Karabük Postası tarafından
28 Mayıs, 2014 07:32 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Üniversite İntihar Olaylarını Araştırdı

ZONGULDAK Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ), artarak ilerleyen intihar vakalarını araştırarak intihar nedenlerinin psikolojik rahatsızlık, işsizlik, medya, aile içi şiddetten kaynaklandığını basın toplantısı düzenleyerek kamuoyu ile paylaştı. BEÜ Rektörlük binasında bulunan toplantı salonunda yapılan basın toplantısına BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, BEÜ Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Nuray Atasoy akademik personel ve tıp fakültesi öğrencileri katıldı. BEÜ Rektörü Mahmut Özer, Zonguldak il merkezinde İntihar Davranışının Yaygınlığı Sosyodemografik, Klinik ve Ailesel Risk Etkenleri üzerine üniversite tarafından basımı tamamlanan bir kitabı tanıttı. Özer, Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Nuray Atasoy önderliğinde ve yine Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Özge hanımın katkılarıyla oluşturduklarını belirterek şöyle konuştu: "Ben kendilerine Zonguldak’ın önemli sorunlarına katkıda bulundukları için bilimsel bir çalışma yürüttükleri için onlara da teşekkür ediyorum. Sizlerin de katkılarıyla Zonguldak sorunları ve çözümleriyle ilgili akademisyenlerimizi zihinsel canlılığı her zaman aktif olarak kalacaktır.” TIP Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Nuray Atasoy, bir sunum gerçekleştirerek İntihar Davranışının Yaygınlığı, Sosyodemografik, Klinik ve Ailesel Risk Etkenleri ile ilgili araştırma raporlarını anlattı. İntiharların hem dünya hem de Türkiye’de bir hastalık belirtisi olduğunu anlatan Atasoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ölümlü intiharlar dünyanın ve Türkiye’nin her yerinde oluyor. Önemli olan bunları önlemektir. İntihar genç yaşta ölümlerinde önemli ölüm nedenleri arasında.15-44 yaş arasında görülüyor genellikle görülüyor. Bu nedenle bizim amacımız Zonguldak’ta risk etkenlerini belirtmek. İleriye yönelik üniversitemizin desteğiyle önleyici çalışmalar yapmak. İntihar; kişinin amacının bilincinde ve değişik derecelerde ölümcül maksatlı kendine zarar vermesi diye geçiyor.” İntiharın dünya ve Türkiye’de çok sık görülen bir vaka olduğunu belirten Atasoy, sözlerine şöyle devam etti: “Her intiharın altında ölme isteği, çaresizlik bulunuyor. Tüm ölümlerin yaklaşık 0,9 intihar sonucu ve dünyada her günde bir kişi intihar sonucu hayatını kaybediyor. İntihar girişimlerinin sayıları daha fazla. Erkeklerde yüzde 60 kadınlarda yüzde 40. İntiharın en yüksek olduğu il Uşak, en düşük olduğu il Bartın. Hastalık, aile geçimsizliği, geçim zorluğu, istediği kişiyle evlenememe, ticari başarısızlık gibi nedenler TÜİK verilerine göre sıralanmış. İntihar bir hastalık belirtisidir. En çok altında depresyon denilen hastalık vardır.” “EVLİ OLMAK İNTİHARDAN KORUYUCU FAKTÖR” Evli olan bir kişinin, boşanmış ya da bekar olanlara göre daha nadir intihar ettiğini vurgulayan Atasoy, şunları söyledi: “Kadınlarda intihar girişimi, erkeklerde intiharlı ölüm daha fazla. Evli olmak intihardan koruyucu faktörlerden biri, belki sosyal desteği artırdığı içindir. Evlilerde de bir takım problemler çıkabiliyor. Düşük eğitim, düşük ekonomik düzey burada da risk etkenleri arasında. Kültürel etkenler var. Bazı kültürlerde intihar onurlu bir davranış gibi yansıtılıyor. Japonya ve Asya toplumlarında bu şekilde olduğu medyaya da yansıyor. İşsizlik önemli bir risk etkeni. Depresyon hastalığı en etken hastalıklardan biri." Atasoy, 900 kişiyle görüştüklerini, yüzde 18'inde depresyon tespit ettiklerini belirterek şöyle konuştu: "Bu çok önemli bir orandır. Ailesel riskler önemli. Ailede ruhsal hastalık ya da aile içi şiddet. Biz bunu taradık önemli bir yara olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar çocukluklarından itibaren ne kadar şiddet uygulandıysa o kadar hayatları boyunca yaralı kalabiliyor. Bu nedenle aile içi şiddete çok değinmek gerekiyor. Biz 897 kişiyle görüştük ve intihar düşüncesi taradık. İntihar girişimi taradık ve bunun diğer problemlerle ilişkisine baktık. Bekarlarda daha fazla ve gelir düzeyinin düşüklüğü intihar riskini artırıyor. Zonguldak’ta yaşamaktan memnun olmayanlarda da intihar düşüncesi artıyor. Eşten şiddet görme, kişinin çocuğuna şiddet uygulaması, şiddetin her çeşidi intihar düşüncesini artırıyor. Yaşadığı yerden memnun olmayanlar da etken. Erken yaşlarda boşanma, ölüm nedeniyle etken olarak gördük. Boşanma büyük bir etkin oluşturdu.” “MEDYA İNTİHARA ETKEN” Yazılı ve görsel medyanın intihar girişiminde bulunanları olumsuz etkilediğini belirten Atasoy, şunları söyledi: “Katılımcılara ‘Sizce gazete, televizyon gibi medyada çıkan haberlerin intihar üzerinde etkisi var mıdır?’ diye sorduk. 604 kişi ‘evet’ derken 204 kişi ‘hayır’ dedi. İntihar girişiminde bulunan 31 kişiye sorulan ‘İntihar girişiminde bulunmadan önce televizyonda izlediğiniz intihar ile ilgili haber ya da filmler sizi etkiledi mi?’ sorusuna ‘hayır’ diyen 26, ‘evet’ diyen 5 kişi oldu. Bu konu bizde de dünya da da üzerinde çalışılması gereken bir şey. İnsanların hayatlarına bir şekilde giriyorsak medya bunu büyük bir oranda başarıyor. Yazdığımız ve gösterdiğimiz şeylerin sonuçlarını düşünmemiz gerekiyor. Çünkü sonuçlarından sorumluyuz. Son derece etik bir sorun olduğuna inanıyorum.”
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Mustafa Akgün tarafından
21 Kasım, 2025 12:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

“Söz Çocuğun”  Projesi, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Valilikte Tamamlandı

Karabük Valiliği himayelerinde yürütülen Kamu–STK İşbirliği Projesi “İşte Birlik Güçte Birlik:Karabük” kapsamında yer alan alt projelerden biri olan ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen “Karabük’te Demokrasi Kültürü ve İnsan Hakları Bilincinin Güçlendirilmesi Projesi” çerçevesinde düzenlenen “Söz Çocuğun” etkinliklerinin kapanış programı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Valilik Makamında gerçekleştirildi.

İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü, İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü ve Açık Kapı Şube Müdürlüğü koordinasyonunda, Karabük Merkez Mahalle Muhtarları Derneği işbirliğiyle yürütülen proje çerçevesinde, 5-6 Kasım tarihlerinde Çocuk Hakları Komitesi üyesi çocuklar, çeşitli kamu kurumlarının yöneticilerini ziyaret ederek çocuk haklarına ilişkin görüş, değerlendirme ve taleplerini doğrudan iletme imkanı buldu. Çocuklar bu ziyaretlerde, idarecilerin makamlarında temsili olarak görev alarak; temiz suya erişimin güçlendirilmesi, kamuya açık alanlarda hijyen koşullarının iyileştirilmesi, çevre bilincinin artırılması, geri dönüşüm uygulamalarının yaygınlaştırılması, yeşil alanların çoğaltılması, güvenli ve erişilebilir parkların artırılması, aile dostu sosyal alanların oluşturulması, engelli çocukların erişilebilir oyun alanlarına ulaşabilmesi için düzenlemelerin yapılması, karar alma süreçlerinde çocuk görüşlerinin daha fazla dikkate alınması, kurumlarda çocuk danışma mekanizmalarının güçlendirilmesi, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin artırılması, dijital okuryazarlık ve güvenli internet eğitimlerinin yaygınlaştırılması, kariyer rehberliği ve yetenek geliştirme çalışmalarının güçlendirilmesi, okul çevrelerinde güvenliğin artırılması ve sosyal medyada çocuk güvenliğine yönelik farkındalık çalışmalarının desteklenmesi gibi birçok konuda öneriler sundu.

Bu önerilerin tamamının paylaşılması amacıyla, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla çocuklar Vali Mustafa Yavuz’u makamında ziyaret etti. Vali Yavuz, çocukların görüş ve taleplerini dikkatle dinleyerek çocuk haklarının korunması, geliştirilmesi ve özellikle karar alma süreçlerine katılımlarının güçlendirilmesinin Valilik olarak önemsedikleri bir konu olduğunu vurguladı. Vali Yavuz açıklamasında, “Karabük’te Demokrasi Kültürü ve İnsan Hakları Bilincinin Güçlendirilmesi Projesi, sadece bir etkinlikler bütünü değil; kamu kurumlarımız ile sivil toplumumuzun ortak sorumluluk anlayışıyla ortaya koyduğu güçlü bir modeldir. Bu proje sayesinde çocuklarımız, kendilerini ilgilendiren konularda söz sahibi olmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğreniyor. Bizim için en önemli hususlardan biri, çocuklarımızın düşüncelerini özgürce ifade edebildiği ve çocuklarımızın görüşlerini ciddiyetle değerlendiren bir yönetim anlayışını hâkim kılmaktır. Bugün dile getirilen her görüş ve öneri bizim için çok kıymetlidir. Çocuklarımızın temiz suya erişimden çevre bilincine, güvenli oyun alanlarından dijital güvenliğe kadar sunduğu değerlendirmeler, hem kurumlarımızın çalışmalarına ışık tutacak hem de geleceğe yönelik politikalarımıza yön verecektir. Kamu–STK iş birliğini esas alan bu yaklaşım, çocuklarımızın karar alma süreçlerine katılımını güçlendirerek toplumsal katılım kültürüne önemli katkı sağlamaktadır. Çocuklarımızın yalnızca geleceğimiz değil, bugünün de aktif paydaşları olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle onların sesine kulak vermek ve ilettikleri önerileri hayata geçirmek en temel sorumluluklarımızdandır. Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle bir kez daha vurgulamak isterim ki, Karabük’teki her çocuğun güvenli, sağlıklı, mutlu ve fırsat eşitliğine sahip bir ortamda büyümesi için tüm kurumlarımızla birlikte çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz.” ifadelerine yer verdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin