Karabük Postası tarafından
03 Kasım, 2023 13:48 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Hava sıcaklıkları safranda rekolteyi etkiledi

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen ve kilosu 250 bin lirayı bulan safranda rekolte bu yıl mevsimin kurak geçmesi nedeniyle düşük olması bekleniyor. "Dünyanın en pahalı baharatı" olarak adlandırılan, Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen safran bitkisi boya, yemek, kozmetik, ilaç ve gıda gibi birçok alanda kullanılmasının yanı sıra; hücre yenileme, hafızayı güçlendirme, astım ve solunum yolu hastalıkları, sindirim ve diş eti güçlendirme gibi birçok etkisi bulunuyor. Ağustos ayında ekimi yapılan safran bitkisi Ekim-Kasım aylarında boyu 15-30 santimetre uzunluğa geldiğinde toplanıyor. Karabük'ün Safranbolu ilçesinde 3 bin 500 yıllık geçmişe sahip, Bizans döneminde Batı Anadolu'da ticareti yapılan, Osmanlı döneminde de önemini koruyan safranda rekoltenin mevsimin kurak geçmesi nedeniyle düşük olması bekleniyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan üretici İsmail Yılmaz, bu yıl hava sıcaklıklarının fazla olması dolayısıyla safran hasadına 12 gün geç başladıklarını belirterek, “Bugünlerde sezonun ve çiçeklenmenin en hızlı zamanı. İnşallah bir 15 Kasım'a kadar falan devam edeceğini umuyoruz. Ondan sonra da herhalde artık çiçeklenme son bulur” dedi. Yılmaz, kuraklık nedeniyle safranda rekoltenin geçen yıla göre daha düşük olacağını tahmin ettiğini söyledi. Bu yıl 15 dönüm alanda safran ekimi yaptığını ifade eden Yılmaz, “İnşallah tabii bir aksilik olmazsa bir 10 kilogram civarında ürün hasat etmeyi planlıyoruz. Tabii geçen yıl 27 dönüm civarında bir alanda üretim yapıyorduk. Sahayı dinlenmeye aldık, soğanları bir başka yere transfer yaptık. Onun için bu sene daha az hasat edeceğiz” diye konuştu. “Safran hasadı döneminde Safranbolu’ya yurt içinden ve yurt dışından turlar ya da VIP misafirler çok geliyor” diyen Yılmaz, şunları kaydetti: “Tarlada çiçeği görmek veya satın almak için. Merak edenler var. Fotoğrafçılar, doğacılar var. Sahada bu çiçeği taze koklamak isteyenler var. Oldukça misafirlerimiz kalabalık.” Yurtdışından çok ziyaretçinin geldiğini aktaran Yılmaz, "Bunun yanında bir Arap ülkelerinden Kuveyt'ten işte Dubai'den, Katar'dan gelenlerimiz de var” ifadelerine yer verdi. (İHA) VİDEO İZLEMEK İÇİN >>>TIKLAYINIZ<<<

Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bu web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Detaylar için Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.