blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
24 Şubat, 2025 12:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük’te kan donduran cinayet: Çocukların gözü önünde kardeşi ve yengesini silahla vurarak öldürdü

Karabük’te Afganistan asıllı bir kişi, yengesi ve kardeşini çocukların gözü önünde silahla vurarak öldürdü. Olay sonrası kaçan zanlı ise asayiş takımları tarafından Eskipazar ilçesinde kıskıvrak yakalandı.
Edinilen bilgiye nazaran, olay Yeşil Mahalle Kavşak Sokak’ta bulunan 5 katlı Tatlı Apartmanı’nın son katında meydana geldi. Tıpkı konutta yaşayan 29 yaşındaki Norooz Ahmedi, şimdi belirlenemeyen bir nedenle kardeşi Kurban Ali Ahmedi (25) ile yengesi Leeqa Azemi’yi (27) başlarından silahla vurdu. Komşuların konuttan silah sesleri gelmesi üzerine yaptıkları ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis takımı ve sıhhat takımı sevk edilirken, yapılan denetimlerde Kurban Ali ve Leeqa’nın olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi.
Olayın akabinde cinayet zanlısı ticari taksi ile Eskipazar ilçesi istikametine kaçarken, Asayiş grupları takımları zanlının yakalanması için çalışma başlattı. Grupların zanlının kaçtığı ticari taksi şoförüne ulaşmasının akabinde zanlının Eskipazar ilçesinde indiği belirlendi. Karabük’ten yola çıkan Asayiş Şube Müdürlüğü takımları ilçede zanlıyı kısa müddette cinayet silahıyla birlikte yakalayarak gözaltına aldı. Gruplar tarafından gözaltına alınan cinayet zanlısı Karabük’te bulunan özel bir hastanede sıhhat denetiminden geçirilerek soruglanmak üzere Cinayet Şube Müdürlüğü takımlarına teslim edildi.
Öte yandan cinayet sırasında meskende ölen Kurban Ali Ahmedi ile Leeqa Azami’nin 2, zanlı Nooroz Ahmedi ve başka kardeşlerine ilişkin 3 çocuk olmak üzere yaşları 2 ile 5 ortasında toplam 5 çocuk bulunduğu belirlendi. 5 çocuk konuttan alınarak polis takımları tarafından muhafaza altına alındı.
Karabük Emniyet Müdürü Mehmet Ali Hasan Köse’de olay yerine gelerek incelemelerde bulunurken, silahla vurularak hayatını kaybeden Afgan asıllı karı kocanın cansız vücutları cenaze aracına konularak otopsi yapılmak üzere Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgu’na kaldırıldı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
09 Mayıs, 2025 14:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Tezgâhın Ötesinde, Çeliğin Gerçek Ağırlığı

Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.

. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.

Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?

Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.

Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.

Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.

Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.

Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.

Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.

Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.

Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.