Ticaret Bakanlığı'nın yerli tedarik zorunluluğu, sektörde yeni bir arayışı gündeme getirebileceği ifade edilirken, dış kaynaklardan daha uygun fiyatlarla hammadde temin edebilen demir çelik sektöründeki bazı firmalar için bu yeni kural sancılı bir süreç başlattı.
Ticaret Bakanlığı, Dahilde İşleme Rejimi’nde (DİR) yaptığı düzenlemeyle, ihracata yönelik üretimde kullanılacak ürünlerde en az yüzde 25 oranında yerli tedarik şartı getirdi. Düzenlemenin; iç piyasa dengesini korumak, yurt içi üretime talebi artırmak ve Türk sanayisini güçlendirmek gibi hedefleri bulunuyor.
Ancak, dış kaynaklardan daha uygun fiyatlarla hammadde temin edebilen demir çelik sektöründeki bazı firmalar için bu yeni kural sancılı bir süreç başlattı. Sektör temsilcilerinden bir kısmı, uygulamanın maliyetleri artırarak rekabet güçlerini zayıflatabileceğini ve zarara yol açabileceğini ifade ediyor.
KARDEMİR'DEN "DÜŞÜK KAR" AÇIKLAMASI
Özellikle kütük (yarı mamül çelik) ihtiyacı için uzun yıllardır Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nı (KARDEMİR) ana tedarikçi olarak kullanan haddeleme sektöründe, KARDEMİR fiyatlarının ithal alternatiflerine kıyasla yüksek olduğu yönünde görüşler dile getiriliyor.
KARDEMİR kanadı ise bu eleştirilere karşı, Türkiye koşullarında kütük üretiminin yüksek karlı bir alan olmadığını savunuyor. Firmanın, kendi ihtiyacının yanı sıra piyasanın talebini de karşılamak üzere bu üretimi sürdürdüğü, ancak çok düşük kar marjlarıyla satış yaptığı belirtiliyor. Yetkililer, "KARDEMİR'in fahiş fiyatla sattığı" yönündeki algının gerçeği yansıtmadığını vurguluyor.
"YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRÜNLERE ODAKLANACAĞIZ"
KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Ali Oflaz, şirketin 2026 yılını 'Verimlilik Yılı' ilan ettiklerini duyurdu. Oflaz, "Katma değeri yüksek ürünlere öncelik vereceğiz" diyerek şirketin stratejik dönüşümünün sinyallerini verdi.
Bu açıklamalar, "KARDEMİR kendi ihtiyacı kadar kütük üretip, yüksek katma değerli ve teknolojik ürünlere odaklanırsa ne olur?" sorusunu gündeme getiriyor. Sektör gözlemcileri, eğer KARDEMİR kütük arzını azaltırsa, haddecilerin kendi çözümlerini üretmek zorunda kalabileceğini değerlendiriyor.
17 YIL ÖNCEKİ KARMET GİRİŞİMİ
Benzer bir ikilem, 2008 yılında da yaşanmış ve 17 hadde firması, KARDEMİR'den yeterli ve uygun fiyatlı hammadde temin edemedikleri gerekçesiyle bir araya gelmişti. Sektör temsilcileri, o dönem bazı KARDEMİR yöneticilerini, ürünleri kendi şirketlerine ucuz fiyattan çekip piyasaya pahalı satmakla eleştirmişti.
Bu firmalar, "kendi göbeklerini kendileri kesmek" amacıyla KARMET A.Ş. adıyla ortak bir kütük üretim şirketi kurma kararı almıştı. Kuruluş aşamasında 250, ardından 1000 kişiye istihdam vaat etmişler, 2010 yılında Karabük'te yer tahsisi de yapılmıştı. Ancak, Devlet Demiryolları'nın (TCDD) aynı alana talip olması ve bürokratik engeller nedeniyle proje hayata geçirilememişti.
YENİ BİR ORTAK GİRİŞİM MÜMKÜN MÜ?
Aradan 17 yıl geçmesine rağmen, bugün Ticaret Bakanlığı'nın yerli tedarik zorunluluğuyla benzer tartışmalar yeniden alevlendi. Sektör içinde, "KARDEMİR pahalı veriyor" diye fiyat indirimi peşinde koşmanın kalıcı bir çözüm getirmeyeceği görüşü hakim.
Bu durum, "Acaba haddeciler yeniden bir araya gelerek, kendi kütüklerini üretecekleri bir şirket kurmak için adım atabilir mi?" sorusunu akıllara getiriyor. Sektör kaynakları böyle bir ortak girişimin, sektörün hammadde bağımlılığını azaltarak uzun vadede rahatlatabileceğini, ancak büyük yatırım, teknik altyapı ve koordinasyon gerektirdiğini ifade ediyor.
Geçmişte KARMET deneyiminin yaşandığı Karabük'te, yeni düzenlemeler ışığında benzer bir projenin yeniden gündeme gelip gelmeyeceği, önümüzdeki dönemde sektörün en çok konuşacağı konular arasında yer alacak gibi görünüyor.