blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Haziran, 2024 12:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Kastamonu’da Yumurtacı Göleti, vatandaşların uğrak yeri haline geldi

Kastamonu’da vatandaşlar, Kurban Bayramı’nın bitmesinin ardından piknik yapmak amacıyla Daday’ın Yumurtacı Göleti’ne giderek hem dinlendi hem de pikniklerini yaptı.

Mübarek Kurban Bayramı’nın bitmesiyle birlikte piknikçiler, Kastamonu’da hem yorgunluklarını atmak hem de aileleriyle vakit geçirmek için piknik alanlarını tercih etti. Kastamonu’nun son yıllarda gözde mekanı haline gelen ve özellikle ailelerin tercih ettiği Daday’a bağlı Yumurtacı Göleti’de piknikçilerin uğrak yeri haline geldi. Kastamonu’da il merkezinde ikamet eden ya da il dışından Kastamonu’ya Kurban Bayramını geçirmek için gelen vatandaşlar, ailelerini de alarak Daday Yumurtacı Göleti’ne gitti. Bazı aileler karavanını alarak bazı aileler özel araçlarıyla Yumurtacı Göleti’ne gelirken Kurbanını kesen aileler burada mangal yakarak hoşça vakit geçirdi. Son yıllarda Kastamonu’nun gözde mekanı haline gelen Yumurtacı Göleti’nde olta balıkçıları da oltalarını atarak balık tutmaya çalıştı. Yumurtacı Göleti’nde hoşça vakit geçiren aileler, hem dinlenme imkanı buldu hem de sessiz ve sakin olan gölette bir nebze de olsa şehrin stresini atma fırsatı elde etti.
Kastamonu’da il merkezinde ikamet ettiklerini söyleyen Serkan Çalışkan, genellikle hafta sonları Daday’a Yumurtacı Göleti’ne kafa dinlemek için geldiklerini belirterek, “Doğa ve yeşillik olarak çok güzel bir yer. En güzel tarafı da sakin bir yer. O yüzden Yumurtacı Göleti’ni tercih ediyoruz” dedi.
Yumurtacı Göleti’ni özellikle ailelerin tercih ettiğini belirten Çalışkan, “Herkes burada kendi seviyesini biliyor. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Burada kimse gürültü yapmıyor. Bazı yerlerde silah falan atanlar oluyor. Fakat Yumurtacı Göleti’nde ben daha hiç karşılaşmadım. Aileler, piknik yapmak isterlerse, kafalarını dinlemek isterlerse rahatlıkla buraya gelebilirler. Göleti’mizde kurbağalarımızda var. Kurbağalar belirli aralıklarla ses çıkartıyorlar. Belirli aralıklarla da susuyorlar. Nedenini bizlerde bilemiyoruz fakat bir süre sonra alışıyorsunuz ve kurbağa seslerini duymuyorsunuz. Gölette balıkta tutuluyor. Oltaya çok fazla balık gelmiyor. Bir hayli fazla olta atan oluyor gölete ama ben daha doğru dürüst burada balık tutan bir arkadaşa rastlamadım” diye konuştu.
Eşi ile birlikte karavanla Yumurtacı Göleti’ne geldiğini anlatan Ebru Çalışkan ise, “Eşim ile birlikte karavan aldık. Hafta sonları karavanımızla ailemizle birlikte piknik yapmak için genellikle Yumurtacı Göleti’ne geliyoruz. Yumurtacı Göleti Daday’da bulunuyor. Biz, çok beğeniyoruz, sakin ve sessiz bir yer. Ailelerin piknik yapması için bence çok uygun bir yer” şeklinde konuştu.
Kastamonu’dan gezmeye geldiklerini ifade eden Erva İnce Çalışkan da, “Yumurtacı Göleti’ne ailemle birlikte geldik. Çok beğeniyoruz burasını, burada piknik yapıyoruz. Burada çok güzel vakit geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.
(Vİ-

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?
blank
İlyas Erbay tarafından
22 Aralık, 2024 14:39 tarihinde yayınlandı
A+ A-

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?

Ülkemiz küresel, fırsatçı vampirler tarafından sömürüldüğü sürece, ekonomide düzelme beklemek saflık olur. Sadece küresel vampirler değil, kanımızı emen, aç gözlü aşağılık vampirlerden kendi içimizde de var. Hem içeriden hemde dışarıdan sürekli sömürülüyoruz. Ne pahasına olursa olsun bu sömürü düzeninden kurtulmak zorundayız. Ülkenin bu sarmaldan bir an evvel çıkması gerekiyor.

Değerli okuyucularım, ülkemizin küresel para baronları ve büyük sermaye sahipleri tarafından yıllardır nasıl sömürüldüğünü 2 yıl önce kaleme aldığım bir makalemde o günün rakamlarıyla basitçe anlatmıştım. Şimdi, güncel rakamlarla, herkesin anlayabileceği bir şekilde bir kez daha bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Konunun daha iyi anlaşılması için, öncelikle, şu iki soruyu tekrar soralım.

1.) Bu kadar büyük parayı, daha doğrusu vurgunu dünyanın hangi ülkesinde yapabilir siniz?

2.) Bu para kimden çıkıyor?

Dolar düşüyor, ekonomi uçuyor! Dolar yükseliyor, ekonomi batıyor!
Öyle mi acaba? Buyrun bakalım! Yükselse de, düşse de birileri sürekli kazanıyor, kaybeden hep ülkemiz!

Düşük kur, yüksek faiz/Yüksek kur, düşük faiz! Yıllardır bu ikisi arasında gidip geliyoruz. Birilerinin işine gelen de işte bu!
Her ikisinin de düşük olması için üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekiyor. Bu dalgalanma devam ettiği sürece güçlü bir ekonomiden söz edemezsiniz.

İçimizdeki ve dışarıdaki para baronları sürekli pusudalar. Bekledikleri fırsat ortamı; doların tavan yapmasıyla yine oluşmaya başladı. Eee, ne demişler? “Bekleyen derviş muradına erermiş”
1 dolar şu anda 35 ₺ Muhtemelen, harekete geçmek için biraz daha yükselmesini bekleyecekler. Aslında beklemelerine de gerek yok. 35₺ iyi bir rakam.

Biz doların 40₺ TL. olduğunu varsayalım. 100 milyon doları olan bir küresel yatırımcıyı örnek alalım. ( bu içimizdeki para babalarından biri de olabilir) Bunlar bu gün itibariyle, dolarlarını bozdurduklarında, karşılığında; 100 milyon dolar x 40=4 milyar TL elde edecekler. Malûm, şu anda TL mevduat faizleri % 50 seviyelerinde. Bizim yatırımcı, daha doğrusu fırsatçı vampir 100 milyon dolarını bozdurarak aldığı 4 milyar lirayı % 50 den, TL. mevduat faizine bağladığında, 6 ay sonra 1 milyar TL. faiz geliri elde edecek ve parası 5 milyar TL. olacak. Oyununun 2. perdesi işte tamda burada başlıyor. 5 milyar TL yi tekrar dolara çevirip karşılığında 125 milyon dolar alacak. Yani 100 milyon doları 6 ayda 125 milyon dolar olacak. 100 milyon doları kendi ülkesinde faize koysaydı, 6 aydaki getiri 2 milyon dolar civarında olacaktı.
Bizde ne oldu? 25 milyon dolar.
Belki farkettiniz. 6 aylık sürede doları TL karşısında sabit tuttum. Biraz yükseldiğini, 45 ₺ olduğunu varsaysak bile arada uçurum var! 100 milyon doları olmayan biri de ülkesinde %4 -%5 faizle bu parayı temin edip bu büyük fırsattan yararlanabilir. Ülkemizdeki elde ettiği 125 milyon dolardan çektiği kredinin 6 aylık faizi olan 2 milyon doları ve ana parayı aldığı bankaya ödediğinde, cebine en az 22-23 milyon dolar kalır ki, 6 ayda çok büyük getiri.

Ülkemizdeki bu fırsat ortamı küresel para baronlarının iştahını kabarttığı için, zaman zaman hızlı bir şekilde ülkeye çok yüksek miktarda sıcak para girişi oluyor. Ekonomide, sıcak paraya bağlı, suni, geçici bir canlanma hemen kendini gösteriyor. Yalaka basın her zaman olduğu gibi yine “Ekonomide bahar havası” manşetleri atıyor.

100 milyon dolara dünyanın neresinde; bu kadar kolay, bu kadar kısa sürede, 25 milyon dolar getiri elde edebilirsiniz? Böylesine büyük bir vurgunu yapabileceğiniz tek bir ülke var. TÜRKİYE
Örneği 100 milyon dolar üzerinden verdim. Aslında rakam korkunç boyutlarda.

Bu faiz kur oyunu; yıllardır bu şekilde oynanıyor. Küresel para baronları ile birlikte içimizdeki para babaları sürekli kanımızı emiyor. Olan zavallı Türk halkına oluyor! Zaman zaman notlar alırım. Arşivlerime baktım. Aynı oyun; 2020 yılında da oynanmış. doların tavan yaptığı Kasım 2020 de. 1 $ = 8.567₺ yi görmüş. O zamanda bu küresel vampirler ülkemize çökmüşler. 4 ay sonra dolar 6.95 TL ye düş(ürül)müş. Ülkenin milyarlarca doları yine bunların cebine akmış!

Bu şekilde gelen yabancı sermayenin faydadan çok zararı vardır. Yabancı sermayeyi, yatırım amaçlı, istihdam yaratacak şekilde çekebilirsek ancak o zaman ülkeye bir faydası olur.

İşin özeti şu; bu bir kısır döngü. dolar yakında tekrar düşecek, sonra tekrar yükselecek. Faiz / kur karşılıklı oyna(tıl)maya devam edecek. Küresel vampirler ( içimizdeki para babası vampirler de dahil ) kanımızı emmeye devam edecekler. Tam bir win win durumu ! Şimdi yukarıda sorduğum iki soruyu tekrar okuyun ve yanıt verin. Bunu hangi akıl, vicdan kaldırabilir? Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bunu hazmedemiyorum, öfke doluyum. Ülkemizin sömürülmesine neden olan, bu fırsat ortamını yaratan; küresel oyun kuruculara ve içimizdeki işbirlikçilerine söyleyecek söz bulamıyorum!

Ekonomist değilim, bunları görmek için ekonomist olmaya da gerek yok. Haddim olmayarak alanlarına girdim kusuruma bakmasınlar!
Aslında, biraz sorgulamak, araştırmak yeterli. Araştırmadan, sorgulamadan ekonomi iyi, dolar düşüyor. Aaa dolar yükseliyor batıyoruz diye düşünenlere; ülkemizin nasıl sömürüldüğünü umarım anlatabilmişimdir.

Mehmet gider, Ahmet gelir. Hafize gider, Pakize gelir, bu döngü bitmez! Bu acımasız kısır döngüden, bu girdaptan kurtulmanın tek bir yolu var. ÜRETMEK. Aksi halde kurtlar sofrasında yem olmaya devam ederiz.

İlyas Erbay

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.