Afrika’dan 7 bin kilometre yol kat ederek Türkiye’ye ulaşan leylekler, Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ne geldi. Leyleklerde, "Yuvayı dişi kuş yapar" atasözünün bilakis yuvayı erkek kuşlar yapıyor.
Her yıl olduğu üzere, Afrika’dan 7 bin kilometre yol alarak Türkiye’ye gelen leylekler, bu yıl da Samsun’un Bafra ilçesindeki Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ne ulaştı. Baharın müjdecisi olan leylekler, birinci olarak Leylek Ormanı’ndaki yuvalarına yerleşmeye başladı. Doğanca Mahallesi mevkisindeki ağaçlarda oluşturdukları kat kat yuvalarına dişilerinden evvel birinci erkekler ulaştı. Erkek leylekler, yuvalarını tamir etmeye başladı.
Leyleklerde yuvayı erkek kuş yapıyor. Leylek tiplerinde erkek kuş, dişi kuşa olan ilgisini ve bağlılığını gösterebilmek için yuva yapma misyonunu üstleniyor. Dişi leylek, erkek kuş tarafından ihtimamla inşa edilen yuvaları seçerek eşini kendine çekiyor. Bu durum, tabiattaki kimi kuş cinslerinde bayanın yuva yapma sorumluluğunu üstlendiği göz önüne alındığında, hayli farklı bir davranış biçimi olarak dikkat çekiyor.
Afrika’dan 7 bin kilometre yol kat ederek gelen leyleklerin bulunduğu Leylek Ormanı ziyaretçilerini bekliyor.
Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,
Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.
Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.
Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…
Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.
Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!
Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…
Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.
Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.
3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.
Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!
Bakın bizim bir Üniversitemiz var.
Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.
Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.
Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.
Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.
Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.
Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.
Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.
Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.
Neden..?
Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.
Peki biz ne yapıyoruz..?
İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!
Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.
Lütfen kendimizi kandırmayalım.
Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,
Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.
Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,
Çok güzel, ama
Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?