Karabük Postası tarafından
09 Mart, 2021 11:23 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Kadınlar Günü KARDEMİR’de düzenlenen programla kutlandı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmeler İl Müdürlüğü organizasyonunda Kardemir AŞ. ev sahipliğinde düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Kardemir Eğitim Kültür ve Dairesi Başkanlığı Eğitim Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Vali Fuat Gürel ve eşi Özlem Aras Gürel, Karabük Belediye Başkan Yardımcısı Seher Berker, Kardemir Genel Müdürü Necdet Utkanlar, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Galip Sökmen ve kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile davetliler katıldı. Programın açılışında konuşan Vali Fuat Gürel, kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren işk ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirterek, “Bu salonda bizi dinleyen çok kıymetli hanımefendilerin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile gün içerisinde birkaç etkinliğe katıldık, biz şunun farkındayız kadınlar günü bir güne sığmayacak kadar önemli, bütün kadınlarımızın erkekler nezdinde oldukça önemli de olduğunu biliyoruz.  Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi  Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurduktan hemen sonra 1930’larda Belediye Başkanlıklarına kadınların da seçilebilmesi ve oy kullanabilmesi ve muhtar seçilebilmesi ile alakalı süreci başlatmış ve 1934 yılında Seçme ve Seçilme Hakkının Avrupa’da ve Dünya’da birçok gelişmiş ülkede böyle bir hak olmazken ülkemizde Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkını hem anayasaya hem de seçim kanununa koydurmuştur.   Tabii ki kültürel olarak bir kısım sorunlarımız var, bugün bile ilimizde bir kadın bu önemli günde kocası tarafından şiddete maruz kaldı, bunlar maalesef ki yaşanabiliyor, hem ülkemizde hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde de yaşanıyor. Hemen yanı başımızda çocuklar ve kadınlar güçsüz gibi görülüp şiddete maruz kalıyorlar. Ben kendi hayatımdan biliyorum ki benim Babam babaanneme her konuda danışırdı, aslına bakılırsa bir taraftan ataerkil bir toplumuz ama diğer taraftan da anaerkil bir toplumuz. Yani kadının evde sözünün geçtiğini, kadının evde herşey olduğunu hem kendi hayatımızdan biliyoruz hem de diğer hayatlardan yakınen görüyoruz. Ancak kültür seviyesi düşük olan,  bir kısım sorunlar yaşayan ailelerde kadın ile ilgili çocuk ile ilgili sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. Bununla ilgili devletimiz bazı mevzuatlar çıkararak özellikle kadına ve çocuğa şiddetle ilgili sorunlar yaşayan ailelerin devlet mercilerinde, mahkeme önlerinde, adli makamlarda, kolluk nezdinde sahip çıkılması, sorunun  hızlı bir şekilde tespit edilmesi, ilgilenilmesi ve sonuçlandırılması ile ilgili mevzuatlarda çıkarıldı. O yüzden ülkemiz artık Avrupa’da belki örnek gösterilecek bir ülke konumuna geldi.  Şu anda yanımızda bir Belediye Başkanımız var bir Belediye Başkan Yardımcımız var bunlar oldukça önemli değerlerdir. Tabiiki gönül ister ki erkek kadar kadınlarında bu sahalarda yer alması sayısal olarak da yer alması ancak zamana ihtiyaç olduğunu ifade etmekte fayda var. Bu sadece bizim meselemiz değil bütün dünyada konuşulan, üzerinde tartışılan ancak uygulamada sorunlu alanlardan bir tanesi. Bizim millet meclisimizde sayılar tabii ki çoğalacak. Milli eğitim camiası ile yaptığımız programlarda, yarışma ve etkinliklerde kız çocuklarının çok önde olduğunu görüyoruz, aslında alttan çok güçlü bir nesil geliyor. Kız çocuklarımız kendilerini yetiştiriyor ve geleceğe hazırlıyor, muhtemelen burada bir müddet sonra kadın valiler, kadın kaymakamları göreceğiz, zaten görüyoruz bunlar var ama sayısal olarak yeterli değil. Belediye Başkanlarımız zaten var onların da sayılarının çoğaldığını göreceğiz. Onun için ümitli olmakta fayda var bir toplumun en değerli üyesi annedir. Kendini iyi yetiştirmiş bir kadın bir ailenin içinde ise çocuklarımızın geleceğe hazırlanması hususunda başarısı çok önemlidir. Kız çocuklarımızı  ne kadar iyi yetiştirirsek ülkemizin geleceğini de o şekilde iyi yetiştiririz. Bu manada kız çocuklarımızın eğitimi çok önemli. Bunun üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor çünkü şükürler olsun devletimiz  çok büyük yatırımlar yaptı ve neredeyse artık okula gitmeyen çocuk kalmadı. Kız-erkek ayırımı yapmadan söylüyorum bütün çocuklarımızın eğitime ulaşması ile ilgili bütün gayretleri gösteriyoruz. Şuanda ülkemizin doğusundan batısına bütün çocuklarımız eşit şartlarda eğitime ulaşmış ve bundan sonra da daha iyi şartlarda okuyacaklar.    Bugün aslında Avrupa’nın karanlık çağlarında kadınlara davranış biçimi, eşitlik ilkesinden yoksun hareketlerin sonucu olarak ortaya çıkan tepkiler ve eylemler sonucunda yaşanan bir trajedinin gününü anıyoruz. Bir tarafından bir anma bir tarafından şükürler olsun ki belli aşamaya geldik artık kadın dediğimiz annemiz, eşimiz, çocuğumuz bütün akrabalarımız ile toplumun yarısından bahsediyoruz. Bu manada ülkemiz belli bir aşamaya geldi ama sorunlarımızın da tartışılması gerekiyor. İyi tarafları görürken sorunlu alanlarımıza da bakacağız, bu sorunu çözebilmek için el birliği ile toplum olarak herkes üzerine düşeni yaparsa inşallah kısa sürede bunları da aşmış olacağız. Şehit annelerimizin, şehit eşlerimizin, bize emanet eşlerimizin, annelerimizin ve bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.  Bugünü hazırlayan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüz olmak üzere bizleri misafir eden Kardemir Genel Müdürlüğümüze, Kardemir Yönetim Kuruluna ve Orman İşletme Müdürlüğümüze  huzurlarınızda teşekkür ediyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”diye konuştu. Konuşmaların ardından Kardemir Tiyatro Kulubü tarafından “Aşk-ı Kovid” tiyatro oyunu sahnelenirken Müzik Kulubü tarafından hazırlanan repertuar katılımcılara sunuldu. Etkinlik Karabük Orman İşletme Müdürlüğü tarafından katılımcılara fidan dağıtımı ile sona erdi.  

blank
İlyas Erbay tarafından
10 Nisan, 2025 14:34 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DESTEKLE BİLE ZOR AYAKTA DURUYOR, YAZIK !

SGK açıklarını aktüeryal denge sistemiyle kapatamıyor. Gelirler giderleri karşılamaktan çok uzak. Aktüeryal denge; sosyal güvenlik sisteminin finansmanı ve sistemden hak sahiplerine sağlanacak hakların karşılıklı mali durumunu tanımlar. Dengenin bozulması, sosyal güvenlik sisteminin yetersizleşmesi ve giderek çökmesi anlamını taşır.

Türkiye'de çalışan nüfusun yeteri kadar artmaması, buna karşılık emekli sayısındaki anormal artış SGK yı fena halde zorluyor. SGK Hazine desteği ile zar zor ayakta duruyor.
Açık katlanarak artmaya devam ediyor. SGK'nın hazineye yükü son 1 yılda 2 ye katlandı. 2024 yılı Ocak ayında 7 milyar 396 milyon olan açık 2025 Ocak ayında 16 milyar 44 milyona yükseldi.
Ocak ayındaki 417 milyar liralık giderin 290 milyar lirasını emeklilere ödenen maaşlar oluşturdu.
Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren emeklilerin aylıkları 2002 yılındaki seviyelere çıkarılsa, daha açık ifade ile gerçek enflasyon düzeyinde zam almış olsalardı; SGK nın açıkları kat kat daha yüksek olacaktı. Bu haliyle bile Hazine için büyük yük olarak görülen emekli maaşlarında artış beklemek hayal olur. Sistem maalesef aktüeryal olarak sağlıklı işletilememiştir.
Gelir ve gider dengesizliğinden bunu açıkça görüyoruz.

Kısa vadede çalışan nüfusun en az 2 katına çıkarılması mevcut sistemde mümkün değil. İstihdamı büyük oranda artıracak yani 2 ye katlayacak ciddi bir faaliyet yok!

Gelişmiş ülkelerde 3-4 çalışana bir emekli düşerken, Türkiye'de bu oran neredeyse kafa kafaya; yanılmıyorsam son verilere göre 1.3 çalışana 1 emekli düşüyordu. Çalışanlar Türkiye'de emeklileri finanse edemiyor. Gelmiş geçmiş tüm iktidarların oy kaygısıyla uyguladıkları popülist politikaların acı sonucu budur.
Ne yazık ki, bu politikalar uygulanmaya devam ediyor Son örneğini EYT de gördük.

SGK gelirlerinin yeteri kadar yüksek olmamasının önemli nedenlerinden biri de vergi toplamada ki sıkıntı. SSK yeteri kadar vergi toplayamıyor. Ülkenin kaymağını yiyen yüksek gelir sahipleri ya vergi vermiyor yada çok az veriyor. Bu da yetmez gibi bunların milyarlarca lira vergi borcu affediliyor.

Özel hastanelerin SGK ya yükü nü de unutmayalım.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nda yer alan veriler, AKP iktidarı döneminde kamunun sağlık hizmetlerindeki payının giderek azaldığını ortaya koyuyor. Verilere göre Türkiye genelinde hastanelerin yüzde 59’u Sağlık Bakanlığı’na bağlı, yüzde 37’si özel sektörde, yüzde 4’ü ise üniversitelerde bulunuyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2022’ye kadar kamu hastanesi sayısındaki artış yüzde 18.22 olarak gerçekleşirken özel hastane sayısındaki artış yüzde 111.7 olarak gerçekleşti. Özel hastane sayısı 2002’de 271 iken 2022 yılında 572 oldu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezinin (DİSK-AR) ''Özel hastanelerin SGK'ye yükü tırmanıyor'' başlıklı araştırma bültenine göre, 2024'ün ilk altı ayında Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) özel hastanelere yaptığı ödemenin payı yüzde 153 yükseldi. Devlet ikinci basamak hastaneleri için yapılan ödemenin payı ise yüzde 53,9'a düştü.

Bu kadar çarpıklığa, programsızlığa, plansızlığa rağmen bu ülkenin kurumları nasıl ayakta duruyor? Anlamak mümkün değil.

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.