Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Ocak, 2024 08:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: “Filistin ve Gazze’de yaşananlar bizleri çok üzmüştür; bu tekrar bir ders niteliğindedir”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Filistin ve Gazze’de yaşananlar bizleri çok üzmüştür. Bu tekrar bir ders niteliğindedir. Kıbrıs’ta benzer olayların yaşanmaması için Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün, Türk askerinin varlığının devamı ve Kıbrıs’ta ancak bir anlaşma yoksa iki devlet temelinde böyle bir anlaşmanın olabileceğini bir kez daha paylaşıyorum” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bir dizi ziyaret ve program için gece saatlerinde havayolu ile Trabzon’a geldi. Kentte ilk olarak Trabzon Valiliği’ni ziyaret eden Tatar, Vali Aziz Yıldırım ve Büyükşehir Belediye Başkanvekili Atilla Ataman ile görüştü. Görüşmenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı’nın bir dönem noktası olduğunu belirterek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Doğu Akdeniz’de bağımsız bir Türk devletidir. Bu mücadelede tabi ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bize vermiş olduğu destek çok önemlidir. Saygı değer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her vesilede Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılması yönünde uluslararası camiaya yaptığı telkinler, çağrılar bizler için çok kıymetlidir. Türk Devleri Teşkilatına anayasal adımızla oy birliğiyle kabul edilmemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni güçlendirmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti temelinde Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkı vardır. 1571 Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’ı fetihle başlamış olan tarihsel süreç 1878 İngiltere’ye kiralanması yani 300 yıldan fazla kesintisiz Osmanlı yönetiminden sonra İngiliz sömürge yönetiminde maalesef Kıbrıs’taki dengeler aleyhimize dönüşmüş. Çünkü oradaki Türk nüfus yavaş yavaş geri Anadolu’ya dönerken Rum nüfus orada 100 binlerden 450 binlere kadar arttırılmış. Güya Kıbrıs bir Yunan adası gibi algı oluşturulmaya çalışılmış. 1950’li yıllarda işte Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için onların mücadelesi ama Kıbrıs Türk halkının direnişi ve özellikle Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun gayretleriyle Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken Kıbrıs halkının eşit kurucu ortak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de garanti bir ülke olarak orada yerini alması tabi ki dönem noktasıydı. Maalesef 1963 kanlı Noel ve acımasız saldırılarla Kıbrıs Türk halkını adadan yok etmek için her türlü katliamlar yapıldı. Türk halkı buna kendi direnişini gösterebilmiş. 1974 yılına kadar direndikten sonra 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile yeni bir dönem noktası oldu. 2024 yılında 50. yılını kutlayacağımız Kıbrıs Barış Harekatı Kıbrıs Türk’lerinin tarihinde elbette çok önemli bir dönüm noktasıydı. Bundan sonra ki süreçte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurumsal yapısını güçlendirmek, devlet olarak bağımsızlık, özgürlük, hürriyet mücadelesinde oradaki ekonomik yapıyı güçlendirmek elbette çok önemli. Bizlerin Türkiye ile olan işbirliği gerek devletten devlete ekonomik mali işbirliği protokolleri, gerek turizm sektöründeki gelişmeler, öğrenci akışı, tarımsal faaliyetler ve su projesi, Ar-Ge çalışmaları ile bilim adası olma yolundaki mücadelemiz zeminimizi güçlendirecektir. Trabzon’dan seslenmek istiyorum. Çünkü Trabzon’un Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti açısından farklı bir yeri vardır. 1974 yılından sonra oraya giderek yerleşen ve şuanda sayıları 30 binin üzerinde olan vatandaşlar bu bölgeden yerleşmişler” dedi.
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin seyirci kalması bir kez daha insanlık açısından bu dramı bütün dünyanın yaşamasına vesile olmuştur”
Filistin ve Gazze’de yaşananları büyük bir endişe ile izlediklerini belirten Tatar, “Tüm Türkiye gibi tüm Kıbrıs halkı da uzak olmayan bir coğrafyada bu şekildeki katliamın halen daha devam ediyor olması bizleri çok derinden üzmüştür. Dünyada farklı dengelerin nasıl sürdürmekte olduğu hayretler içerisinde izlemekteyiz. Böylesine bir katliamı on binlerce çocuğun bu şekilde öldürülmesine seyirci kalınmasının hiçbir açıklaması olamaz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de bu konuda böyle bir bakıma kararsız kalması, müdahale edememesi, seyirci kalması bir kez daha insanlık açısından bu dramı bütün dünyanın yaşamasına vesile olmuştur. Ama Kıbrıs’ın gerçeğine baktığımızda 1960’lı yıllarda benzer durumlar yaşanmıştır. Kıbrıs’ta bizlere karşı yapılan acımasız saldırılar karşısında o zaman İngiltere’nin Kıbrıs’ta iki egemen üstü vardı. Garanti ülke olarak müdahalesi beklenirken müdahale etmemiş, Birleşmiş Milletler seyirci kalmış ve binlerce kardeşimizin katledişini vesile olan Kıbrıs’taki hadiseleri de unutmamız mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkı olarak bizlerin buradan çıkarttığımız ders mutlak suretle 1974’te Kıbrıs’a gelen Türk askerinin varlığını barış ve huzurun istikrarı olarak mutlak suretle devamı ve Türkiye’nin garantörlüğünde iki ayrı devletin yapısı çok önemli. Çünkü şuanda halen daha Güney Kıbrıs’ın zihniyeti bizleri federal bir çatı altında kuzey ve güneyi birleştirip Avrupa Birliği’ne girilmesidir. Ama Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliğinde olmadığı için bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’tan çekilmesi, garantörlüğünün kendilerine göre modası geçtiği için son bulması ve Kıbrıs Türk halkının yalnızlığa terk etmesiyle elbette bu bizim sonumuzun da başlangıcı olacağı bir kez daha buradan ifade ediyorum. Filistin ve Gazze’de yaşananlar bizleri çok üzmüştür. Bu tekrar bir ders niteliğindedir. Kıbrıs’ta benzer olayların yaşanmaması için Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün, Türk askerinin varlığının devamı ve Kıbrıs’ta ancak bir anlaşma yoksa iki devlet temelinde böyle bir anlaşmanın olabileceğini bir kez daha paylaşıyorum” ifadelerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
07 Mayıs, 2025 16:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

6 yıllık boşanma davasının ardından evden tahliye edilen kadın çatıya sığındı

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, 6 yıl süren boşanma davasının sona ermesinin akabinde eşine ilişkin konuttan polis eşliğinde çıkartılan bayan, gidecek yeri olmadığı gerekçesiyle ömrünü birebir binanın çatı katında sürdürmeye başladı.
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, eski eşi T.A. tarafından hakkında tahliye davası açılan konutta oturmaya devam eden Sevda S.’nin aleyhine karar çıktı. Kararın akabinde üzerine icra memurları ve polis kümeleri meskene gelerek tahliye sürecini başlattı. Sevda S.’nin kapıyı açmaması üzerine çilingir yardımıyla kapı açılarak tahliye süreci tamamlandı. Sevda S. gidecek yeri olmadığını söyleyerek poşetlere doldurulan eşyalarını çatı katına ve merdiven boşluklarına yerleştirdi. Çatıda yaşamaya başladığını, buraya yatak koyarak geceleri uyuduğunu, komşularına giderek özel gereksinimlerini giderdiğini anlatan Sevda S., yaşadıklarını şöyle anlattı:
"6 yıldan beri süren bir mahkeme sürecimiz var. İftirayla boşanıldık. Hatta gidip imza bile atmadım. Beni iftirayla, yalancı şahitle boşadı. Gerisi aslı olmayan, iftiraya kurban gittim. Çocuklarımdan oldum, evimden oldum. Yuvamdan oldum. Sokakta kaldım. Görün perişanlığımı. Babamı kaybettim. 16 yıl oldu. Anne yok, baba yok. Annemi kaybettim. Kalp krizi geçirdi. Bir buçuk sene oldu. Annem bakıyordu bana 6 yıldan beri. Bir arada yaşıyorduk baba maaşıyla. Tazminat almadım. Nafaka alamadım. Hiçbir haktan sahip olamadım. Sıhhat meselelerim var. Kalpten ameliyat olacaktım. İcra yoluyla kapıya atıldım, baba topraklarına haciz koyuldu. Avukat masrafları bana yüklendi, mağdur oldum. Sokakta kaldım. Evet, akrabalarım var, köyüm var, etrafım var. Anlatmakla bitmez. O kadar çok akrabalarım, etrafım var. Fakat bu türlü bir günde düşünen dost olmuyormuş ya. Anasızlık, babasızlık bu türlü bir şey. Kimseye yük olmak istemiyorsun. Lakin sahip de çıkmıyorlar. Bana dört muhtarlık sahip çıkamadı."

"Beraber aldık o meskeni, fakat beni iftirayla dışarı attı"
Sevda S., boşanma süreciyle birlikte meskenin kendisine verilmediğini, bu durumu hâlâ kabullenemediğini lisana getirerek şunları söyledi:
"Evlilik bilgi içinde aldık bu konutu. Beraberken aldık. Ondan sonra boşanma kararı işte gelince bana dedi konuttan çıkacaksın dedi. Fakat ben boşanıp imza falan atmadım yani. Alavereyle, düzmeceyle işi yani bu noktaya getirdi. İftira attı, ispat edemedi. Hiçbir ispat, ispat yok elinde. Beni mağdur etti yani. Benim namusumla, onurumla oynadı ya. Bir bayanın ağzına baktı. Onun yüzünden ceza aldım. Başıma gelmeyen kalmadı. Bütün psikolojim gitti, çocuklarımdan oldum. Üç tane çocuğum var. Çöp poşetiyle çatılara eşyalarımı koydum. Merdiven boşluklarında. Ben de burada çatıda yatıyorum. Evet akraban var, etrafım var lakin sahip çıkan yok. Dayanak olan yok. Sormuyorlar bile başımıza kalır diye. Neredesin, ne yapıyorsun?"

"Ev bulmak problem değil, kirayı ödeyemiyorsan tekrar dışarıdasın"
Sağlık durumu nedeniyle çalışamadığını, geçimini sağlayamadığını belirten Sevda S., yalnızca başını sokacak bir yer istediğini belirtti. Sevda S., "Çözüm ’köye çık.’ Ben esasen çarşıda geçmiş çocukluğum. 25 yıllık evlilik hayatım. Ben tertibim meskenim yani evimden oldum. Sokakta kaldım. Mağdur oldum. O gün ameliyata gidecektim kalpten ameliyat olacaktım ya icra zoruyla kapıya atıldım. Evet çatıda yaşıyorum yalnızca diyorum. Burada kendi başıma kendimi idame etmeye çalışıyorum. Arkadaşlarıma işte gidiyorum. Affedersiniz özel gereksinimlerinizi karşılamak için kendi başıma ne yapacağımı bilemiyorum. Ruhsal olarak bittim."

"Yetim maaşı üç kardeşe bölündü, sıhhat sıkıntım var, çalışamıyorum"
Hastalıkları olduğunu anlatan Sevda S., "4 bin, 3 bin 700 işte 4 binde. 3 kız kardeşi alıyoruz. Onlar da mağdur. Onlar da kiradalar. Sıhhat meselem var. Böbreğimde dört tane kitlem var. Kalbimden ameliyat olacağım Bolu’da. Düzce’de tedavi görebilirim. Bunları da ispat edebilirim. Çalışamıyorum. Sıhhat meseleleri yüzünden çalışamıyorum. Yani mağdur oldum. Her türlü mağdur oldum. Ruhsal olarak zati bittim. Ne yapabilirim? Nereye gidebilirim? Yok yani çocuklarım düşman oldu. Çocuklarım da yok. Küçükler akıllara değmez bir şey de diyemiyorum. Onlar da onlara muhtaç diyorum. Okul okuyorlar. Lakin bir anne olarak ne olursa olsun çocuklarından takviye görmek istiyorsun" dedi.

"Sadece yardım, Allah isteği için"
Sevda S., konuşmasının sonunda maddi değil insani takviye istediğini vurgulayarak şöyle dedi:
"Kira dayanağı ya da ne bileyim maddi olarak bu maddiyata dökülsün diye istemiyorum, bu türlü bir şey yok yani maddi olarak bir şey yok. Yalnızca yardım Allah isteği için hayırlarını istiyorum. Ben konut bulma problem değil, dediğim üzere kirayı veremeyince konut yani yok. Yok. Sokakta kalıyorsun. Nereye gideceksin? Başına sokacak bir yerin yok. Ufak da olsa bir meskenin, kendini sokacak bir konutun olsun istiyorsun."

Kadın sığınma meskenini kabul etmedi
Öte yandan Aile ve Toplumsal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı yetkililer, Sevda S.’ye ulaşarak bayan sığınma konutunda kalması teklifinde bulundu. Fakat Sevda S., kiralık bir meskende yaşamak istediğini söyleyerek bu teklifi reddetti.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.