blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
23 Kasım, 2023 04:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Kayıp mürettebatın son mesajı ’’Hakkınızı helal edin, batıyoruz’’ oldu

Rusya’dan İzmir Aliağa Limanı’na yük taşıyan ve sığındığı Kdz. Ereğli Limanı’nda batan Kafkametler adlı geminin telsizcisi Mustafa Nacar’ın olay anında ailesine mesaj atarak helallik istediği ortaya çıktı. Bugün ilk kez bot ve dalgıçlarla gerçekleştirilen gemi ve mürettebatı arama çalışmalarında, gemi batığını yerinin tespit edildiği belirtildi.
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde limanın hemen dışında fırtınaya yakalanan ve irtibat kesilen Kafkametler isimli kuru yük gemisini ve kayıp 11 personelini arama çalışmaları, 3 gündür devam ediyor. Hava şartlarının dönmesinin ardından ilk kez kayıp gemi sahil güvenliğe ait bot ve dalgıçlar tarafından aranmaya başlandı. Yapılan aramalarda ise kayıp geminin batığının yerinin belirlendiği öğrenildi. Ulaşılan gemi batığının iki parça halinde olduğu belirtildi. Kayıp gemi mürettebatını arama çalışmaları devam ederken mürettebatın yakınları ise gelecek umutlu haberi bekliyor. Geçen her dakika umutları azalan aileler, göz yaşları içerisinde yapılan arama çalışmalarını takip ediyor.
Gemide telsizci olarak görev yapan ve kayıp olan mürettebattan Mustafa Nacar’ın kardeşi Ahmet Nacar, ağabeyinin en son babasına ’’Hakkınızı helal edin gemi karaya oturdu. Batıyoruz’’ yazılı mesaj gönderdiğini ifade etti. Mesajın ardından defalarca kez telefonla aramalarına rağmen ağabeyine ulaşamadıklarını anlatan Ahmet Nacar, ’’Ağabeyim Mustafa sabah saat 10:09 sıralarında, babam Mehmet Nacar’ın telefonuna, ’Hakkınızı helal edin. Gemi karaya oturdu. Batıyoruz’ yazılı mesaj atmış. Ondan sonra iletişimimiz koptu. Defalarca kez telefonla aradık ama ulaşamadık. Şu an elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz. Hiç bir haber yok, bilgi yok’’ diye konuştu.
Baba Mustafa Nacar, halen kayıtlı olan mesajına bakarak göz yaşı dökerken oğlundan gelecek umutlu haberi bekliyor. Kayıp mürettebattan Mustafa Nacar’ın babasına yazdığı mesajda, yaşadıkları paniği de gösteren harf hataları dikkat çekerken mesajın alt kısmında ise baba Mehmet Nacar’ın oğluna ulaşmak için yaptığı ve cevap alamadığı çağrılar yer aldı.

Batığa ulaşıldı
Kayıp geminin güverte sorumlusu Tamer Özer’in çocukları Atınç ve Alper Özer de, mendirekte çalışmaları takip ederek, umutla gelecek haber bekliyor. Atınç Özer ise ’Ben sabah sabah 08:42 gibi babamın telefonu aradım babamı. Çalıyordu. Sonra saat 10:30-11:00 gibi aradım telefonuna ulaşamadım. O aralarda muhtemelen boğulma, panik anları vardı herhalde. Sonra iletişimiz kesildi. Babam güverte sorumlusuydu. Ereğliliydi’ dedi.
Gemi batığına ulaşıldığı yönünde bilgi geldiğini de belirten Atınç Özer, ’’Geminin en son çarptığı mendireğin orada gemi batığı tespit edildi deniyor ama şuan resmi bir açıklama olmadı’’ ifadelerini kullandı.
Öte yandan fırtınada ikiye bölünerek, kher iki parçası karaya oturan Pallada isimli kuru yük gemisinin çevresinde güvenlik tedbirleri alınırken, gemi personeli ise halat yardımıyla çıktığı gemideki bazı elektronik parçaları ve mürettebatın eşyalarını aldı. Valiz ve çantalar, gemiden bağlandığı halat yardımıyla indirildi.

MİLLET BAHÇESİ’NDEN NE HABER?
blank
Mustafa AKAY tarafından
23 Aralık, 2024 10:43 tarihinde yayınlandı
A+ A-

MİLLET BAHÇESİ’NDEN NE HABER?

MUSTAFA AKAY

Cumhuriyetin var ettiği bir kent son dönemlerde iyice köreldi. Avuç içi kadar olan bu kentte, her şey insanları üzüyor. Trafik alabildiğine karmaşık. Doğru dürüst yatırım alamıyor. Bina yapımından başka gelişen bir tarafı yok.
Eğitimde eskiden Türkiye'nin önde gelen kentlerinden birisiydi. Şimdilerde bu alanda da bir gerileme yaşanıyor.
Sağlık alanında ise tam bir felaket içinde.
Eğitim ve sağlıkta oklar hep özeli gösteriyor.
Oturulacak, kalkılacak mekanları yok denecek kadar az. Hava karardıktan sonra şehir merkezi tam anlamıyla bir ıssızlığa bürünüyor.
Böyle bir kenti vizyonu olmayanlar yönetince, yapılan yatırımlar da boşa gidiyor.
Buna, yaklaşık 10 yıl önce yapılan Kent Meydanını gösterebiliriz.
Yüzlerce ağacın kesilmesiyle ortaya çıkan boşluğu Kent Meydanı yapalım düşüncesiyle, betona çeviren bir anlayış hiçbir işlevi olmayan bu yeri merkezi hükümete devrederek, Millet Bahçesi yapımına yol verdi.
O zamanlar Kent Meydanı’nın 45 milyona mal edildiğine ilişkin iddialar ortaya çıkmıştı. Yapılan Kent Meydanı tam anlamıyla, betondu. Yeşili bulmak ya da görmek mümkün olmadan, bir yıl öncesinde yıkımına karar verildi.
Belediye Kent Meydanı’nı devrederken, hakkını yemeyelim 16 dükkânın tapusunu aldı ve kendi hanesine yazdı.
Bir seçim öncesi iktidar partisinin en büyük argümanlarından birisiydi Millet Bahçesi… Millet, Kent Meydanına gelecek, bedava çay içecek, kek yiyecekti. Çevre Bakanlığı’nın üstlendiği Millet Bahçesi'nde, yapılan 16 dükkânın dışında hiçbir gelişme görülmüyor. Meydan betona gömülmüş hissini veriyor yine.
Millet Bahçesi’nin kaça mal olacağı ve projesi konusunda da kamuoyu aydınlatılmıyor.
Yani, yine ülkenin kaynakları çarçur ediliyor.
Bir başka ülkede olsa, bu savurganlığın hesabı sorulur.
Zengin ülkeler yatırım yaparken kılı kırk yararlar. Bizde ise, "ben yaptım" mantığı egemen.
Düşünün, yurdun dört bir yanında böyle plansız, programsız yatırımların maliyetini.
Emeklisine üç kuruş maaşı hak gören anlayışın savurganlıklarının boyutu devasadır.
Yazık bu ülkeye. İyin üzücü tarafı bu tür savurganlıklarından milleti haberdar etmeyenlerin varlığı da vurdumduymazlığını artırmaktadır.
Bir seçim kazanmak uğruna milletin parasını çarçur edenlerin vicdanları rahat mıdır bilemiyoruz. Rahat diyenler olursa da onlara "sizin vicdanınız yok" deriz.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.