blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
05 Mayıs, 2025 12:30 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

KBÜ’de Batı Karadeniz Ebeler Haftası sempozyumu düzenlendi

Karabük Üniversitesi Batı Karadeniz Ebeler Haftası Sempozyumu’na konut sahipliği yaptı.
Karabük Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumda, afet ve salgın periyotlarında ebelerin toplum sağlığındaki kritik rolü ve liderlik maharetlerinin ehemmiyeti vurgulandı.
Hamit Çepni Konferans Salonu’nda düzenlenen aktiflik, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Dayanak Programı(ÜNİDES) kapsamında gerçekleştirildi.
Avucumdaki Nefes Ebelik Kulübü’nün Ebeler Haftası ve Ebeler Günü hasebiyle organize ettiği sempzoyuma Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müslüm Kuzu, akademik ve idari personelile öğrenciler katıldı.
"Kriz Vakitlerinde Ebelik: Umudu ve Hayatı Desteklemek" temasıyla düzenlenen sempozyumda, afet ve salgın devirlerinde ebeliğin kıymeti çok taraflı olarak ele alındı.
Sempozyumun açılış konuşmasını ve birinci oturumun başkanlığını Doç. Dr. Reyhan Aydın Doğan yaptı. "Ebelikte Liderlik ve Kriz Yönetimi" başlıklı birinci oturumda konuşan Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, ebelik mesleğinin yalnızca olağan devirlerde değil, afet ve kriz vakitlerinde da bayanlar ve çocuklar için hayati hizmetler sunduğunu söz etti. Bilhassa 6 Şubat Zelzelesi sonrasında ebelerin karşılaştığı zorluklara değinen Sayıner, bayanlara ve 0-6 yaş kümesi çocuklara yönelik hizmetlerin büyük oranda ebeler tarafından yürütüldüğünü belirtti.
"Afetlerde Ebelik" başlıklı ikinci oturumun başkanlığını ise Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Çuvadar yaptı. Oturumda, Doç. Dr. Şahika Şimşek Çetinkaya ve Ebe Müeyesser Demir, afet ortamlarında ebelerin karşılaştıkları zahmetleri ve tahlil yollarını kıymetlendirdi.
Üçüncü oturumda, "Salgınlarda Ebelik" konusu ele alındı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Songül Aktaş ve Dr. Öğr. Üyesi Sebahat Hüseyinoğlu üstlendi. Dr. Ebe Ebru Çalışkan ve Uzman Ebe Figen Lider Birinci, salgın devirlerinde alanda edindikleri tecrübeleri paylaşarak, ebeliğin bu süreçlerdeki değerine dikkat çekti.
Son oturumda ise"Afet ve Salgın Durumlarında Ebelik Eğitimi" konusu ele alındı. Oturum başkanlığını Dr. Öğr. Üyesi Merve Akıncı üstlenirken, Doç. Dr. Duygu Murat Öztürk ve Ebe Cenan Kömürcü, kriz ortamlarında ebelik eğitimine yönelik yaklaşımları ve geliştirme tekliflerini paylaştı.
Etkinlik sonunda, konuşmacılara teşekkür dokümanı takdim edildi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İsmail AKCA tarafından
27 Mayıs, 2025 15:11 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

AYNADA KENDİNİ GÖRÜNCE..!

CHP aynı CHP..!

Evet, Yine yanılmadım, CHP aynı CHP derken…
Partinin merkez ilçe başkanı Ali Yavuz’un bir açıklamasına dair kaleme aldığım eleştiriye gelen cevabı okurken ne mi hissettim..?
Şaşırmadım desem yalan olur..!
Cahilane yapılan bir açıklamaya nasıl bir cevap verebilir.
Görünen o ki; Karabük’te siyaset eleştirisi serbest… ama hedefiniz sadece hükümetse..! Eğer sözler muhalefete dokunuyorsa adınız “yandaş” olur, üzerine bir tutam “vatan-millet edebiyatı serpiştirilir.
Aaaa bir bakmışsınız adınız hain olmuş…
Ne kadar hoş değil mi?
Siyaset kurumu hala eleştiri ile yüzleşme hastalığını atamazken içerikle değil, doğrudan saldırgan bir üslupla harekete geçiyor.
Yazdığınız cevapta; ne bir açıklama var, ne bir düzeltme, ne de bir açılım… Sadece itham, ima ve hamaset yüklü cümleler! var.
Gazeteci soru sorar ve cevap arar. Siz gazeteciye yanıt vermiyor; nutuk çekiyorsunuz. Yazıda “biz hizmete değil, yapılan yere itiraz ettik” diyorsunuz ama bir gazetecinin bunu sormasına bile tahammül edemiyorsunuz. Çünkü tahammül yoksunusunuz.
Asıl mesele şu: Karabük halkı, sizin her cümleye “Biz halktan yanayız” diye başlamanıza değil, gerçekten taş üstüne taş koyduğunuzda yanınızda olur. Ama siz; yapılan yatırımı “şov”, yazılan yazıyı “ikbal çabası”, destek veren şirketi “peşkeş ortağı”, Şehitler Parkı’nı da “hafıza silme çabası” olarak tanımlarsanız… Kamuoyu bugüne kadar almadığı gibi bugünden sonra da dikkate almayacak, saçma sapan açıklamalarınız bir kulaktan girip diğerinden çıkacaktır.
Halk sizin her eleştiriye gösterdiğiniz alerjik tepkileri not ediyor. Bugün gazetecilere cevap yetiştirenler, yarın kendi içindeki çürümüşlüğe göz yumanlar olarak anılacak. Biz yazmaya devam edeceğiz. Siz de dilerseniz her yazıya bir cevap yetiştirin, sorun değil. Çünkü bu şehirde hâlâ hakikatin izini süren gazeteciler var ve olmaya da devam edecek.
Bilin ki bu şehirde biz bu kalemi ne eğecek, ne bükecek ne de susuz bırakacağız. Hakikat, bazen sevimsizdir. Ama biz, yanlışın karşısında susarak dilsiz şeytan olmamayı bir ahlaki sorumluluk bildik.
Ve “dilsiz şeytan” tanımı, zannediyorum ki size yabancı değildir.
Zira herkesin gözleri önünde bir hanımefendiye yöneltilen hakaretlere karşı gösterdiğiniz sessizlik, artık sadece utanç verici bir detay değil; tarihe geçmiş bir kayıttır. Öyle ki, sağır sultan bile duydu o sessizliğinizi.
Ve siz… Tüm bu yaşananlara rağmen, hâlâ o koltukta oturmaya devam ediyorsunuz.
Benim için o görüntüleri yeniden yayınlamak zul olurken, sizin için susmak sıradan bir refleks haline gelmiş. İşte bu yüzden, “dilsiz şeytan” ifadesi bugün en çok sizin durduğunuz yeri tarif ediyor.
Ama şunu bilin Sayın Yavuz:
Hangi partiden olursa olsun; bu şehir ve bu şehir insanı için kim taş üstüne taş koyuyorsa, onun destekçisi olmaya devam edeceğim.
Siz ve sizin gibilerin gölgesine rağmen.
Son söz mü?
Eleştiriden korkan siyasetçi, aynaya bakmaktan da korkar.
Biz sadece aynayı tuttuk.
Sen o koltuğun ne ciddiyetini kaldırabiliyorsun ne de ağırlığını..
Saygıyla..!

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.