Türkiye’de eşi benzeri olmayan yürüyüş yolu ve Canik Şelalesi beyaz gelinliği ile büyülüyor
Türkiye’de eşi gibisi olmayan bin 800 metre uzunluğundaki yürüyüş yolu ve Canik Şelalesi kar yağışının akabinde büründüğü beyaz imajı ile görenleri hayran bırakıyor.
Trabzon’un Tonya ilçesinde üretimi geçtiğimiz yıllarda tamamlanan yürüyüş yolu özellikleriyle Türkiye’de bir birinci oldu. Fol Deresi üzerindeki Canik Şelalesi’ne ulaşmak için projesi hazırlanarak hayata geçirilen yürüyüş yolu için hiçbir hafriyat çalışması yapılmadı. İş makinesi sokulmadan, derenin etrafı duvarla örülmeden, ağaç kesilmeden, taşların yeri bile değiştirilmeden yapılan yürüyüş yolunun yeri tabiata uygun ahşap ile döşendi. Ahşap korkulukları ile birlikte belli noktalarda seyir teraslarının da bulunduğu yürüyüş yolu ile ulaşılan Canik Şelalesi, kar yağışı ile görenleri kendine hayran bıraktı. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Canik Şelalesi ve yürüyüş yolu beyaz gelinliği ile ziyaretçilerini büyüledi.
"Bu kar atmosferi çok daha güzel"
Giresun’un Görele ilçesinde gelen Ayhan Gençal, "Çok hoş bir ortam. İkinci kere geliyorum. Yazın gelmiştik. İnşallah bir daha geleceğiz. Çok hoş bir atmosfer var. Karlı hali daha güzel" derken, Gönül Gençal ise "Çok hoş. İkinci sefer geliyoruz. Bu kar atmosferi çok daha hoş. Buraya gelirken kar hayalim yoktu. Bu halini çok beğendim. Hoş bir ortam var" diye konuştu.
Ziyaretçilerden Nihat Beşel de "Burası çok şahane. Buraya her geldiğimizde kesinlikle burayı geziyoruz. Arap turistler buraya ilgi gösteriyor. Yürüyüş yaptıktan sonra dereye karşı çayımızı içiyoruz. Çok hoş bir yer" halinde konuştu.
Yürüyüş yolunun çok hoş yapıldığını belirten Cemile Beşel, "Kar olunca çok daha hoş oluyor. Yeşillik ve tabiatın ortasında yürüyüş yapıyoruz" tabirlerini kullandı.
Karabük’ün Demir Çelik Hafızası Müzeye Dönüşecek mi?
Türkiye’de ağır sanayinin temellerinin atıldığı Karabük, fabrikalar kuran fabrika olarak bilinen KARDEMİR’in doğduğu şehir olmasına rağmen, bu dev mirası kurumsal bir çerçevede yaşatacak bir Demir Çelik Müzesi’ne hala sahip değil. Sanayi tarihinin merkezinde yer alan Karabük’te böyle bir müzenin bulunmaması önemli bir eksiklik olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin ağır sanayi üssü ve demir çeliğin başkenti olan Karabük, tarihi bir mirası yaşatma konusunda büyük bir boşluğu hissediyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında fabrikalar kuran fabrika unvanıyla kurulan KARDEMİR, ülke sanayisinin kalbi oldu. Ancak bu zengin tarihi, emek hikayelerini, zorlu üretim süreçlerini ve sosyal hayatı bir araya getirecek bir Demir Çelik Müzesi'ne yıllardır sahip değil.
DÜNYADA ÖRNEKLERİ VAR, KARABÜK İÇİN NEDEN GEÇ KALINIYOR?
Dünyanın dört bir yanında demir çelik üretimiyle anılan kentler, endüstriyel miraslarını müzelerle geleceğe taşıyor. Almanya’dan Çin’e kadar bu sektörde söz sahibi olan ülkeler, kurdukları müzelerle hem tarihe ışık tutuyor hem de turizme katkı sağlıyor. Türkiye’nin bu alandaki lokomotifi Karabük ise henüz somut bir adım atmış değil. Bu durum, kent kimliği ve Türkiye sanayi tarihi açısından ciddi bir eksiklik olarak görülüyor.
Bir kentin hafızasının ancak kendi eliyle doğru şekilde inşa edilebileceği ifade edilirken, Karabük kendi hikayesini müze vitrinlerine taşıyamadığı sürece, bu tarihin başkaları tarafından yazılmasına seyirci kalma riskiyle karşı karşıya. Geçmişin deneyimlerini, emek hikayelerini ve teknolojik dönüşümü gelecek kuşaklara aktaracak bir müzenin kurulmasının ertelenmemesi bir sorumluluk olarak değerlendiriliyor.
MÜZE VE BELGESEL İLE GELECEĞE TAŞINACAK MİRAS
KARDEMİR bugün bir Türkiye şirketi olsa da kökleri ve temelleri Karabük’e ve Karabüklülere dayanıyor. Öyle ki, bir Demir Çelik Müzesi'nin kurulması ve bu müzenin içinde KARDEMİR’in kuruluşundan itibaren yaşananların, yöre halkının fabrikayı ve kenti yaşatmak için verdiği mücadelenin anlatıldığı kaliteli bir belgesel yapılıp, kente gelen herkese izletilirse Karabük’e bakış açıları çok daha farklı olurdu.
Aynı şekilde, KARDEMİR’de çalışan genç işçiler ve aileleri de belli periyotlarla bu müzeye götürülüp belgeseli izleyerek, nasıl bir tarihi mirasın parçası olduklarını görseler, işlerine daha sıkı sarılmazlar mı? Emeklerini ve alın terlerini daha bilinçli bir şekilde ortaya koymazlar mı? şeklinde görüşler dile getiriliyor.
JAPONYA’DAKİ "ŞOK TESTİ" UYGULAMASI, BU KONUDA İLHAM VERİCİ BİR ÖRNEK
Öte yandan Japonya’daki "Şok Testi" uygulaması, bu konuda ilham verici bir örnek olarak öne çıkıyor. Japon öğrenciler, eğitim hayatlarının başında ülkenin ulaştığı yüksek teknolojiyi görüyor ve "Sizin atalarınız bunu yaptı, siz daha fazlasını yapabilirsiniz" mesajını alıyor. Ardından Hiroşima ve Nagazaki’ye götürülerek, birlik ve beraberlik içinde çalışmamanın sonuçlarını yerinde görüyorlar. İşte bu "yerli ve milli" ruh, eğitimin temeline yerleştiriliyor.
Karabük’te de kurulacak bir müze ve hazırlanacak belgesel ile benzer bir bilinç oluşturulabilir. Karabüklülük ruhunun canlı tutulması, genç nesillere ilham verilmesi ve kentin sanayi hafızasının doğru bir şekilde aktarılması mümkün olabilir.
GÖREV OFLAZ’A DÜŞÜYOR
Karabüklüler, yıllardır hayata geçirilmeyen bu projenin gerçekleşmesi için umutlarını KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Oflaz’a bağlamış durumda. Oflaz döneminde, on yıllardır yapılmayan müzenin ve kaliteli belgeselin hayata geçirileceğine inanılıyor. Böyle bir proje, 50 yıl sonra bile Oflaz’ın adından hayırla söz edilmesini sağlayacak kadar değerli görülüyor. Karabük’ün demir çelik hafızasının bir müzeye dönüşmesi, sadece geçmişi korumak değil, aynı zamanda geleceği inşa etmek anlamına da geliyor.