Berkay Doğan tarafından
21 Ocak, 2025 10:35 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük’te “Eğitimde Marka Şehir” Hedefine Emin Adımlarla

Karabük Valiliği’nin himayesinde hayata geçirilen "Eğitim Kenti Karabük Projesi," 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı’nın ilk döneminde önemli başarılara imza attı.

Karabük Valisi Mustafa Yavuz, proje kapsamındaki çalışmaları değerlendirdiği açıklamasında, "Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayarak çocuklarımızın her alanda en iyi eğitimi almasını hedefliyoruz. Projemiz, Karabük’ü eğitimde marka şehir yapma yolunda büyük katkılar sağlıyor," dedi.

BİRİNCİ DÖNEMDE 1.343 ETKİNLİK GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Proje kapsamında birinci dönem boyunca toplam 1.343 etkinlik düzenlendi. Akademik başarıyı artırma hedefiyle öğretmenler tarafından geliştirilen 328 etkinlik ve materyal öğrencilerin kullanımına sunuldu. Yapay zeka uygulamaları, eğlenceli matematik atölyeleri ve fen deneyleri bu çalışmalardan bazılarını oluştururken, Matematik Olimpiyatları'nda 3 bronz, 1 mansiyon ve 5 başarı ödülü kazanıldı.

EĞİTİMCİLERE VE AİLELERE DESTEK

Eğitim Paydaşlarının Eğitimi başlığı altında 160 kurs açılarak, 3.966 öğretmen yeni yöntemler ve teknolojilerle buluşturuldu. Karabük Üniversitesi öğretim üyeleriyle iş birliği içinde liderlik, motivasyon ve akademik başarıyı artırma etkinlikleri düzenlendi. Velilere yönelik olarak ise erken çocukluk eğitimi ve öğrenci psikolojisi konularında konferanslar gerçekleştirildi.

TEKNOLOJİ VE YABANCI DİL ÖN PLANDA

Demir Kod Alt Projesi çerçevesinde siber güvenlik, yazılım ve donanım alanlarında 54 etkinlik düzenlendi ve TEKNOKARABÜK yarışmasına yönelik öğrenci takımları oluşturuldu. Yabancı Dil Karabük’e Yabancı Değil Projesi kapsamında ise 87 etkinlik ile dinleme, yazma, konuşma ve anlama odaklı çalışmalar gerçekleştirildi.

DEĞERLER, MESLEKİ EĞİTİM VE OKUMA ALIŞKANLIĞI

Değerlerim Uygulaması ile 177 etkinlikte toplumsal, milli ve manevi değerlerin kazandırılması amaçlandı. Mesleki Eğitim Çalışmaları Alt Projesi kapsamında ise "Herkesin Bir Mesleği Olmalı" anlayışıyla 83 faaliyet düzenlendi. 68 meslek lisesi öğrencisine aylık 1.500 TL burs sağlandı. Okuyorum, Öğreniyorum Alt Projesi ile öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla 37 bin kitap dağıtıldı.

KÜLTÜREL VE SPORTİF BAŞARILAR

Kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler çerçevesinde 399 etkinlik gerçekleştirildi. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda öğrenciler toplam 26 başarı elde etti.

VALİ YAVUZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJI

Vali Mustafa Yavuz, "Eğitim Kenti Karabük Projesi’ne destek veren tüm kurum ve kuruluşlarımıza, eğitimcilerimize ve ailelerimize teşekkür ediyorum. Hep birlikte çalışarak Karabük’ü eğitimde marka şehir yapmaya devam edeceğiz," ifadelerini kullandı.

blank
Atilla Çilingir tarafından
13 Nisan, 2025 12:55 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NEDEN TANINMAZ?

Türkiye’nin ata yadigârı Kıbrıs adasındaki soydaşlarımızı Rumların zulmünden, topyekûn katletmesinden kurtaralı 51 yıl, adalı Türklerin özgürlüklerine kavuşarak KKTC adıyla kendi devletlerini kurmasından bugüne 42 yıl geçti.

   Ama ne adadaki bu değişimi, ne de Türklerin kurmuş olduğu KKTC’yi bugüne değin hiçbir ülke kabullenmedi. Türkiye dışında hiçbir ülke de bu devleti tanımadı!

   Neden?

   O kadar çok nedeni var ki!  

   Bu nedenlerin en başında geleni; Haçlı seferlerinden bu güne böylesine stratejik önemi olan bir coğrafyada tam da Akdeniz’in orta yerinde bulunan, Ortadoğu’yu yakından kontrol eden uçak gemisi konumundaki bu adada Türk’ün varlığı, Türk askerinin olması hiçbir zaman istenmedi de ondan…

  Tarihin hiçbir döneminde Türklerin varlığının Orta Asya’nın dışına çıkması da istenmedi. Çünkü batılılara göre Türklerin batıya yayılması demek İslamiyet’in de genişlemesi, Hıristiyanlığın önüne geçmesi, insanları kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendiren kilisenin de önünü kesmekti de ondan…

   Aslında Kıbrıs’ta yaşanan da budur!

  Bugüne değin GKRY’deki Ortodoks Kilisesinin başındaki papazların istekleri dışında yönetimde bulunan hiçbir Rum lideri Türk tarafı ile çözüm adına müzakere edemedi. Kilise ne dediyse müzakere masasında sadece onu dile getirdi.

   Rum Ortodoks Kilisesi bugüne değin gerçekleşen tüm müzakerelerde adanın yönetiminin Rum tarafında olmasını, Türklerin ise sadece azınlık haklarına razı olmasını istedi. Ondan sonra atılacak adımın, adanın Yunanistan’a ilhak olması da idealleriydi…

  Tarihi gerçeğe de bakıldığında 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı da Ortodoks Kilisesinin Başpiskoposu Makarios’tu. Onun da amacı adayı Yunanistan’a bağlamaktı.

     Kısacası adada yaşanan anlaşmazlığın temelinde Hıristiyan âleminin bu bölgede İslamiyet’in temsilcisi bir devletin olmasını istememesi vardır.

    Bu gerçeğin dışında KKTC’nin tanınmamasının diğer önemli nedeni; ABD-AB-BM ve bölgede menfaati olan diğer devletlerin hem adanın çevresinde bulunan enerji yataklarının kullanılması, hem de adanın stratejik önemi nedeniyle Kıbrıs’ta üs bulundurmak istemeleridir. Bunun için de inanç merkezli politika öne çıkmakta. İslamiyet’in temsilcisi olarak gördükleri KKTC’yi tanımak yerine; Hristiyan âleminin temsilcisi olarak gördükleri Rum tarafını yasal hükümet olarak tanımak onların işine gelmektedir.

  Bunun yanı sıra ekonominin, paranın gücü de önemlidir. Bunun en yakın örneği; KKTC’nin de gözlemci ülke olarak tanındığı Türk Devletler Teşkilatına üye ülkeler konumundaki; Türkmenistan-Kazakistan-Özbekistan ülkelerine AB’den yapılacak 15 milyar avroluk yatırımın da etkisiyle geçtiğimiz hafta GKRY’ne büyükelçi atamışlardır

 TDT üye bu üç ülkenin diplomatik hamlesi karşısında Türkiye’den henüz bir açıklama yapılmadı. Ancak KKTC’yi tanımayan bu üç kardeş ülkenin Rum kesimine büyükelçi atamalarını sadece alacakları ekonomik yardım nedeniyle yaptıkları da söylenemez.

  Çünkü yapılan bu hamlenin arka planında; Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerinde giderek artan gücünün AB tarafından fark edilmesi, bu iş birliğinde bir çatlak açılması, Hristiyan âleminin Avrasya platosuna uzanarak bu güç birliğini ayrıştırması yatmaktadır.

  Türkiye’nin bu noktada Azerbaycan’dan alacağı güçlü bir destek ile AB’nin açmak istediği bu çatlağın önünü kesmesi, Türk Devletler Teşkilatına üye olan ülkeler ile ilişkilerini güçlendirmeye devam etmesi en uygun tercih olmalıdır.

  Görülen odur ki!

  KKTC’nin uluslararası camiada tanınması o kadar kolay olmayacaktır. Ama başta Türkiye’nin yöneticileri olmak üzere KKTC’deki yöneticiler de bu devletin tanıtılması faaliyetlerinden asla vazgeçmemeli, uluslararası ilişkilerde KKTC’nin tanınması mutlaka gündeme getirilmelidir.

    Dünya var olduğundan beri devletlerarasında süregelen dinler savaşı, geçmişte silah gücü ile gerçekleşmişti, günümüzde ise ekonomik güçler çatışması ile devam etmektedir.

    Türkiye bulunduğu coğrafyada, son yurdumuz Anadolu’daki güçlü yapısıyla örnek olmaya devam ettiği Avrasya platosundaki devletlerle olan işbirliğini devam ettirirken, uluslararası ilişkilerde de özellikle Hıristiyan âlemine mensup ülkelere sağladığı avantajları bir kez daha gözden geçirmeli, önümüzü kesmeye çalışan kimi ülkelere bu avantajlar hatırlatılarak onları daha dikkatli olmaya davet etmelidir.

    Bir örnek vermek gerekirse Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle özellikle Avrupa’ya yayılması muhtemel milyonlarca göçmenin önüne geçerek onlara kucak açan Türkiye’nin bu fedakârlığını unutanlara hatırlatmak bile yetecektir.

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.