Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
06 Nisan, 2024 20:36 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

’Kuraklık stresine dayanıklı’ domatesler geliyor

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi’nde akademisyenler domates bitkisinde ’Crispr/Cas9’ teknolojisi ve aşılama sistemi kullanarak ’kuraklık stresine dayanıklı’ domates genotipleri geliştirecek.
Küresel ısınma son yıllarda tarım başta olmak üzere yaşamın birçok alanını etkiliyor. Bilim insanları ise tarımsal ürünlerin kuraklık tehlikesine karşı daha dayanıklı hale gelmesi için çalışmalar yapıyor. OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Musa Kavas’ın yürütücülüğünü yaptığı “Domates Bitkisinde Crispr/Cas9 Teknolojisi ve Aşılama Sistemi Kullanılarak Kuraklığa Toleransın ve Lateral Kök Sayısının Arttırılması” adlı projede ise kuraklık stresine dayanıklı domatesler yetiştirilmesi amaçlanıyor. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından 1 milyon 650 bin TL bütçe ile desteklenmeye hak kazanan projede domates bitkisinde yer alan 4 adet gen susturularak domates bitkilerinin daha büyük köklere sahip olması ve topraktan daha fazla su kullanması sağlanacak.

"Bütün stratejileri bir araya getirebilirsek domates bitkilerinin kuraklığa toleranslı hale gelmesini sağlayacağız"
Projeyle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Musa Kavas, "Bu projemizde kuraklığa toleranslı domatesler geliştirmeye çalışıyoruz. Bunu gerçekleştirmek için Crispr/Cas9 teknolojisi kullanarak domates genomunda yer alan 4 tane geni susturmaya çalışacağız. Normalde bu genler çalıştığı zaman 2 fonksiyonları var. Birincisi, bu genler gelişmekte olan domateslerin kök sayısını ya da kök uzunluğunu azaltmaktadır. Eğer kullandığımız bu genom düzenleme teknolojisi yardımıyla bu genleri susturabilirsek, çalışamaz duruma getirirsek elde edeceğimiz genom düzenlenmiş domates bitkilerinin daha büyük köklere sahip olmasını ve topraktan daha fazla su kullanımına sahip olmasını istiyoruz. Sonuç olarak kuraklığa toleranslı domatesler geliştirmiş olacağız. Diğer 2 gen ise su kaybını artırabilme potansiyeli bulunan genler. Eğer biz bu genleri başarı ile susturabilirsek, stoma sayısı verimi düşürmeden azaltılacak ve daha kalın bir kütikül tabakasını oluşturularak su kaybı minimize edilecektir. Eğer bu bütün stratejileri bir araya getirebilirsek, aynı anda hem lateral kök sayısı arttırılacak hem de su kaybı azaltılacak. Böylece, elde edeceğimiz domates bitkilerinin kuraklığa toleranslı hale gelmesini sağlayacağız. Hepimiz biliyoruz, son yıllarda küresel ısınma problemi ile karşı karşıyayız. Tarımsal üretim küresel ısınmadan büyük ölçüde etkileniyor. Dolayısıyla bizim gelecek 10-20 yılda daha az su kullanan, bu az su kullanma kapasitesine sahip olmakla birlikte aynı verimi elde edebileceğimiz çeşitlerin geliştirmesini ihtiyaç duymaktayız. Biz bunu domateste çalışıyoruz ama tabii ki, hem ülkemizde hem de dünya da bu teknikler kullanılarak farklı bitkiler geliştirebilir. Crispr/Cas9 tekniği ile bitkilerin genomları düzenlenebilmekte ve çalışan genler susturularak, çalışmayan genler ise daha iyi çalıştırılarak, yeni bitkiler geliştirilebilmektedir" dedi.

"Domates zararlıları ile mücadele"
Ayrıca domates zararlıları ile ilgili proje yürüttüklerini söyleyen Dr. Kavas, "TÜBİTAK projesi çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu projelerde Crispr/Cas9 teknolojisini kullanarak domates bitkisinde genom düzenleme yapmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede yürüttüğümüz 3 TÜBİTAK projemiz bulunmaktadır. İlk projemizde çok önemli bir domates zararlısı olan Kök-ur nematoduna karşı toleranslı domates geliştirmeye çalışıyoruz. Crispr/Cas9 teknoloji kullanarak domates genomunda bulunan farklı genlerin ifadesini arttırmaya çalıştık. Şu anda kısmen başarılıyız. Projemiz halen devam etmektedir. 2. Projemizde ise domates güvesi dediğimiz bir zararlı var. Buna karşı domates bitkisini dirençli hale getirmeye çalışıyoruz. Bunu başarabilmek için, domatesin yapraklarında bulunan ve trikom adı verilen dikensi yapıları arttırmaya, aynı zamanda da kütikül tabakasını kalınlaştırmaya çalışıyoruz. Bunu da yine Crispr olarak adlandırılan bir genom düzenleme tekniğiyle yapmaya çalışıyoruz. Burada farklı bir Crispr teknolojisi kullanıyoruz. Normalde Crispr teknolojisi insanlarda, hayvanlarda, farklı canlılarda var olan genleri modifiye etmeye yarayan bir araçtır. Elimizde bir moleküler makas var. Bu makasla bir gen bölgesini kesiyoruz. Daha sonra bitki orayı tamir etmeye çalışıyor. Bu şekilde çalışan bir geni susturuyoruz ya da az çalışan bir geni daha fazla çalıştırmaya çalışıyoruz. Bu teknoloji aslında 2020 yılında Nobel ödülü ile ödüllendirilmiş bir teknolojidir. Hayatımızda farklı bir yere gelmiş bir teknolojiden bahsediyoruz. Bu teknoloji bütün canlılarda var olan herhangi bir genin düzeltilmesinde ya da o genin daha fazla çalıştırılmasında kullanılabilir. Dolayısıyla biz bu ikinci projemizde var olan domates genlerini daha fazla çalıştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

"Bu çalışmanın bir aşamasında aşılı domates fidesi üretim gerçekleştireceğiz"
Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Balkaya ise "Dünyada son yıllarda en güncel uygulamalardan bir tanesi de aşılı fide üretim teknolojisidir. Gerek iklim değişikleri gerekse de toprak kökenli hastalık ve zararlılar artmasına çözüm olarak organik ve geleneksel olarak aşılı fide domatesi yaygın olarak kullanılan önemli yöntemlerden bir tanesidir. Bu çalışmanın bir aşamasında aşılı domates fidesi üretimi gerçekleştirerek projenin diğer aşamalarında bitki üretimi gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
21 Kasım, 2025 15:23 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Safranbolu’da Tarihi Konaklar Yok Oluyor

UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer Safranbolu'da son zamanlarda artan Tarihi Konak yangınları  yaşanan tehlikenin boyutunu ortaya koyarken, 150 yıllık bir konağın daha yanması yürekleri sızlattı.

Karabük’ün Safranbolu ilçesinde alevlere teslim olan yaklaşık 150 yıllık tarihi konaktan geriye kalan harabe, gün ağarmasıyla birlikte görüntülendi.

İzzetpaşa Mahallesi Akseki Sokak’ta Pınar Ç.’ye ait olduğu belirtilen konakta henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Ahşap yapının kısa sürede tutuşmasıyla büyüyen alevler tüm yapıyı sardı. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını uzun süre süren müdahalenin ardından kontrol altına alabildi.

Sabaha karşı tamamen söndürülen yangının ardından tarihi konağın büyük bölümünün çöktüğü, taş ve ahşap bölümlerin ağır hasar aldığı belirlendi. Konaktan geriye kalan harabe, görüntülenerek kayıt altına alındı.

Yangının, 24 Kasım’da açılması planlanan Kalealtı Eğitim ve Kent Tarihi Müzesi’nin bulunduğu bölgeye yakın bir noktada çıkması nedeniyle çevrede kısa süreli paniğe neden olduğu bildirildi. Yangının çıkış nedenine ilişkin başlatılan inceleme sürüyor.

YANGIN EN BÜYÜK TEHDİT

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve Osmanlı-Türk şehir kültürünü günümüze taşıyan Safranbolu’da, yangınlar tarihi doku için en büyük tehditler arasında yer alıyor. Kentteki tarihi konakların çoğunda ahşap iskelet sistemi, dar sokak yapısı, eski elektrik tesisatları ve temizlenmeyen bacalar yangın riskini artırıyor.

Safranbolu’da son yıllarda meydana gelen bazı tarihi konak yangınları şöyle:

1998 - Bağlarbaşı'nda tarihi konak yangını: Ahşap yapıda elektrik kontağından çıktığı değerlendirilen yangında yapı tamamen kullanılamaz hale geldi.

2002 - Cinci Han bölgesinde çatı yangını: Baca kaynaklı olduğu belirlenen yangında konak ağır hasar aldı.

2007- Kara Üzüm Sokak’ta tarihi konak yangını: Yapıdakilerin tahliyesiyle can kaybı yaşanmadı.

2013 -  Kıranköy’de iki katlı ahşap konak yangını: Ahşap yapı tamamen yandı, bitişik yapılarda maddi hasar oluştu.

2017 - Gümüş Mahallesi’nde restorasyon sürecindeki konak yangını: Elektrik tesisatından çıktığı belirlenen yangında tavan ve çatı bölümü çöktü.

2021 - 120 yıllık konak yangını: İtfaiyenin uzun uğraşı sonucu söndürülen yangında yapı tamamen kullanılamaz hale geldi.

2023 - Çarşı bölgesinde konak yangını: Baca yangınının çatıya sıçramasıyla tarihi konak kısmen zarar gördü.

2024 - Yörük Köyü'nde bulunan üç katlı tarihi Sağır Şakir Konağı henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangında kül oldu.

2025 –150 yıllık konakta yangın: İsmetpaşa Mahallesi’nde çıkan yangında konağın kullanılamaz hale geldiği bildirildi.

Bu yangınlarda en yaygın nedenlerin baca çekiş problemleri, eski elektrik tesisatları, çatı katı birikintileri ve ihmal kaynaklı alevlenmeler olduğu rapor ediliyor.

 “ÇATI VE BACALAR EN BÜYÜK RİSK”

Safranbolu üzerine yapılan teknik araştırmalarda, konak yangınlarının büyük bölümünün çatı katı ve bacalarda başladığına dikkat çekiliyor. Ahşap karkas yapıların yüksek yanıcılığı, dar sokaklar sebebiyle itfaiye araçlarının bazı bölgelere sınırlı erişebilmesi riski artırıyor.

Uzmanlara göre:Bacaların düzenli temizlenmemesi, elektrik tesisatlarının eski olması, yangın algılama sistemlerinin bulunmaması, yangın yönetmeliğine uygunluk denetimlerinin yetersiz kalması gibi sebepler tarihi konaklarda yangın riskini artırıyor.

EKONOMİK YETERSİZLİKLER RESTORASYONU GECİKTİRİYOR

Yangın sonrası hasar gören birçok konak, yüksek maliyetler nedeniyle uzun süre onarılamıyor. Restorasyon projelerinin uzmanlık gerektiren yapısı, malzeme maliyetleri ve bürokratik süreçler, yapıların atıl bırakılmasına yol açıyor. Bazı konakların ise tamamen yıkılarak yok olduğu biliniyor.

TARİHİ KONAKLAR SİGORTALANABİLİYOR MU?

Tarihi yapıların sigortalanmasında zorluk bulunsa da bunun mümkün olduğu belirtiliyor. Tarihi yapıların maddi-manevi değerlerinin ölçülmesindeki güçlük sigorta şirketleri için sorun oluştururken, “mutabakatlı değer poliçeleri” çözüm olarak öneriliyor.

Sigortalanabilmesi için yapının elektrik tesisatının yenilenmiş olması, yangın algılama ve uyarı sistemlerinin bulunması, su deposu sistemine sahip olması, yangın yönetmeliğine uygunluğunun belgelenmesi gerekiyor.

YANGIN YÖNETMELİĞİNDE ARANAN BAŞLICA ŞARTLAR

"Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik" uyarınca bir yapının kullanım izni alabilmesi için şu kriterlerin:yapı malzemelerinin yangın yönetmeliklerine uygunluğu, acil çıkış ve tahliye yolları, yangın merdivenleri ve güvenlik holleri, elektrik ve aydınlatma sistemlerinin uygunluğu, yangın algılama ve uyarı sistemleri, duman dedektörleri, yangın söndürme cihazları ve söndürme sistemleri, yönlendirme levhaları ve acil çıkış aydınlatmaları yer alması isteniyor.

ÖNLEM ALINMASI ŞART

Tarihi konaklarda yangın riskini azaltmak için düzenli baca temizliği, elektrik tesisatı kontrolleri ve ahşap yapıların koruyucu malzemelerle güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Konaklara duman algılama sistemleri, otomatik uyarı sensörleri ve mümkün olan yerlerde sprinkler (yangın söndürme) sistemi kurulması, alevlerin erken fark edilmesini sağlayarak kayıpları en aza indiriyor. Ayrıca sokak dokusunun dar olduğu Safranbolu’da, itfaiyenin hızlı erişimi için acil müdahale noktalarının artırılması, yangın hidrantlarının düzenli bakımının yapılması ve konut sahiplerine yönelik yangın eğitimi verilmesi, kültürel mirasın korunması açısından kritik önlemler arasında yer alıyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin