Tokat’ta Niksar’ın tarihi mirası ’Cin Cami’ 864 yıldır ayakta
Tokat’ın Niksar ilçesindeki ismiyle dikkat çeken tarihi 864 yıllık ’Cin Cami’ zamana meydan okuyor.
Tokat’ın Niksar ilçesinde 1160 yılında Melik Salar Aydoğdu tarafından inşa edilen cami görenlerin ilgisini çekiyor. Bütünüyle moloz taşla inşa edilmiş caminin isminin Cin olması ise hayrete düşürüyor. İsminin neden ‘Cin’ olarak konulduğu bilinmeyen cami 8 asırdır ayakta durarak adeta zamana meydan okuyor. İlçede Halk Eğitim Merkezi binasının arkasında, kale surları içerisinde, meyilli bir arazide bulunan cami, Halk Eğitim Merkezinde çalışan personel tarafından temizliği yapılarak mescit olarak kullanılıyor.
Cin Cami’nin isminin nereden geldiği hakkında herhangi bir bilginin mevcut olmadığını belirten İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürü Şakir Bolat, “İlçe Halk Eğitim Merkezi bahçesinde bulunan Cin Camisi tarihi eser olarak daha önce bakımı yapılmıştı. Restorasyon yapılmıştı. Etkinliklere gelen misafirlerimizin ibadetlerini yapabilecekleri nezih bir ortamı misafirlerimize hazır tutuyoruz. Hizmetli arkadaşlarımız buranın temizliği ile son derece ilgileniyorlar. Bu vesileyle de burada bir tarihi canlı tutmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ata yadigârı bu topraklardaki tarihi eserlerimizin varlığı bu toprakların bizim tapumuz olduğunu bir kez daha dünyaya göstermiş oluyor” dedi.
Emekli öğretmenin evinden tarih fışkırıyor: II. Mahmut’un masasından Çanakkale kılıcına
Bolu’da yaşayan emekli öğretmen Yılmaz Özarslan, çocukluğundan beri ilgi duyduğu ve yıllar içinde topladığı yüzlerce eski eseri koleksiyona dönüştürdü. Koleksiyonda, II. Mahmut’tan kalan yemek masasından, Çanakkale Savaşı’ndaki kılıçlara kadar birçok tarihi eser bulunuyor.
Bolu’da 1981 yılında emekli olan ve 28 yıl Kızılay Bolu Şube Başkanlığı yapan Yılmaz Özarslan (81), uzun yıllardır ilgi duyduğu antika tutkusunu babasından kalma bir dairede kurduğu özel koleksiyonda yaşatıyor. Çocukluğundan itibaren biriktirdiği eşyalar, dostlarından gelen parçalar ve ailesinden kalma eserlerle zenginleşen koleksiyon içerisinde II. Mahmut’un yemek masasından, Çanakkale’den gelen süngüye kadar pek çok eseri barındırıyor.
"Hobi olarak başladım"
Antikaya olan ilgisinin yavaş yavaş geliştiğini belirten Özarslan, "Elimizdekileri topladım. Bazı şeyleri eş dost getirdi. Dolayısıyla böyle bir hobi olarak bu noktaya geldim. Mesleğimi, sanatımı icra ettiğim ufak tefek imalatlar da yapıyorum. Onun dışında bu antika işleri ile uğraşıyorum. Hatta eskiden kalma paralar da var, babamdan kalma. Öyle de vakit geçiriyorum. Kahvehanelere gitme alışkanlığım olmadığı için burada mutlu oluyorum" dedi.
"II. Mahmut’un bir ilk ıslahat döneminde yemek yediği masayı muhafaza ediyorum"
Koleksiyonun en değerli eserlerinden biri olan II. Mahmut’un ıslahat döneminde kullandığı yemek masası ve sandalyeleri olduğunu söyleyen Özarslan, "II. Mahmut’un bir ilk ıslahat döneminde yemek yediği masayı muhafaza ediyorum. Çatal, bıçak vs. kullanmak üzere ürettiği bir masa ve sandalyeleri. Orman mühendisleri ahşabına baktılar, 200 küsur yıllık imalat olduğunu düşündüler. Daha sonra araştırmaya devam ettim. Bunun 2. Mahmut’a Fransa’dan ıslahat döneminde 1927 yılında hediye ettiklerini öğrendik. Zaten II. Mahmut Avrupa’daki diğer ülkelerin yaşantılarına bakmak suretiyle Osmanlı Devleti’nde de ıslahata gitmiş bir padişah" ifadelerini kullandı.
Çanakkale Savaş’ından kalan kılıç
Özarslan’ın koleksiyonunda ayrıca dedesinin Çanakkale Savaşı’nda eline geçen, 1915 tarihli Avusturalya yapımı bir süngü, yine ona ait kılıçlar, Karadeniz seyahatinde hediye edilen gümüş kabartma vazo, 1978’de kendisine verilen vazo, çini eserler ve Pontus döneminden kaldığı belirtilen şarap şişesi yer alıyor.
Bakır dövme Atatürk portresi
Koleksiyonun diğer önemli parçalarından biri de dedesinden kalan, bakır dövme tekniğiyle yapılmış kabartma Atatürk resmi olduğunu dile getiren Özarslan, "Atatürk resmi de tabii çok eski, tarihini bilemeyeceğim ama dedemden kalma. Çerçevesini yaptırdım. Bakır dövme olarak yapılmış bir resimdir. Çok değerli bir kabartma Atatürk resmidir o da" dedi.