu uyuşturucuyu satacaksınız. Eşlerinizden ayrılacaksınız’ dedi" diye konuştu. T.G. bu sözleri duyunca araçtan indiğini söyleyerek, "Bu konuşmalar sonrasında şok oldum. Arabadan indim. Bu uyuşturucuları İstanbul’dan R.K. denen şahıs S.K. ile beraber getirecekmiş" dedi.

İstanbul’a uyuşturucu almaya gitmişler
Örgütün işleyişi hakkındaki soru sorulan sanık T.G., "İşleyişini, uyuşturucunun nasıl satılacağını bilmiyorum. Benim tahminim bu yapılanmanın lideri S.K.’dir. Bir gün S.K. bana, ’Bu örgütün sokak kabadayısı benim’ dedi. Liderin kim olduğunu ise söylemedi" dedi.
İfadesi alınan tutuksuz sanık G.S. de, "2021 yılında Ş.U. ile İstanbul’a gitmiştik. Orada Ş.U. binaya girdi, para aldı. Buranın kumarhane olduğunu, buranın E.İ’ye ait olduğunu söyledi. Ş.U. ile İstanbul’a gittiğimizde dönüşte bilmediğim bir yerden pakette sarılı uyuşturucu maddeyi aldı. Getirmiş olduğu uyuşturucuyu Kozlu’da birine sattı. Sonra E.İ’ye uyuşturucuyu teslim etmeye gitti. Karabük’te bir otel sahibinden 2 kere uyuşturucu aldım. Bunları getirdim. E.İ’ye kime verip sattırıyor bilmiyorum. E.İ. torbacılara uyuşturucuyu veriyor sonra bu torbacılar parasını E.İ’ye veriyorlar. Benim dışında E.İ. için uyuşturucu getirenler vardı" dedi.
Tutuksuz sanık H.P. de, 12 yıldır tanıdığın E.İ.’nin; tutuksuz sanıklardan S.S.’ye giden uyuşturucu kanallarını kesmeleri yönündeki diyaloğunu anlattı. H.P., "S.S’ye ulaşmadan uyuşturucuları biz alacaktık. Bu uyuşturucuları ya emniyete şikayet ederek S.S’ye ulaşmasını engelleyecektik ya da S.S’ye uyuşturucu getiren kişilere zor kullanarak bu kişilerden uyuşturucularını almaktı. Her kullanıcı mutlaka satıcıdır. Almayı gücü yetmediğinde satacaktır. E.İ. ile samimi arkadaşız. Ortada bir örgüt yoktu. Ben de bu uyuşturucuyu kullandım ve parasını vermem gerektiği için benden isteyenlere para karşılığı verdim. Çünkü aldığım uyuşturucunun parasını vermem gerekiyordu. Verdiğim kişiler bu uyuşturucuyu ne yaptılar bilmiyorum" dedi.
H.P., "Başkalarından almış olduğun uyuşturucuların E.İ. iye bağlantısı yoktur. Ben nerede ucuz bulursam oradan alırım. Çarşı, acılık, Mithatpaşa, Kozlu, üniversite grubu gibi gruplardaki kişiler genel olarak uyuşturucuyu nerede ucuzsa oradan alırlar. Bahsettiğim bu gruplar E.İ’nin talimatını yerine getiren kişiler değildir. Kendileri oluşmuş gruplardır. Bu grupları E.İ. oluşturmamıştır. E.İ, ’Şu uyuşturucuyu al, sat,’ demez. Ben satın aldığım uyuşturucunun parasını B.Y’ye kira, borç açıklamasıyla yatırırdım. Bazen de E.İ’nin yanına gittiğimde elden verirdim. B.Y. yatan paraların nereden yattığını bilmezdi. E.İ’nin başkalarına bahis oynattırdığını hiç görmedim" dedi.

"Amca ile mi buluşacağız"
Mahkeme heyetinin telefon kayıtlarındaki "Amca ile mi buluşacağız" şeklindeki diyaloğu hatırlatılan H.P., "Metamfetamine amca diyoruz. Ama ben ona o gün uyuşturucu vermedim" dedi.
Duruşmada Cumhuriyet Savcısı, H.P.’nin önceki ifadelerine göre mahkemede verdiği ifadelerin birbiriyle çeliştiğini ve delillerin karartılabileceği iddiasıyla tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti de sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair telefon kayıtları, fiziki takip kayıtları, suçu işlediğine dair somut delillerin bulunması, dosyadaki diğer sanık ve tanıkların dinlenmemiş olması, sanığın savunması çerçevesinde tanıkları etkileyecek şekilde baskı kurulabilecek olması ile tutuklama sebebinin bulunduğuna kanaat getirdi. Mahkeme, bu çerçevede herhangi bir adli kontrol tedbirinin yeterli olmadığı gerekçesiyle H.P.’nin tutuklanmasına karar verdi.
Mahkeme diğer sanıkların dinlenmesi için yarın devam edecek.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
05 Mayıs, 2025 20:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

KBÜ’de “Din ve Maneviyat Psikolojisi” sempozyumu düzenlendi

Karabük Üniversitesinde, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü ile İlahiyat Fakültesi iş birliğinde bu yıl ikincisi gerçekleştirilen Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu, "Din ve Maneviyat Psikolojisi" başlığıyla düzenlendi.
Üniversitenin 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda yapılan sempozyuma öğrenciler ve akademisyenlerin yanı sıra Karabük Cumhuriyet Başsavcısı Selçuk Akman ve eşi Betül Akman, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın eşi Ebru Kırışık, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Lideri Doç. Dr. Zeynep Özcan, Karabük Vilayet Müftüsü Ali Erhun ile kamu kurumlarının temsilcileri, akademik-idari işçi ve öğrenciler katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Zeynep Özcan, din ve maneviyat psikolojisinin sırf akademik bir alan değil, ferdî ve toplumsal gelişimi direkt etkileyen kıymetli bir disiplin olduğunu vurguladı. Türkiye genelinden 105 bildiri özeti alındığını söz eden Özcan, bilimsel kıymetlendirme süreci sonrası 70 bildirinin sunuma hak kazandığını söyledi.
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak ise yaptığı konuşmada, dinin ve maneviyatın ferdî olduğu kadar toplumsal ve kültürel bir tarafı de bulunduğuna dikkat çekerek, "Camiler toplumun kalbidir, üniversiteler ise aklıdır" diyen Nurettin Topçu’ya atıfta bulundu.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz da dinî inançların insan psikolojisi üzerindeki tesirlerinin bilimsel bir bakış açısıyla ele alınmasının kıymetine değinerek, sempozyumun bu alandaki bilgi birikimine katkı sunduğunu belirtti.
Sempozyumun en çok ilgi gören oturumlarından biri "Din Psikolojisi Perspektifinden Gençlik Periyodu Meseleleri ve Tahlil Arayışları" başlıklı panel oldu. Panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Hayati Hökelekli üstlenirken, Ankara Toplumsal Bilimler Üniversitesinden Prof. Dr. Asım Yapıcı, Marmara Üniversitesinden Prof. Dr. Ali Ayten, Yalova Üniversitesinden Doç. Dr. Fatma Baynal ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden Prof. Dr. Faruk Karaca sunumlarıyla katkı sağladı.
Panelde, gençlerin dini kuşkuları, inançsızlığa yönelme nedenleri ve aile bağlarının dini gelişim üzerindeki tesirleri üzere bahisler ele alındı. Prof. Dr. Ali Ayten, gençlik periyodunun dini kimlik oluşumunda kritik bir süreç olduğunu vurgularken, Doç. Dr. Fatma Baynal gençlerin inançsızlığı gizlemesinde toplumsal baskıların tesirli olduğunu söz etti. Prof. Dr. Faruk Karaca ise, ebeveynlerin kendi dinî bilgi ve gelişimlerini tamamlamadan çocuklarına sağlıklı bir inanç transferi yapamayacağını belirtti.
Panelin akabinde konuşmacılara teşekkür dokümanları takdim edildi.
İki gün süren sempozyum, lisansüstü öğrenciler ile akademisyenleri din psikolojisi alanında bir ortaya getirerek, şimdiki problemlerin bilimsel yerde tartışılmasına imkan sağladı.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.