Ihlas Haber Ajansı tarafından
28 Kasım, 2024 00:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Samsunspor Başkanı Yıldırım: “Hiçbir oyuncuyu satmayacağız”

Transfer yasağı bulunan Samsunspor’da Başkan Yüksel Yıldırım, hiçbir oyuncunun takımdan ayrılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

FIFA tarafından 2 dönem transfer yasağı kesinleşen Samsunspor, gelecek sezon yaz transfer sezonuna kadar kadrosuna yeni futbolcu katamayacak. Sezon başı 12 oyuncusunu kaybeden ve kısıtlı kadrosuyla Süper Lig’de adından söz ettiren Samsunspor’da birçok futbolcuya transfer teklifi geliyor. Son olarak sakatlık nedeniyle takımdan ayrı kalan Danimarkalı orta saha oyuncusu Carlo Holse’nin gelen transfer teklifleri nedeniyle takımdan ayrı kaldığı dile getirildi. Başkan Yüksel Yıldırım, söylentilere cevap vererek, hiçbir oyuncunun gitmesine izin vermeyeceklerini açıkladı.

“Holse ve diğer oyuncularımızın bir yere gitme şansları yok”

Taraftarlara da seslenen Samsunspor Başkanı Yıldırım, “Sevgili büyük Samsunspor taraftarı; sosyal medyadaki dedikodulara kulak asmayın. Kulüp ve ben sizlere her zaman doğruları doğru zamanda bilgilendireceğiz. Holse ve diğer oyuncularımıza tabii ki transfer teklifi gelecektir. Bu bizi mutlu ediyor. Bu sayede doğru işler yaptığımızı görüyoruz. Gelelim Holse ve diğer oyuncu transferleri konusuna. Şunun bilinmesini istiyoruz, sezon sonuna kadar Holse ve diğer tüm önemli oyuncularımızın hiçbirini hiçbir yere vermiyoruz ve bir yere de gitme şansları yok! Rahat olun lütfen. Her şey para değil. Adım adım birlikte hedefimizi yükseltmeye başlıyoruz. Bu nedenle rahat olalım. Bize güvenin. Transfer tahtamız kapalıyken bu kadar basit hatalar yapamayız. Artık takımımıza daha fazla sahip çıkma zamanı geldi. Çünkü artık Türkiye bizi ve Samsunspor’u konuşuyor. Güzel bir gelecek var önümüzde. Her şey çok daha güzel olacak. Samsun’un yeni nesli ve gençliği artık başı dik, göğsü önde ve yüzü gülerek, mutlu olarak yürüyor ve gururla ‘Samsunsporluyum’ diyor. Türkiye’de destekçisi en fazla artan kulüp artık Samsunspor. Bunu taraflı tarafsız herkes söylüyor. Ne mutlu bizlere. Birlikte başaracağız” dedi.

blank
blank
Mustafa AKAY tarafından
22 Ocak, 2025 11:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

AYAĞINA SIKMAK

MUSTAFA AKAY

Yaklaşık 200 yıldır demokratikleşme yolunda düşe kalka ilerlemeye çalışıyoruz. Bu çabalar zaman zaman sekteye uğruyor zaman zaman da özgürlüklerle buluşuyor.


Ancak, son dönemde, hızla demokrasiden uzaklaşılan bir süreç içindeyiz.
Bir ülke için hava kadar, su kadar, ekmek kadar gerekli olan demokrasimiz, baskıcı bir yöne doğru evrildi, evrilmeye de devam ediyor.


Tanzimat, Birinci Meşrutiyet, İkinci Meşrutiyet dönemlerinde başlayan demokrasi denemelerinde ne yazık ki, tam anlamıyla başarılı olunamadı.
Tam anlamıyla demokratikleşme hareketleri Cumhuriyet’le başladı. Büyük Devlet Adamı İsmet İnönü tarafından da çok partili düzene geçilmesi en önemli aşamalardan birisi oldu.
Çalkantılı geçen yıllar içinde demokrasimiz, askeri ve sivil darbelerle kesintiye uğradı, yara aldı.
Demokrat Parti İktidarında, özgürlüklerden kopuldu ve toplum üzerinde baskılar kuruldu. Bu dönemde, Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı tutuklandı. Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızdan, demokrasinin mimarı İsmet İnönü’ye karşı çok saygısız davranışlar ortaya kondu, saldırılar yapıldı. CHP’nin mallarına el konuldu. Birçok kurum ve kuruluş kapatıldı. Ardından 27 Mayıs darbesi , 12 Mart ve 12 Eylül deneyimleri yaşandı.


Bunlar hiç ders olmadı yönetenlere. Son dönemlerde de sivil darbe dediğimiz örneklerle karşılaştık.
Halkın oyuyla işbaşına gelenler, toplumu baskılamak amacıyla, sivil darbelere yöneldiler.
Sivil darbe çabaları ise son zamanlarda iyice azdı. Muhalif kim varsa, tepesine binildi. Özgürlükler kısıtlandı. Farklı görüşlere tahammül edilemez hale gelindi.


Mustafa Kemal’in Askerleriyiz diyen teğmenlere soruşturma açılırken, Bebek Katili APO’ya meclise gelip konuşması önerisi getirildi.


Gündem, fırfır döner bir halde. Gündemin fırfır dönmesindeki en büyük etkenlerden birisinin, Türkiye’nin yönetilemediğini gizlemek ve temel sorunların gözden kaçırılması için yapay hale getirilmesi çabalarıdır.
Ne yazık ki, Türkiye’miz yönetilemiyor. Halkın refahını artırmak, huzuru perçinlemek için çalışılması gereken yerde, yaşanan sıkıntıları perdelemek amacıyla yapay gündemlerle insanlar uyutulmak isteniyor.
Gerçek bir demokraside; baskı, sindirme, yıldırma, korkutma, tehdit olmaz. Ne yazık ki, ülkemiz içinde bulunduğumuz dönemde bunların hepsini yaşıyor.
Belediyeler silkeleniyor, yöneticileri ya tutuklanıyor ya da haklarında soruşturma açılıyor. Turpun büyüğü heybede tehdidi yapılıyor.


Enflasyonu düşüremeyen, emeklisine adam gibi maaş veremeyen, asgari ücrete gereği gibi zam yapamayan bir yönetim işin kolayını gündemi değiştirmekte buluyor.
Ancak, bunları yaparken de hata üzerine hataya düşüyor. Tam anlamıyla bir şaşkın durumun içine düşüyor.
Baskıyla, sindirmeyle, korkutmayla insanları susturabileceğin sanan bu anlayış, geçmişten ders almıyor. Çünkü, bu yöntemlerin hepsi geçmişte denendi ve direnenler kazandı. Hepsinin ardından yeni kahramanlar ortaya çıktı.


Şaşkın ördek kıçtan dalarmış örneğinde olduğu gibi, yeni kahramanları yönetenler kendi elleriyle yaratıyorlar.
Şimdilerde, yaptığı bir konuşma nedeniyle, tutuklanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da buna bir örnek. Ümit Özdağ’ı kahraman yapma yolunda tutuklama bilerek ya da bilmeyerek devreye sokuluyor.
Ümit Özdağ’ın tutuklanması, muhalefetin istese dahi yapamayacağı birleştirmeyi sağlıyor. Muhalefetin birliğini ortaya çıkarıyor.


Toplumun geniş bir kesiminde, “Hepimiz Özdağ’ız” söylemi gelişiyor.
Kısacası, şaşkın iktidar, kendi eliyle muhalefeti birleştiriyor.
Bu demokrasimiz adına önemli bir gelişmedir.


İktidar, kendi ayağına sıkarak, sonunu hazırlama yolunda emin adımlarla yürüyor.
Siyasetin dilinin böylesine sivrilmesi, küfre dönüşmesi, muhalefet üzerinde baskılar ve gerginlikle sürdürülebilir değildir. Bu geri tepip, yapanları yaralayacak bir unsurdur. Baskı dönemlerinde muhalefetin dayanışması da çok önemli bir hale gelir. Gidişi hızlandıracak bir etkendir.
Daha doğrusu, tek adam rejimini sürdürmek, birilerini tekrar seçtirmek için ortaya konulan bu çabalar beyhudedir.


Yani, yolun sonu gözükmektedir.
BU ACIYA CAN DAYANMAZ
Bolu’da, içimizi yakan, canımızı acıtan bir facia yaşadık. İlkel ölümler ülkesi diyebileceğimiz Türkiye’mizde her gün bu tür ölümlere tanık oluyoruz.
Acımız, büyüktür. Türk Ulus’unun başı sağ olsun.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.