blank
Ramazan Akca tarafından
12 Aralık, 2023 14:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Safranbolu’da Unutulmaz Bir Anma Gecesi Düzenlendi

Safranbolu Belediye Başkanlığı tarafından Devlet Sanatçısı Sadi Yaver Ataman'ın vefatının 29. yılına özel bir anma gecesi düzenlendi. Düzenlenen gecede Safranbolu erkek ve kadın halk oyunları ekipleri performansları ile göz doldurdu. Sahneyi billur sesiyle ve yöresel kıyafetiyle tamamlayan, hem göze hem kulağa hitap eden Dr. Öğretim Üyesi Gülcan Ertan Hacısüleymanoğlu oldu. Birbirinden özel seçme türküleri soluksuz seslendiren Hacısüleymanoğlu, Usta'ya Saygısını, seyircilerin talebini kırmayarak bir türküyü de bağlamasını çalarak gösterdi. Safranbolu’nun değeri Sadi Yaver Ataman'ın anma gecesi, torunu Ataman Erkul'un programın sunuculuğunu yapması ile daha anlamlı hale geldi. Safranbolu erkek ve kadın halk oyunları gösterileri ile başlayan gecede, bağlamalarda Arif Balaban, Hasan Genç, kavalda Okan Alkan, meyde Emre Demirkol, kabak kemane ile kemençede Serhan Yılmaz, ritimde Mehmet Soygür ile birlikte sahneye çıkan gecenin solisti Dr. Öğretim Üyesi Gülcan Ertan Hacısüleymanoğlu yurttan 17 türküyü seslendirdi. Yöresel kıyafetler içinde geceye billur bir ses yayıldı Konserde kıyafetinin ünlü Moda Tasarımcısı Müesser Kurt'un Balkan Kültürü için hazırladığı özel bir kreasyondan seçki olduğuna değinen Ertan Hacısüleymanoğlu, Safranbolu yöresel kıyafetinin de tasarlanmasını çok istediğini özellikle ifade etti. Bu talebini şöyle paylaştı. "Üzerimdeki bu kıyafette ipek, şifon, saten, sırma, nakış, kasnak, iğne oyası gibi ciddi zaman ve emek harcanan detaylar bulunmaktadır. Bu motiflerin bir anlatım dili vardır. Üzerimde tavus kuşu işlemesi bulunan kıyafette, bu kuşun en güvenilir ortamda açılarak güzelliğini herkese sergilediği biliniyor. Tehlike anında ise, kötü ses çıkararak ailesini ve kendini korumaya aldığı da bilinmektedir. Şu an kendimi sizlerle çok güvende hissettiğimi söylemek istiyorum. Saçımda ay ve yıldız motifleri, eteğimde bayrak kırmızısı taşımanın sevinci içerisindeyim. Aslında ben Safranbolu yöresine ait bir kıyafet içerisinde olmayı çok istedim. Moda tasarımcısı Sayın Müesser Kurt'un yorumuyla modernize edilip, yöresel bir Safranbolu kıyafeti giymek isterdim. Umarım Müesser Hanım bunu da kısa sürede hazırlayacaktır." dedi. Konser süresince arka planda Usta Yönetmen Suha Arın'a ait "Safranbolu'da Zaman" adlı belgesel film yansıtılarak, kültürel mirasımıza eşlik eden büyülü ezgiler dinlendi. Konser sonrası konuşma yapan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse şunları söyledi:” UNESCO’ya dahil edildiğimiz 1994 yılında hayata gözlerini yumdu Sadi Yaver Ataman. Rahmetle, saygıyla, sevgiyle anılmayı hak eden bir insan. Somut olmayan kültürel mirasımıza sağladığı katkıdan dolayı anıyor, programda emeği geçen ve Devlet sanatçımızı andığımız geceye katılan tüm izleyicilerimize teşekkür ediyorum.” Düzenlenen programın sonunda Devlet Sanatçısı Sadi Yaver Ataman’ın torunu Ataman Erkul’a, halk oyunları ekibine, müzisyenlere ve Dr. Öğretim Üyesi Gülcan Hacısüleymanoğlu’na plaketleri Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfı Başkanı Şefik Dizdar tarafından verildi. (Bölgenin Sesi Gazetesi: Esra Oğuzkağan Özkan)   blank blank                   blank blank blank blank                                

MİLLET BAHÇESİ’NDEN NE HABER?
blank
Mustafa AKAY tarafından
23 Aralık, 2024 10:43 tarihinde yayınlandı
A+ A-

MİLLET BAHÇESİ’NDEN NE HABER?

MUSTAFA AKAY

Cumhuriyetin var ettiği bir kent son dönemlerde iyice köreldi. Avuç içi kadar olan bu kentte, her şey insanları üzüyor. Trafik alabildiğine karmaşık. Doğru dürüst yatırım alamıyor. Bina yapımından başka gelişen bir tarafı yok.
Eğitimde eskiden Türkiye'nin önde gelen kentlerinden birisiydi. Şimdilerde bu alanda da bir gerileme yaşanıyor.
Sağlık alanında ise tam bir felaket içinde.
Eğitim ve sağlıkta oklar hep özeli gösteriyor.
Oturulacak, kalkılacak mekanları yok denecek kadar az. Hava karardıktan sonra şehir merkezi tam anlamıyla bir ıssızlığa bürünüyor.
Böyle bir kenti vizyonu olmayanlar yönetince, yapılan yatırımlar da boşa gidiyor.
Buna, yaklaşık 10 yıl önce yapılan Kent Meydanını gösterebiliriz.
Yüzlerce ağacın kesilmesiyle ortaya çıkan boşluğu Kent Meydanı yapalım düşüncesiyle, betona çeviren bir anlayış hiçbir işlevi olmayan bu yeri merkezi hükümete devrederek, Millet Bahçesi yapımına yol verdi.
O zamanlar Kent Meydanı’nın 45 milyona mal edildiğine ilişkin iddialar ortaya çıkmıştı. Yapılan Kent Meydanı tam anlamıyla, betondu. Yeşili bulmak ya da görmek mümkün olmadan, bir yıl öncesinde yıkımına karar verildi.
Belediye Kent Meydanı’nı devrederken, hakkını yemeyelim 16 dükkânın tapusunu aldı ve kendi hanesine yazdı.
Bir seçim öncesi iktidar partisinin en büyük argümanlarından birisiydi Millet Bahçesi… Millet, Kent Meydanına gelecek, bedava çay içecek, kek yiyecekti. Çevre Bakanlığı’nın üstlendiği Millet Bahçesi'nde, yapılan 16 dükkânın dışında hiçbir gelişme görülmüyor. Meydan betona gömülmüş hissini veriyor yine.
Millet Bahçesi’nin kaça mal olacağı ve projesi konusunda da kamuoyu aydınlatılmıyor.
Yani, yine ülkenin kaynakları çarçur ediliyor.
Bir başka ülkede olsa, bu savurganlığın hesabı sorulur.
Zengin ülkeler yatırım yaparken kılı kırk yararlar. Bizde ise, "ben yaptım" mantığı egemen.
Düşünün, yurdun dört bir yanında böyle plansız, programsız yatırımların maliyetini.
Emeklisine üç kuruş maaşı hak gören anlayışın savurganlıklarının boyutu devasadır.
Yazık bu ülkeye. İyin üzücü tarafı bu tür savurganlıklarından milleti haberdar etmeyenlerin varlığı da vurdumduymazlığını artırmaktadır.
Bir seçim kazanmak uğruna milletin parasını çarçur edenlerin vicdanları rahat mıdır bilemiyoruz. Rahat diyenler olursa da onlara "sizin vicdanınız yok" deriz.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.