Mevcut Anayasamızın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar."
Ama…, ama'sı var tabii, O kadar basit değil!
Sadece bu maddeye güvenerek, öyle rahat rahat düşünce ve kanaatlerinizi açıklayamazsınız. Başınız büyük derde girebilir. Düşünce ve kanaatleri açıklamanın sınırları Anayasada ve TCK da başka maddelerle belirlenmiştir.
Mesela, düşünce ve ifade özgürlüğüm var diye bir başkasına hakaret edemezsiniz, maddi yada manevi zarar verecek şekilde yazamaz ve konuşamazsınız. Halka, kamu düzenine ve ülkeye zarar verecek ifadelerde bulunamazsınız.
Yasalar buna müsaade etmez.
Sizin özgürlüğünüzün de bir sınırı var. O sınır, başkalarının özgürlüğünün başladığı yere kadardır.
Örnek vermek gerekirse, MADDE 217/A - (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
5237 sayılı TCK'nın 216. maddesinde ise; halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu kamu barışına karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Bu maddede; "halkı kin ve düşmanlığa tahrik, halkın bir kesimini aşağılama ve dini değerleri aşağılama" olarak 3 farklı suç tipi düzenlenmiştir.
Anayasanın sadece 26.maddesine güvenerek, diğer maddeleri ve TCK daki suç düzenlemelerini göz ardı ederek düşünce ve ifade özgürlüğünüzü öyle rahat rahat kullanamazsınız.
Bakınız tek başına Anayasadaki 25. maddeden de güç almaya kalkar ve TCK nın 216'ıncı maddesine aykırı bir açıklama yaparsanız başınıza iş alırsınız..
NEYDİ MADDE 25- Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Ne güzel değil mi? Son derece açık ve net. Tıpkı 26. Madde gibi. Tıpkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 10. Maddesi gibi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde yer alan “İfade Özgürlüğü”, 1982 Anayasası'nda “Düşünce ve Kanaat Özgürlüğü”, “Düşünceyi Açıklama ve Yayma Özgürlüğü”, “Bilim ve Sanat Özgürlüğü” ve “Basın Özgürlüğü” alt başlıkları altında ve Anayasa'nın 25 ile 32. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Elbetteki bu düzenlemelere istinaden Türk Ceza Kanunu maddeleri de düzenlenmiş.
CMK madde 100/4
"Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez."
Kaçma ve delil karartma şüphesi yoksa da bu tür suçlarda tutuklama olmaz.
Yasalar farklı farklı yorumlanmayacak kadar açık ve nettir. Savcılık iddianamesi ile sanık avukatlarının savunmasının; yasa üzerinden bakıldığında, tamamen zıt olduğunu görüyoruz. Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Avukat şu, şu gerekçelerle tutuklu yargılanamaz derken, savcılık başka bir bakış açısıyla tutuklayabiliyor. Kim haklı kim haksız ? Buna karar verecek kadar hukuk bilgim yok. Hukuk bilenlerin sustuğu bir ülkede benden bu kadar.
Bir olaya tepki göstermek amacıyla, düşünce ve kanaatlerinizi yazılı yada sözlü ifade ederken bunlara dikkat etmeniz gerekir. Hele ki isim yapmış, toplum tarafından tanınmış biri iseniz buna çok daha fazla dikkat etmelisiniz.
Ne kadar iyi niyetli olsanız bile farkında olmadan yasalara aykırı davranabilisiniz.
Toplumu yanıltıcı ve toplumda infiale neden olabilecek bir açıklamada bulundunuz diye tutuklanabilirsiniz.
Demokrasimizin belli bir olgunluğa ulaşmasına daha uzun yıllar var.
Zordur bu ülkede aydın olmak, sanatçı olmak, kanaat önderi olmak, gazeteci olmak…
Nasuh'un başına gelen herkesin başına gelebilir.
Aman dikkat !
İlyas Erbay
Su
Geçen sene Türkiye sayısal 11. sıradaki öğrencimizde Karabük Mehmet Vergili Fen Lisesinden çıkmıştı. Karabük eğitim ve öğretim açısından ne kadar kaliteli bir şehir olduğunu bizi gururlandıran çocuklarımız sayesinde bir kez daha anlamış bulunmaktayız. Başarılarınız daim olsun.