ZONGULDAK Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ), artarak ilerleyen intihar vakalarını araştırarak intihar nedenlerinin psikolojik rahatsızlık, işsizlik, medya, aile içi şiddetten kaynaklandığını basın toplantısı düzenleyerek kamuoyu ile paylaştı. BEÜ Rektörlük binasında bulunan toplantı salonunda yapılan basın toplantısına BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, BEÜ Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Nuray Atasoy akademik personel ve tıp fakültesi öğrencileri katıldı. BEÜ Rektörü Mahmut Özer, Zonguldak il merkezinde İntihar Davranışının Yaygınlığı Sosyodemografik, Klinik ve Ailesel Risk Etkenleri üzerine üniversite tarafından basımı tamamlanan bir kitabı tanıttı. Özer, Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Nuray Atasoy önderliğinde ve yine Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Özge hanımın katkılarıyla oluşturduklarını belirterek şöyle konuştu: "Ben kendilerine Zonguldak’ın önemli sorunlarına katkıda bulundukları için bilimsel bir çalışma yürüttükleri için onlara da teşekkür ediyorum. Sizlerin de katkılarıyla Zonguldak sorunları ve çözümleriyle ilgili akademisyenlerimizi zihinsel canlılığı her zaman aktif olarak kalacaktır.” TIP Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Nuray Atasoy, bir sunum gerçekleştirerek İntihar Davranışının Yaygınlığı, Sosyodemografik, Klinik ve Ailesel Risk Etkenleri ile ilgili araştırma raporlarını anlattı. İntiharların hem dünya hem de Türkiye’de bir hastalık belirtisi olduğunu anlatan Atasoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ölümlü intiharlar dünyanın ve Türkiye’nin her yerinde oluyor. Önemli olan bunları önlemektir. İntihar genç yaşta ölümlerinde önemli ölüm nedenleri arasında.15-44 yaş arasında görülüyor genellikle görülüyor. Bu nedenle bizim amacımız Zonguldak’ta risk etkenlerini belirtmek. İleriye yönelik üniversitemizin desteğiyle önleyici çalışmalar yapmak. İntihar; kişinin amacının bilincinde ve değişik derecelerde ölümcül maksatlı kendine zarar vermesi diye geçiyor.” İntiharın dünya ve Türkiye’de çok sık görülen bir vaka olduğunu belirten Atasoy, sözlerine şöyle devam etti: “Her intiharın altında ölme isteği, çaresizlik bulunuyor. Tüm ölümlerin yaklaşık 0,9 intihar sonucu ve dünyada her günde bir kişi intihar sonucu hayatını kaybediyor. İntihar girişimlerinin sayıları daha fazla. Erkeklerde yüzde 60 kadınlarda yüzde 40. İntiharın en yüksek olduğu il Uşak, en düşük olduğu il Bartın. Hastalık, aile geçimsizliği, geçim zorluğu, istediği kişiyle evlenememe, ticari başarısızlık gibi nedenler TÜİK verilerine göre sıralanmış. İntihar bir hastalık belirtisidir. En çok altında depresyon denilen hastalık vardır.” “EVLİ OLMAK İNTİHARDAN KORUYUCU FAKTÖR” Evli olan bir kişinin, boşanmış ya da bekar olanlara göre daha nadir intihar ettiğini vurgulayan Atasoy, şunları söyledi: “Kadınlarda intihar girişimi, erkeklerde intiharlı ölüm daha fazla. Evli olmak intihardan koruyucu faktörlerden biri, belki sosyal desteği artırdığı içindir. Evlilerde de bir takım problemler çıkabiliyor. Düşük eğitim, düşük ekonomik düzey burada da risk etkenleri arasında. Kültürel etkenler var. Bazı kültürlerde intihar onurlu bir davranış gibi yansıtılıyor. Japonya ve Asya toplumlarında bu şekilde olduğu medyaya da yansıyor. İşsizlik önemli bir risk etkeni. Depresyon hastalığı en etken hastalıklardan biri." Atasoy, 900 kişiyle görüştüklerini, yüzde 18'inde depresyon tespit ettiklerini belirterek şöyle konuştu: "Bu çok önemli bir orandır. Ailesel riskler önemli. Ailede ruhsal hastalık ya da aile içi şiddet. Biz bunu taradık önemli bir yara olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar çocukluklarından itibaren ne kadar şiddet uygulandıysa o kadar hayatları boyunca yaralı kalabiliyor. Bu nedenle aile içi şiddete çok değinmek gerekiyor. Biz 897 kişiyle görüştük ve intihar düşüncesi taradık. İntihar girişimi taradık ve bunun diğer problemlerle ilişkisine baktık. Bekarlarda daha fazla ve gelir düzeyinin düşüklüğü intihar riskini artırıyor. Zonguldak’ta yaşamaktan memnun olmayanlarda da intihar düşüncesi artıyor. Eşten şiddet görme, kişinin çocuğuna şiddet uygulaması, şiddetin her çeşidi intihar düşüncesini artırıyor. Yaşadığı yerden memnun olmayanlar da etken. Erken yaşlarda boşanma, ölüm nedeniyle etken olarak gördük. Boşanma büyük bir etkin oluşturdu.” “MEDYA İNTİHARA ETKEN” Yazılı ve görsel medyanın intihar girişiminde bulunanları olumsuz etkilediğini belirten Atasoy, şunları söyledi: “Katılımcılara ‘Sizce gazete, televizyon gibi medyada çıkan haberlerin intihar üzerinde etkisi var mıdır?’ diye sorduk. 604 kişi ‘evet’ derken 204 kişi ‘hayır’ dedi. İntihar girişiminde bulunan 31 kişiye sorulan ‘İntihar girişiminde bulunmadan önce televizyonda izlediğiniz intihar ile ilgili haber ya da filmler sizi etkiledi mi?’ sorusuna ‘hayır’ diyen 26, ‘evet’ diyen 5 kişi oldu. Bu konu bizde de dünya da da üzerinde çalışılması gereken bir şey. İnsanların hayatlarına bir şekilde giriyorsak medya bunu büyük bir oranda başarıyor. Yazdığımız ve gösterdiğimiz şeylerin sonuçlarını düşünmemiz gerekiyor. Çünkü sonuçlarından sorumluyuz. Son derece etik bir sorun olduğuna inanıyorum.”