Samsun’da fındık hasadı başladı: File yöntemi maliyeti düşürüyor, kaliteyi artırıyor
Türkiye’de bu yıl en yüksek fındık rekoltesinin beklendiği Samsun’da orta nesil tarlalarda fındık hasadı başladı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, en uygun hasat yolunun kısımların silkelenerek fındıkların bekletilmeden yerden toplanması olduğunu vurguladı.
Karadeniz’de fındık hasadı her yıl iklim kurallarına bağlı olarak ağustos ayının birinci yarısında başlarken, Fındık Hasat ve İhraç Tarihlerini Belirleme Komitesi 2025 yılı Samsun ili için; orta jenerasyonda 9-16 Ağustos, kıyı jenerasyonunda 16-23 Ağustos, yüksek nesilde ise 23-30 Ağustos tarihlerini belirledi.
İl Müdürlüğünden yapılan açıklamada, yerden toplamaya uygun olmayan bahçelerde koldan elle toplamanın dikkatle yapılması gerektiği belirtilerek, "Sıyırma sistemi kullanılmamalı, kol ve tomurcuklara ziyan verilmemelidir. File usulü, personellik maliyetlerini düşürürken eserin toprakla temasını da azaltarak kaliteyi artırmaktadır" denildi.
Toplanan fındıkların naylon çuvallara konmaması, jüt yahut fileli çuvalların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekilen açıklamada; harman yerlerinin beton ve hafif meyilli olması, fındıkların 10-15 cm kalınlığında serilerek kurutulması, nem oranının kabuklu fındıkta yüzde 12, iç fındıkta yüzde 6’yı geçmemesi gerektiği söz edildi. Ayrıyeten depolamada serin, kuru ve havalandırılabilir alanların tercih edilmesi gerektiği vurgulandı.
Hasat olgunluğundan evvel toplanan ve yeterli kurutulmayan fındıkların kızışma, acılaşma, küflenme ve aflatoksin riskine yol açabileceği ikazında bulunuldu. Samsun’daki fındık bahçelerinde ziyan veren kahverengi kokarca ile çabanın hasada kadar süreceği, ruhsatlı bitki müdafaa eserleri kullanılması ve ilaçlama ile hasat ortasında bekleme müddetine uyulmasının değer taşıdığı kaydedildi.
Samsun Tarım ve Orman Vilayet Müdürü Kemal Yılmaz, "Belirlenen tarihlere uyulup, hasat, harman ve depolama süreçleri tekniğine uygun yapıldığında kaliteli ve aflatoksinsiz eser elde etmek mümkün olacaktır" dedi.
KBÜ’de Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. Yılına Özel Program
Karabük Üniversitesinde düzenlenen programda, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. yılı ve Birleşmiş Milletler tarafından 2025’in “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla iki ülke arasındaki kardeşlik bağları vurgulandı.
Karabük Üniversitesi (KBÜ), Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. yıl dönümü ile Birleşmiş Milletler tarafından 2025’in “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla düzenlenen programa ev sahipliği yaptı.
KBÜ ev sahipliğinde gerçekleştirilen program, saygı duruşu ve Türkiye ile Türkmenistan’ın milli marşlarının okunmasıyla başladı.
Etkinliğe; Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Handurdu Turayev, Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdi Sarıyev, KBÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Yakşi, KBÜ Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) Müdürü Doç. Dr. Mustafa Polat, akademisyenler ve çok sayıda Türkmenistanlı öğrenci katıldı.
“DAİMİ TARAFSIZLIK, BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKANIN TEMEL TAŞIDIR”
Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Handurdu Turayev, Türkmenistan’ın 12 Aralık 1995’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla “Daimi Tarafsızlık” statüsü kazandığını hatırlatarak, bunun yalnızca diplomatik değil, aynı zamanda küresel barış açısından da tarihi bir kazanım olduğunu söyledi.
Turayev, Türkmenistan’ın 30 yıldır barışçıl dış politika anlayışıyla hareket ettiğini belirterek, “Daimi tarafsızlık; yalnızca çatışmalardan uzak durmak değil, aynı zamanda diyalog, güven, iş birliği ve barışçıl etkileşim üzerine inşa edilmiş bir dış politika yaklaşımıdır.” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler’in 2025 yılını Türkmenistan’ın girişimiyle “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan ettiğini hatırlatan Turayev, 12 Aralık 2025’te Aşkabat’ta düzenlenecek “Uluslararası Barış Konferansı”nın dünya liderlerini barış ve güven temelinde bir araya getirmeyi amaçladığını ifade etti.
Konuşmasında üniversitelerin barış kültürünün gelişmesindeki rolüne de değinen Turayev, Karabük Üniversitesinin bu alanda önemli bir misyon üstlendiğini belirterek, akademinin kültürlerarası diyaloğun gelişmesine katkı sunduğunu söyledi.
KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, üniversitenin uluslararası öğrenci çeşitliliği bakımından Türkiye’nin önde gelen yükseköğretim kurumları arasında yer aldığını ifade etti.
Türkmenistan’dan 600’ün üzerinde öğrencinin KBÜ’de eğitim gördüğünü belirten Karaş, “Bu tablo, aslında neden burada olduğumuzu çok iyi anlatıyor. Geniş bir uluslararası topluluğa sahibiz. Bu potansiyel Türkiye’de çok az üniversitede var.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKMENİSTAN’IN BARIŞÇI DIŞ POLİTİKASI KÜLTÜREL BİR MİRASA DAYANIYOR”
Karabük Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Yakşi, Türkmenistan’ın tarafsızlık politikasının tarihsel ve kültürel birikime dayandığını belirterek, bu anlayışın Türkmen düşünce dünyasında önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
Yakşi, Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ilişkilerin tarihî ve kültürel temellere dayandığını vurgulayarak, gençlerin bu ilişkilerin geleceğinde belirleyici rol oynayacağını ifade etti.
“TÜRKMEN VE TÜRK BAYRAKLARI 34 YILDIR YAN YANA DURUYOR”
İki ülke arasındaki kardeşlik vurgusunu güçlü ifadelerle dile getiren Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdi Sarıyev, Türk ve Türkmen kimliklerinin yakınlığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu iki bayrağa bakın; 34 yıldır yan yana duruyor. İki milleti birbirine bağlayan kelimeler bile neredeyse aynı: Türk ve Türkmen… Aradaki ‘men’, hepimiz demektir. Bizim hepimizi temsil eder. Bu birliği hiçbir zaman unutmamalıyız.”
Program kapsamında şiir dinletisi ve müzik performansları sunulurken, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrencileri tarafından Türkmenistan’ın UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan Küşdepdi dansı sahnelendi. Etkinlik, geleneksel kıyafet defilesi ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.(