Karabük Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Durmuş Ali Keskinkılıç’tan İstanbul’un Fethi Mesajı
Fetih, sadece bir şehrin alınması değil, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasıdır. Aziz milletimizin şanlı tarihine altın harflerle kazınan İstanbul’un Fethi’nin 572. yıl dönümünü büyük bir gurur ve heyecanla yad ediyoruz.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın genç yaşında sergilediği ileri görüşlülük, kararlılık ve inanç; milletimize daima ilham olmuş, çağlar boyunca birçok medeniyete başkentlik yapan İstanbul’un ebedi Türk yurdu olmasının kapılarını aralamıştır. Bu büyük zafer, sadece askeri bir başarı değil; aynı zamanda ilim, irfan ve adalet medeniyetinin temel taşlarını yeniden yükselten bir dönüm noktasıdır.
İstanbul’un Fethi, inançla birleşen aklın, azmin ve stratejinin zaferidir. Bu kutlu zaferi gerçekleştiren başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere tüm kahraman ecdadımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Bizlere düşen görev; bu büyük mirası gelecek nesillere taşıyacak adımları atmak, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkarak Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda kararlılıkla yürümektir.
Bu vesileyle, İstanbul’un Fethi’nin yıl dönümünü en kalbi duygularımla kutluyor, tüm hemşehrilerime ve aziz milletimize selam, sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Durmuş Ali KESKİNKILIÇ Karabük Milletvekili KİT Komisyonu Üyesi
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e karşı başladı bu düşmanlıklar. Çökmüş, emperyaistlerce işgal edilen, yağmalanan bir imparatorluğun külleri üzerinden yeni bir devlet kuran, CHP’nin ilk genel başkanı Büyük ATATÜRK’e karşı başlamıştı bu düşmanlıklar… İçimizden ve dışarıdan tezgahlanan suikastlerle O’nu öldürmeye kalkıştılar.
Aynı düşmanlık O’nun silah ve Milli Mücadele arkadaşı, Batı Cephesi Komutanı, Lozan Kahramanı, 2. Dünya Savaşı’nda çeşitli uluslardan 75 milyon insan ölürken bir tek yurttaşımızın burnunu kanatmayan, ülkemize çok partili demokrasiyi getiren 2 nci Cumhurbaşkanımız İsmet İNÖNÜ’ye karşı yöneldi bu alçakça düşmanlık…
Çok nankörlükler gördü İsmet Paşa, iftiralara, saldırılara maruz kaldı. Hala devam eden bu tavırların diğer bir hedefi de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olduğu halde amaçlarını İsmet Paşa ile kamufle ederek saldırı ve iftiralarına devam ettiler.
1964 yılında Başbakanlık’tan çıktıktan sonra bindiği aracı durduran Mesut SUNA isimli bir kişi tarafından silahla üç el ateş edilerek öldürmek istediler.
1959’da Uşak’ta taşlanmış, başından yaralanmıştı.
1959’da Necip Fazıl KISAKÜREK’in çıkardığı Büyük Doğu Dergisi’nde “ GÜNÜ GELDİ” başlıklı yazıda kefen giyeceği günün geldiği anlatılıyor ve hedef gösteriliyordu.
1969’da Yargıtay Eski Başkanı İmran ÖKTEM’in cenaze töreninde saldırıya uğradı. Bir general silahını çekerek ve “Bu memleketin sahibi var” diye bağırarak saldırıyı önledi.
Ama o milletine hiç küsmedi. Savaşlarla geçen yıllarına karşın, O milletini İkinci Dünya Savaşı’na sokmadı, yetim ve öksüz bırakmadı. Nur ve ışıklar seninle olsun Paşam. Mekanın cennet olsun.
Bu düşmanlık ve saldırılardan ECEVİT’te nasibini aldı. Kıbrıs Fatihi Ecevit’e ilk saldırı 27 Eylül 1973’de İsparta’da yaşandı. 23 Haziran 1975 Gerede ve 4 Eylül 1975 Elazığ’da, 23 Temmuz Newyork’da, 26 Nisan 1977 Niksar’da, 27 Nisan 1977 Şiran’da, 29 Mayıs 1977 Çiğli’de, 3 Haziran 1977 Taksim’de, 17 Haziran 1977 Nevşehir’de O’nu taşladılar, silahla öldürmek istediler,
Önceki Genel Başkan Kemal KILIÇDAROĞLU’da bu düşmanlığın hedefiydi. 25 Ağustos’ta Artvin’de PKK saldırısı, Adalet, Hak ve Hukuk yürüyüşünde, 5 Temmuz 2017’de Kocaeli ve 21 Nisan 2019’da Çubuk’ta suikast girişimleriyle öldürülmek istendi.
Şimdi sırada Özgür ÖZEL’mi var ? “Barışın kaybedeni olmaz” ve “Niye fakirin ekmeğiyle oynuyorsunuz” diyen, barışın, hoşgörünün, birlik ve beraberliğin, esprileri ve tebessümü ile sembol olmuş Sırrı Süreyya ÖNDER’in cenaze töreninde yapılan saldırı sadece Sayın ÖZEL’e ve CHP’ye yapılan bir saldırı değil, Türk demokrasisine karşı, halkımızın kutuplaştırılmasının önlenmesine, birlik ve bütünlüğümüze karşı yapılan bir saldırıdır.
1950’den beri ülkemizi yöneten sağ iktidarlar ve cuntaların yaptığı, yaşattığı olumsuzlukları CHP’mi yaptı ?
Dost ve müttefik diye bize yutturulan ABD sevdasıyla ülkemizi bir Amerikan uydusu haline CHP’mi getirdi ? Kurdukları üsler ve füzelerle başta Ruslar ve komşularımızla ilişkilerimizi CHP’mi bozdu, Rusların ilk hedefi haline getirdi ?
“BABALAR GİBİ SATARIM” sloganı ve özelleştirme ile bütün varlıklarımızı, fabrikalarımızı, tesislerimizi CHP’mi sattı, kapattı ?
Sınır güvenliğimizi yok sayarak mayınları CHP’mi söktü, 15 milyona yakın ne idüğü belirsiz kaçkını yurdumuza CHP’mi soktu, onlara kutsal TC vatandaşlığını para karşılığı sattı, yer altı servetimiz madenlerimizi CHP’mi yağmalattı, 20 adamızı Yunan işgal ederken, bayrağını dikerken CHP’mi bu işgali seyretti ?
Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Adası’nın çevresindeki münhasır ekonomik bölgede bize ait 5 parseli işgal ederek doğal gaz ve petrol çıkarmaya çalışan Yunanistan, İsrail ve Mısır’a CHP’mi terk etti bu alanı, bu amaçla milyonlarca dolar ödenerek alınan 5 adet petrol arama ve sondaj gemisini Filyos’a CHP’mi hapsetti ?
Ne kadar günahkar, ne kadar suçluymuş bu CHP ? Cumhuriyeti kurduğu için mi, demokrasiyi tercih ettiği, hep ülke yararını düşündüğü, karma ekonomik sistemle ülkemizin kalkınacağını, planlı ekonomik dönemlerle fabrikalar kurarak sanayileşmeyi öngördüğü için mi ?
Şimdi hedef Özgür ÖZEL’mi oldu ? Ama yapamazlar, emellerine ulaşamazlar. Çünkü yurdun her yerinde yüz binler YA HEP BERABER, YA HİÇBİRİMİZ diyerek haykırıyor.
Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh. Selam ve saygılarımla.