Ihlas Haber Ajansı tarafından
05 Mayıs, 2024 12:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Kastamonu Üniversitesi’nde ’mezhepler’ konuşuldu

Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta çağdaş dönemde içtihat, mezhep ve çok mezheplilik konuşuldu.
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Muhammed İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’un konuşmacı olarak katıldığı “Çağdaş Dönemde İçtihat, Mezhep ve Çok Mezheplilik” adlı konferans, İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansa Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Atalan ve Prof. Dr. Ömer Küçük ile Muhammed İhsan Oğuz Vakfı İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Aykaç, Muhammed İhsan Oğuz Vakfı Başkan Yardımcısı M. İhsan Oğuz ve akademik personel ile öğrenciler katıldı.
Konferansta Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur, İslamiyet’te mezhep ve çok mezheplilik konusunu tarihi önemine değindi.
Mezhep meselesi her ne kadar fıkır özel konusu gibi görünse de her Müslümanı bir şekilde ilgilendiren bir konu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Okur, “Mezhep dediğimiz uygulama İslam hürmetini bu din sağlıklı ve tutarlı bir şekilde yaşayabilmek için geliştirdiği ve sahiplendiği modelin adıdır” dedi.
Farklı ülkelerde, farklı coğrafyalarda farklı mezheplerin olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Okur, ülkelerin Müslüman nüfusunu ele alınırken halkın ekseriyatı için Sünni, Şii, Hanefi gibi mezhebi tanımlandığını söylerken bazı ülkelerde ise herhangi bir mezhebe üye olmayan nüfusun olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Okur, farklı coğrafyalarda yaşan insanların dini kurallara nasıl uyum göstereceği konusunda mezheplerin önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, bir mezhebe dahil olan bireylerin başka bireylerin mezheplerine göre davranması dinde karışıklık oluşturacağına dikkat çekti.
Konferans, soru-cevap kısmının ardından Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’a plaket takdimi ardından sona erdi.

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.