blank
Ramazan Akca tarafından
15 Nisan, 2015 07:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KARATEKİN Üniversitesi’nde Konferans

ÇANKIRI Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Uluslararası İlişkiler Topluluğu ve Demokrasi ve İnsan Hakları Topluluğu tarafından organize edile “Küreselleşen Dünyamızda Uluslararası İlişkilerci Olmak” konferansı gerçekleştirildi. Konferansta konuşan emekli Büyükelçi Haldun Otman öğrencilere Dışişlerinde görev almak için hangi okul ve yollardan geçmeleri ile bilgi vererek şuan 128 ülkede temsilciliğimizin bulunduğunu, temsilcilik açısından dünyada 8. Ülke olduğumuzu ve Dışişleri Bakanlığının 6 bin 400 personelinin 4 bin 600’ünün yurt dışında görev yaptığını söyledi. Yurtdışı misyon temsilciliğinin manevi sorumluluğu çok ağır bir görev olduğunu ve her koşulda ülke menfaatlerinin korunması ve gözetilmesinin öncelikli bir görev olduğunun altını çizen emekli Büyükelçi Otman “ Ülkenizi her alanda iyi temsil etmek için görünür olmalı, basın ile iyi ilişkiler içinde olmalı ve sosyal aktivitelerde bulunmalı ve gündemi çok iyi takip ederek ona göre stratejiler üretmelisiniz” dedi. Öğrencilere mesleki eğitimleri yanında mutlaka yabancı dil öğrenmeleri konusunda da tavsiyelerde bulunan Haldun Otman konuşmasının son bölümünde yurtdışı görevleri ile ilgili ilginç anekdotlar ve anılarını da anlattı. Daha sonra söz alan Milletvekili Prof. Dr. Tunca Toskay il olarak küreselleşmenin tarifini yaparak “küreselleşme Dünya ülkelerinin maddi ve manevi değerlerinin ve bunlarla birlikte oluşmuş kültürlerin ulusal ve uluslararası dağılımıdır” diye konuştu. Milletvekili Toskay küreselleşmeyi tetikleyen en büyük etkenlerin ulaşımdaki gelişim, bilginin artık resmiyetten çıkıp bireyselleşip çok çabuk yayılıp eskimesi, sermayenin mobilitesi, çok uluslu büyük şirketlerin artması ve artık dünyanın ortak sorunu olan çevre sorunları gibi sebepleri olduğunu söyledi. Toskay “Sizlerde küreselleşen dünyada uluslararası ilişkilerci olmak istiyorsanız bu karmaşık yapıyı iyi bilmeli ona göre eğitim almalı ve ona göre çözümler üretmelisiniz. Kendi alanınızda çok iyi kariyer yapabilirsiniz ama donanımınız iyi olmalı ve avantajlı a alanları iyi araştırmalısınız ve iletişim teknolojilerine hakim olmalı ayrıca bu işin olmazsa olmazı olan yabancı dili en azından İngilizceyi çok iyi bilmelisiniz “ dedi.

MİLLET BAHÇESİ’NDEN NE HABER?
blank
Mustafa AKAY tarafından
23 Aralık, 2024 10:43 tarihinde yayınlandı
A+ A-

MİLLET BAHÇESİ’NDEN NE HABER?

MUSTAFA AKAY

Cumhuriyetin var ettiği bir kent son dönemlerde iyice köreldi. Avuç içi kadar olan bu kentte, her şey insanları üzüyor. Trafik alabildiğine karmaşık. Doğru dürüst yatırım alamıyor. Bina yapımından başka gelişen bir tarafı yok.
Eğitimde eskiden Türkiye'nin önde gelen kentlerinden birisiydi. Şimdilerde bu alanda da bir gerileme yaşanıyor.
Sağlık alanında ise tam bir felaket içinde.
Eğitim ve sağlıkta oklar hep özeli gösteriyor.
Oturulacak, kalkılacak mekanları yok denecek kadar az. Hava karardıktan sonra şehir merkezi tam anlamıyla bir ıssızlığa bürünüyor.
Böyle bir kenti vizyonu olmayanlar yönetince, yapılan yatırımlar da boşa gidiyor.
Buna, yaklaşık 10 yıl önce yapılan Kent Meydanını gösterebiliriz.
Yüzlerce ağacın kesilmesiyle ortaya çıkan boşluğu Kent Meydanı yapalım düşüncesiyle, betona çeviren bir anlayış hiçbir işlevi olmayan bu yeri merkezi hükümete devrederek, Millet Bahçesi yapımına yol verdi.
O zamanlar Kent Meydanı’nın 45 milyona mal edildiğine ilişkin iddialar ortaya çıkmıştı. Yapılan Kent Meydanı tam anlamıyla, betondu. Yeşili bulmak ya da görmek mümkün olmadan, bir yıl öncesinde yıkımına karar verildi.
Belediye Kent Meydanı’nı devrederken, hakkını yemeyelim 16 dükkânın tapusunu aldı ve kendi hanesine yazdı.
Bir seçim öncesi iktidar partisinin en büyük argümanlarından birisiydi Millet Bahçesi… Millet, Kent Meydanına gelecek, bedava çay içecek, kek yiyecekti. Çevre Bakanlığı’nın üstlendiği Millet Bahçesi'nde, yapılan 16 dükkânın dışında hiçbir gelişme görülmüyor. Meydan betona gömülmüş hissini veriyor yine.
Millet Bahçesi’nin kaça mal olacağı ve projesi konusunda da kamuoyu aydınlatılmıyor.
Yani, yine ülkenin kaynakları çarçur ediliyor.
Bir başka ülkede olsa, bu savurganlığın hesabı sorulur.
Zengin ülkeler yatırım yaparken kılı kırk yararlar. Bizde ise, "ben yaptım" mantığı egemen.
Düşünün, yurdun dört bir yanında böyle plansız, programsız yatırımların maliyetini.
Emeklisine üç kuruş maaşı hak gören anlayışın savurganlıklarının boyutu devasadır.
Yazık bu ülkeye. İyin üzücü tarafı bu tür savurganlıklarından milleti haberdar etmeyenlerin varlığı da vurdumduymazlığını artırmaktadır.
Bir seçim kazanmak uğruna milletin parasını çarçur edenlerin vicdanları rahat mıdır bilemiyoruz. Rahat diyenler olursa da onlara "sizin vicdanınız yok" deriz.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.