blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
13 Temmuz, 2025 12:00 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Kokarca ile mücadele sürüyor: Üretici kükürt ve samuray arısına güveniyor

Düzce’de fındık üreticileri, mahsulde kalite kaybına yol açan ve son yıllarda yaygın olarak görülen kahverengi kokarca zararlısıyla çaba etmeye devam ediyor. Yapılan ilaçlamalar ve biyolojik çaba formülleriyle birlikte üreticiler, bu dönem zararlının tesirinin azaldığını belirtiyor.
Kahverengi kokarca, son yıllarda Karadeniz bölgesinde fındık başta olmak üzere birçok tarım eserinde önemli ziyanlara yol açıyor. Bilhassa fındığın içini boşaltarak randımanı düşüren bu haşerat, üreticileri tedbir almaya zorluyor. Düzce’de üreticiler hem kimyasal hem de doğal prosedürlerle çabayı sürdürüyor.

"Fındığın içi acı oluyor, ayrıyeten çürüyenler de oluyor"
70 yaşındaki fındık üreticisi Erol Güney, kokarca ile 2 yıldır uğraş ettiklerini söz ederek, "Geçen sene ilaçlama yapmıştık, bu sene de yaptık. İlaçlama da herhalde fındığın içinde asit salgılıyor olabilir. Fındığın içi acı oluyor, ayrıyeten çürüyenler de oluyor. Natürel bu durum da fındık randımanını düşürüyor" dedi.

"Şuanda fındıkta pek kokarcaya rastlamıyorum"
Kokarca ile uğraş etmenin güç olduğuna dikkat çeken Güney, "Bu sene ilaçlama yaptım. Kendim ağaç sirkesi kullandım, kükürt erittim, suyunu süzdüm. 4 kilograma yakın ağaç sirkesi kullandım. Ayrıyeten yaprak besleyici de koydum. Şuanda fındıkta pek kokarcaya rastlamıyorum. Zannedersem kükürdün haşerelere karşı tesiri var. Hepsinin farklı başka yararı olmuştur diye düşünüyorum. Kokarca, uğraş edilmesi gereken kıymetli bir haşarat, başkalarına benzemiyor" diye konuştu.

"Amerikan beyaz kelebeği yaprağı yer ve giderdi, fındığa pek gelmezdi"
Kokarcanın, meyve ve ağaçların bir numaralı düşmanı olarak bilinen Amerikan beyaz kelebeğinden daha farklı olduğunun altını çizen Güney, "Amerikan beyaz kelebeği yaprağı yer ve giderdi, fındığa pek gelmezdi, çoklukla kısmı kuruturdu. Kokarca fındığın içini de hallediyor. Bununla önemli uğraş şart" halinde konuştu.

"Samuray arılarının da gayret için yararlı olduğunu düşünüyorum"
Kokarca ile aktif gayret için üretilen samuray arılarının da yararlı olduğunu gözlemleyen Güney, "Samuray arılarının da çaba için yararlı olduğunu düşünüyorum. Şuanda kokarcaya az rastlıyoruz. İlaçlama ve samuray arılarının yararı olduğunu düşünüyorum" sözlerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
30 Kasım, 2025 13:12 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

GENEL MÜDÜRE SORUŞTURMA AÇILACAK MI ?

İYİ partili Turhan Çömez; Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün ortağı olduğu Macar şirketi üzerinden son 3 yılda Türkiye'ye 4 milyon kilo et getirdiğini belgelemiş ve konuyu meclise taşımış. Şimdi ne var bunda diyeceksiniz. İddiaya göre(!), kurumun başındaki muhterem kilosunu 7 dolara aldığı etleri başında olduğu ESK na 17 dolardan satmış. Ortağı olduğu şirket bu yolla 40 milyon dolar kazanç(!) elde etmiş.

Bunlar Turhan Çömez'in iddiaları. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem de, benzer iddialarda bulunmuştu.

Bildiğim kadarıyla, Genel müdürlük yada KİT lerde çalışan üst düzey yöneticiler ile akrabialarda bulunmuştu.aları, kurumun ilgi alanındaki bir şirkete ortak olamıyor, yönetimine giremiyor.
Çömez'in iddiasına göre; adam hem şirket kurmuş, hem hissedar hem de yönetici

SORUŞTURMA AÇILACAK MI,
YOKSA YANINA KAR MI KALACAK?

Sn. Çömez'in mecliste belgelerini ortaya koyduğu bu iddia doğru ise vay halimize!
Akla gelen ilk soru şu;

  • Tarım ürünlerinin diğer kalemlerinin ithalatında da buna benzer haksız kazanç sağlayan uyanıklar var mıdır?
  • ESK nın başındaki bu genel müdüre görevden el çektirip hakkında soruşturma açılacak mı? Yada soruşturma sonuçlanan kadar kızağa alınacak mı? Yoksa yanına kar mı kalacak?

NE OLDU ÜLKEMİN SIĞIRLARINA ?

Amerika Tarım Bakanlığı (USDA) 20 Kasım 2025 tarihinde; Türkiye’nin hayvancılığı ile ilgili “Hayvancılık ve Ürünleri” raporunu yayınladı.
Amerika Tarım Bakanlığı raporuna göre Türkiye hayvancılıkta darboğaza girmiş.
USDA nın raporunda yer alan ifadeler aynen şöyle;
"In 2026 Turkiye's cattle inventory is projected to fall by 4 percent to 14.3 million head. This decline is primarily attributed to high slaughter trends, high production costs, and low profitability, prompting farmers to liquidate their herds."
Türkçesi şu; Türkiye'nin büyükbaş hayvan stokunun 2026 yılında yüzde 4 azalarak 14,3 milyon başa düşeceği öngörülüyor. Bu düşüş öncelikle yüksek kesim eğilimlerine, yüksek üretim maliyetlerine ve düşük kârlılığa bağlanıyor ve çiftçileri sürülerini tasfiye etmeye itiyor.

Raporda; 2026 yılında Türkiye’nin tam 450 bin baş sığır ve 70 bin ton kırmızı et ithalatı yapacağı bildiriliyor.
Bunun da anlamı; Tarım Bakanlığı bütçesinden yeterli desteği alamadığı için zaten zor durumda olan hayvan üreticileri, iktidarın ithalat kararıyla daha da zorlanacak.
Raporda ayrıca, Türkiye’nin canlı hayvan ithalatında dünyada ikinci sırada olduğu, ihracatının ise sıfır olduğu belirtilmiş.

Bu rapora malumun ilanı diyebiliriz. Adamlar bizi bizden daha iyi analiz etmiş.
Son birkaç yılda kesime gönderilen hayvan sayısındaki hızlı artışın normal olmadığını, özellikle süt üretiminde kârlılık sorunları nedeniyle damızlık hayvanların kesime gönderildiğini biliyorduk zaten.

Benim asıl dikkat çekmek istediğim konu şu;
300 milyon nüfusa yetebilecek bir tarım potansiyeline sahibiz.
Bir zamanlar tarımda kendi kendine yetebilecek bir kaç ülkeden biriydik. Ekilebilir tarım alanlarımız hızla azalıyor. Bugün geldiğimiz noktada; neredeyse tüm tarım ürünlerini milyarlarca dolar ödeyerek ithal ediyoruz.
İthalat yoluyla birileri kolay yoldan büyük kazançlar elde ediyor. İthal ettiğimiz tüm tarım ürünleri yakın bir zamana kadar ülkemizde üretiliyordu. Sebzenin, meyvenin, sütün peynirin, zeytinin, etin fiyatları aldı başını gidiyor. Bunlar temel gıda maddeleri. Önlem alınmazsa, bunlara para ile de ulaşamayacağımız günler yakındır.

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.