Ihlas Haber Ajansı tarafından
31 Ağustos, 2023 00:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Karadenizli balıkçıların 1 Eylül hazırlığı

Yasakların sona ererek denizlerde av döneminin başlamasına sayılı günler kala Sinoplu balıkçılar son hazırlıklarını yapıyor.
Türkiye balıkçılığının yüzde 7,5’u, Karadeniz balıkçılığının da yüzde 35’inin yapıldığı Sinop’ta balıkçıların av yasağının sona ereceği 1 Eylül için heyecanlı bekleyişi sürüyor. Balıkçılar tamir ve son ağ bakımlarını sürdürüyor. ‘Vira Bismillah’ demeye hazırlanan Sinoplu balıkçılar 31 Ağustos Perşembe gününü 01 Eylül Cuma gününe bağlayan gece denize açılacak.
Sinop Merkez Su Eserleri Kooperatifi Birliği Lideri Namık Ünlü, bu dönem umutlarının palamuttan yana olduğunu belirterek, “Heyecanla bekliyoruz. Biraz buruk bir heyecanla hazırlıklarımızı yapıyoruz, tayfamız geldi. 1 Eylül’de denize çıkacağız. Palamut birinci önceliğimiz fakat palamut denizde bu sene çok az gözüküyor. Natürel, umudumuz palamuttan sonra hamsi, istavrit, lüfer, çinakop üzere balıkların peşine gideceğiz. Nasibimizi arayacağız. Bunun yanında tabi en büyük kahrımız akaryakıt. Fiyatlar çok yükseldi. Giderlerimizde yüzde 100’le yüzde 200 ortası bir artış var geçen seneye bakarak. Buda bizi çok düşündürüyor. Tuttuğumuz balığa inşallah yansır diye umut ediyoruz. O da arz talep sıkıntısı. Az balık olduğunda balık çok para ediyor, çok olduğu vakit biraz fiyatlar aşağıya düşüyor. Balık bol olsun ki biz de sürümden kazanalım. Halkımız da bol bir balık tüketimine gitsin. Bu bize de etken oluyor balığımız satılıyor. Kimse yemezse kimsenin alım gücü olmazsa balıklar satılmazsa alışılmış ki fiyata yansıyor, fiyatlar düşüyor, fiyatların düşmesi bizi olumsuz etkiliyor. 1 Eylül’den sonra tüm arkadaşlarımıza kazasız belasız bir dönem diliyorum” dedi.
Balıkçılar, Karadeniz’de bilhassa Samsun, Ordu ve Sinop bölgesinde bu yıl bereketli bir dönem bekliyor.

blank
blank
Fevzi Aydın tarafından
07 Ocak, 2025 15:08 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

SİYASET EKONOMİSİ…

DÜŞÜNCE ve GÖRÜŞ
Fevzi AYDIN

Önemli alanlardaki kritik kararlar, iktidarın siyaset ekonomisi ile değişken politikasına bırakılıyor…
Böylece iktidara her alanda siyasi rant kazanma imkânı sağlamakta…
Ekonomik göstergelerdeki, özellikle Enflasyon-Faiz sarmalını idare etmek, ekonomi yönetimlerinin görevi olmasına rağmen, siyasi irade ekonomiye müdahale etmekte…
Yasa ile belirlenen kriterler bile, iktidarın siyasi iradenin baskı ve kontroluyla yeniden düzenlenmekte…
Siyasi duruma göre, doğru ekonomi politikaları bile göz ardı edilerek, ülke ekonomisinin krize sokulmasına göz yumularak, seçim kazanma hedeflenmekte…
Ekonomi ve çalışma hayatının temel göstergelerinden olan faiz-enflasyon rakamları bile gerçeklerden çok farklı açıklanmakta…
Çalışma hayatındaki ücret artışlarının düşük tutulması sağlanırken, iktidarın enflasyona ezdirmedik siyaseti gerçekleşmekte, böylece ücret dağılımındaki adaletsizlik artıyor…
Siyasi iktidar ise, halkın adaletsiz ücret dağılımından zarar gördüğünü görmezden gelerek, enflasyonu yüksek ve faizi düşük açıklamakla, çalışma ve ekonomik hayata karşı zafer kazandığını ilan etmekte…
Günümüz siyasi iradesi, yüksek enflasyon ve düşük faiz politikasıyla ekonomiyi rayından çıkarırken, çalışma hayatının ücret dağılımını düşük tutma çabası ise aslında siyasi alanını genişletme politikası…
Önce verilecek artışlar, zamlar düşük gösterilmekte…
Çalışma hayatının ve halkın yüksek tepkisine, karşı atağa geçerek, biz çalışanımızı ezdirmeyiz edebiyatıyla, siyaset ekonomisi devam etmekte…
Siyasi irade, yapılan artışların düşük olduğunu bildiklerini, işverenlerin ve ekonomik sistemin baskısıyla, yüksek zam yapamadıklarını açıklama gafletine bile düşebilmekte…
Bugün çalışma hayatına yapılan artışlar, siyasi iradenin düşük gösterdiği enflasyon nedeniyle düşük yapılırken, siyasi irade ve ekonomik kurmaylar, gerçekleri görmezden gelerek, çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik diyebiliyor…
Asgari ücret artışını enflasyonun altında yapmalarına rağmen, vergilere yapılan %43 zam karşısında, Asgari ücrete %30 zam yapılmakta, açıklanan enflasyon ile vergilere yapılan zam çelişmekte…
Asgari ücretin, işveren baskısıyla düşük gösterildiğini açıklayan siyasi irade, adaletsiz ücret dağılımının sorumlusunun kendisi olduğunu ifşa etmekte…
Düşük gösterilen enflasyon ile sözde işverenlerin baskısıyla açıklanan Asgari Ücrete kamuoyunun tepkisiyle, yeniden düzenleme yapılabilir açıklamaları da yasaların siyasete kurban edildiğini göstermekte…
Bugün siyasetin oyuncağı haline gelen ve yap-boz tahtasına çevrilen ekonomik göstergeler, siyasetin ekonomiyi yönetmesindeki başarısını göstermekte…
Siyaset, ekonomiyi krize sürükleyen kararları alırken, ardından ekonomiyi krizden çıkarmak için yeni tedbirler almak zorunda olduklarını ifade ederek, vatandaşlardan sabır istemekte…
Her ekonomik kriz sonrası, yeni sayfa açıldığını ifade eden siyaset, kriz ekonomisini kısır döngü haline getirerek, kamuoyunu bir şekilde ikna etmeyi başarmakta…
Siyaset ekonomisi, kalkınma ekonomisi yerine kriz ekonomisiyle, sosyo-ekonominin ve halkın hayat şartlarının refah seviyesini artırmaya değil, azaltmaya yol açmakta…
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.