Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
15 Eylül, 2017 14:25 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 28.12.2023 12:00
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Irak’ta Referanduma ve Suriye’de İhanet Koridoruna Hayır!

Türk Ocakları Genel Merkezi Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirilmek istenen referandum ve Suriye'deki gelişmeler hakkında bir basın açıklaması yayınladı. Açıklama şöyle: ABD VE MÜTTEFİKLERİ DAEŞ'İ BULDOZER GİBİ KULLANDI "1990’lardan bu yana, İsrail’in güvenliği ve enerji yollarının denetimi ekseninde, Birinci Dünya Savaşı sonrası cetvelle çizilen sınırları değiştirmeye matuf, küresel emperyalist projenin yeni bir safhasına gelindi. Sahte ve yalan gerekçelerle Irak’ı parçalayan ve kargaşaya sokan ABD ve müttefikleri; Arap Baharı ve BOP Projesi adı altında Kuzey Afrika’dan Pakistan’a uzanan İslam coğrafyasını kan ve gözyaşına boğan medeniyet içi çatışmayı körükleyip duruyorlar. Suriye’deki planları için, kurup büyüttükleri DAEŞ’i bir buldozer gibi kullandılar; ondan kurtulmak bahanesiyle de küresel planın gönüllü piyonluğuna soyunan PYD / YPG / SDG adları altındaki PKK ile birlikte Suriye’de ihanet koridoru inşa ettiler. Türkiye’yi, bu coğrafyanın yeniden tanziminde etkisiz kılmak için FETÖ, PDY ve PKK terör örgütlerini kullandılar. Buna karşılık daha önceki hatalı siyasetin seyrini fark eden Türk Devleti, 2015 yazında başlayan “Hendek Savaşları” ve Fırat Kalkanı Operasyonu ile bu hain projeye karşı dik ve tutarlı bir tavır ortaya koyabildi. COĞRAFYAMIZA ETNİKÇİ VE MEZHEPÇİ FİTNE TOHUMLARI ATILIYOR Bugün gelinen noktada ise hadisenin vahameti hafiflememiş, tam tersine ağırlaşmıştır. Başta ABD ve Almanya olmak üzere sözde NATO müttefikleri, Türkiye’ye karşı açıkça düşmanca bir siyaset izliyorlar. PKK ve PYD’ye Suriye’de verilen desteğin başka bir açıklaması yoktur. Burada büyük bir askerî güç hâline getirilen PKK’nın, Kuzey Irak’taki “Barzani Devleti”nin bir benzerini burada kurmasının maddi zemini oluşturulmuştur. İsrailli yetkililer, “referandum kararı”nı ve “Kürt devleti” oluşumunu açık bir şekilde desteklemektedir. Türkler, Araplar, Farslar ve Kürtler arasına sokulan etnikçi ve mezhepçi fitne tohumları ile coğrafyamızın gelecek yüzyılı şekillendirilmek istenmektedir. “Kuzey Irak Kürt Yönetimi”nin, Irak Anayasası’na göre bir bölgeye bağlı olmayan Kerkük’ü de içine alan “bağımsızlık referandumu”nu 25 Eylül 2017’de yapacağının duyurulması üzerine Irak Merkezî Hükûmeti, Irak Türkleri ve diğer bazı ülkelerden buna karşı haklı tepkiler yükseldi. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Kerkük üzerinde hak iddia etmenin yanlış olduğunu belirterek “Kürt Yönetimi”nden, bu yanlıştan dönülmesini istedi. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise referandum kararı, vahim bir hata olarak değerlendirilmiş; “Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesinin, Türkiye'nin Irak politikasının temel ilkelerinden biri” olduğu vurgulanmıştı. Ancak artık atı alanın Üsküdar’ı geçmekte olduğu bir kavşaktayız. Türkiye’nin, özellikle pek çok konuda kendi yardım ve desteği ile ayakta duran “Barzani Devleti” konusunda yeterince açık olmayan bir tavrı olduğu ortada. Bunda, Barzani’yi karşı cepheye itme kaygısının etkili olduğu ifade ediliyor. Bu düşüncenin dayandığı strateji en başından hatalıdır. Çünkü “ABD-İsrail Projesi” açık ve kesindir. Rusya da bölgedeki Kürt nüfusu karşısına almamak için bu projeye ses çıkarmamakta, hatta destek vermektedir. Türkiye, içeriden ve dışarıdan kıskaca alınmaktave oldubittiye razı olması için uluslararası hukuka aykırı uygulamalarla şantaja maruz bırakılmaktadır. MUHALEFET PARTİSİ BÖLÜCÜ PROPAGANDALARA FIRSAT VERMEMELİDİR Manzara gayet berraktır. Sadece Irak ve Suriye’nin değil Türkiye’nin de sınırları yeniden çizilmek istenmektedir. Türkiye’nin, içeride terör örgütüne karşı yürüttüğü amansız mücadelenin hedefi de yarın karşılaşılacak oldubittiye hazırlıklı olmaktır. Muhalefet Partisi yetkiliklerinin, SİHA’larla ilgili konuyu bu açıdan layıkıyla değerlendirmesi ve içlerindeki bölücülerin propagandalarına fırsat vermemeleri hayati önem taşımaktadır. Uygulanmak istenen proje, sadece Arapların ve Türkmenlerin değil bölgedeki Kürtlerin de hayrına olmayacak; uzun yıllar sürecek acıların ve çatışmaların zeminini güçlendirecektir. MİSAK-I MİLLİ HAKLARIMIZ GÜNDEME GETİRİLMELİDİR Türkiye, gerçek manada bir beka mücadelesi içindedir. Devletimiz; Irak ve Suriye’deki Türk varlığını silmeye matuf projelere karşı açık, net ve ikirciksiz bir tavır ortaya koymalıdır. Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasının bizim açımızdan savaş sebebi olacağı ilan edilmelidir. Şayet 1920’lerde varılan çözümler bozulacaksa Halep’ten Musul ve Kerkük’e uzanan Misak-ı Millî sınırlarıyla ilgili haklarımızın gündeme getirilmesi tarihî bir sorumluluktur. Türkiye, Erşad Salihî liderliğindeki Irak Türkmen Cephesi başta olmak üzere Irak ve Suriye Türklerinin varlıklarını korumak için azami destek vermelidir. Bölgede etnisite ve mezhep ayrılıklarını körükleyenlere karşı Araplar, Türkler, Kürtler ve diğer gruplar arasında ahenkli birlikteliği savunmalı; Sünni Müslümanları DAEŞ’in kucağına iten emperyalistlere karşı Şii ve Sünni demeden bütün Müslümanları kucaklayıcı bir yaklaşımı hâkim kılmalıdır. Uğradığımız bütün saldırılara ve yaptığımız bütün hatalara rağmen Türkiye ve Türk Milleti, hâlâ bu coğrafyanın en önemli gücü ve ümit kaynağıdır. İnancımızı ve ümidimizi asla kaybetmeden, gücümüzü ve dengeleri doğru okuyarak bu hain plana karşı tarihî görevimizi yerine getirmek zorundayız. Bu meydan okumaya, ancak ve yalnızca iç siyasi çekişmelerin dışında ve üzerinde bir bakış, siyaset ve tavırla karşılık verebiliriz. Ülkemizi yönetenleri, aydınları ve bütün siyasileri bu millî beka meselesinin gerektirdiği birlik ve dayanışma ruhuna uygun davranmaya davet ediyoruz. Irak’ın kuzeyindeki kanunsuz referanduma ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK İhanet Koridoruna “Hayır!” diyoruz. Yetkililerimizi, bir kez daha genelde Türkmen siyasetinde, özelde bu konuda artık açık ve net tavır almaya davet ediyoruz. Unutmayalım ki masada olan sadece Musul, Kerkük, Halep değil aynı zamanda Diyarbakır’dır. TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ  

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Aylin Sarıoğlu tarafından
12 Haziran, 2025 11:02 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Petrokimya yatırımında KARÇEL imzası

Adana'nın Ceyhan ilçesinde Rönesans Holding tarafından hayata geçirilecek Polipropilen Üretim Tesisi'nin çelik imalat ve montaj işleri, sektörün öncü firmalarından KARÇEL A.Ş. tarafından üstlenildi. Türkiye’de özel sektör eliyle gerçekleştirilen en büyük sanayi projelerinden biri olma özelliği taşıyan bu yatırım, Rönesans Holding ile Cezayirli enerji devi Sonatrach ortaklığında inşa edilecek

Rönesans Holding tarafından Adana'nın Ceyhan ilçesinde kurulacak olan Polipropilen Üretim Tesisi'nin çelik imalat ve montaj işlerini sektördeki lider firmalardan KARÇEL A.Ş. üstlendi. Bu dev yatırım, Türkiye'deki özel sektörün en büyük sanayi projelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ülkemiz için stratejik bir öneme sahip olan bu tesis yatırımı, Rönesans Holding ve Sonatrach ortaklığı ile hayata geçirilecek. Bu proje, petrokimya sektöründe tonaj olarak KARÇEL A.Ş.’nin aldığı en büyük iş olma özelliğini taşıyor. Kritik öneme sahip bu işin kazanılmasında, KARÇEL Yönetim Kurulu’nun vizyoner yaklaşımı ve tüm ekip arkadaşlarının gösterdiği özverili çalışma belirleyici rol oynadı.
KARÇEL A.Ş., ‘’Fabrikalar Kuran Fabrika'’ unvanıyla tanınıyor ve gerçekleştirdiği projelerle sektördeki lider konumunu güçlendiriyor. Şirket, katma değeri yüksek sektörlerdeki projelere yönelerek teknolojik yenilik ve inovasyon odaklı yatırımlarına devam etmektedir. Aynı zamanda yönetim kurulunun belirlediği stratejik hedefler doğrultusunda vizyoner bir yaklaşım sergileyen KARÇEL, mühendisliğin yüksek olduğu projelere yönelmeye de hızla devam ediyor. Yeni aldığı Polipropilen Üretim Tesisi projesi de bu vizyonun bir göstergesi olarak öne çıkmaktadır.
Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi'nde yaklaşık 50- hektarlık bir alanda faaliyet gösterecek Polipropilen Üretim Tesisi'ndeki yaklaşık 9 bin tonluk çelik imalat ve montaj işlerini gerçekleştirecek olan KARÇEL A.Ş. portföyüne aldığı bu büyük projeyle, şirketin sektördeki güçlü konumunu daha da pekiştirecek ve uzun vadeli hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir adım atacak.
KARÇEL yetkililerinden yapılan açıklamada, “Bu başarı, sadece ticari bir kazanım değil; aynı zamanda Karçel’in güvenilirliğini, mühendislik gücünü ve kurumsal dayanışmasını bir kez daha gözler önüne seren gurur verici bir sonuçtur. Katkı sağlayan tüm ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, bu önemli adımı daha büyük hedeflerin habercisi olarak görüyoruz.” denildi.
Türkiye'nin en büyük çelik yapı fabrikalarından birine sahip olan KARÇEL, bünyesindeki CNC, elektronik, mekanik ve hidrolik modern tezgâhlarla endüstriyel üretim tesislerinden binalara, köprülerden stadyumlara kadar pek çok büyük projede çelik konstrüksiyon üretimi ve montajı gerçekleştirmektedir. KARÇEL A.Ş. geçmişte gerçekleştirmiş olduğu Türkiye’nin ilk elektrikli araç fabrikası Ford Otosan Fabrikası’nın imalat ve montaj işleri, Türkiye’nin ilk Çinko İzabe Tesisi yatırımının anahtar teslim müteahhitliği, yurtiçi ve yurtdışındaki kritik cam üretim tesislerinin fırın imalatı ve bakım süreçleri, Afşin Elbistan A-Termik Santrali Modernizasyonu, Barcelona FC Camp Nou projesi ve Macaristan Bmw Fabrikası çelik imalat ve montaj işleri gibi bir çok prestij projesini portföyünde bulundurmaktadır. Ayrıca KARÇEL A.Ş.’nin yetkinlikleri arasında köprülü vinç, pergel vinç, portal vinç ve özel proses vinçlerin projelendirme, imalat, montaj ve devreye alma süreçleri de yer alıyor.
Ana kuruluşu KARDEMİR A.Ş. ile iş birliği yaparak, malzeme tedariki avantajıyla kaliteli ve zamanında teslimat sağlayarak sektör paydaşlarına güven veren KARÇEL A.Ş., yeni projeyle birlikte sektördeki liderliğini daha da pekiştirirken, ulusal ve uluslararası pazarda büyüme stratejilerine kararlılıkla devam ediyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin