blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
24 Ağustos, 2025 12:37 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Güneyden Antep’in zılgıtı ve kuzeyden Artvin’in tulum sesi çaylıkta buluştu

Artvin’in Arhavi ilçesinde 51. kere düzenlenen Milletlerarası Arhavi Kültür ve Sanat Şenliği, renkli imajlara sahne oldu. Üç gün süren etkinliklerde klasik müsabakalar ve halk dansları şovları ilgi gördü.
Festival, Arhavi Belediye Başkanı Turgay Ataselim’in katılımıyla başladı. Açılışın akabinde Trabzon Büyükşehir Belediyesi Bando Grubu eşliğinde kortej yürüyüşü düzenlendi. Korteje Meksika, Ukrayna, Gürcistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Gaziantep Mak Gazidans Spor Kulübü halk dansları grupları de katıldı.
Etkinlikler kapsamında hamsili ekmek ve Laz böreği yapma, hızarla odun kesme, tahta biçme ve fındık ayıklama üzere klâsik müsabakalar düzenlendi. Bayanlar, daha evvelden hazırladıkları Laz böreği ve hamsili ekmekleri heyet üyelerine sundu. Müsabakalarda kıyasıya uğraş yaşandı.
Gün uzunluğu devam eden yarışlarda muhalif hızarla odun kesme, dik suratlarla tahta biçme müsabakaları gerçekleştirildi. İlçenin kültürünü gelecek kuşaklara aktarılması emelli düzenlenen dibekle mısır ayıklama müsabakası ise değişik imgelere neden oldu.
Festivalin en dikkat çeken anlarından biri ise çay toplama yarışı oldu. Gaziantep’ten gelen halk dansları takımı, çaylık alanda hem yarıştı hem de horon oynadı. Güneydoğu’nun zılgıtları ile Karadeniz’in tulum sesi çaylıkta birleşti.
Festival, kültürel bedellerin yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması maksadıyla her yıl düzenleniyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
24 Ağustos, 2025 13:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

YÜZEN ŞEHİRLERİN KANALİZASYONU MAVİ VATANANIMIZA MI AKIYOR?

Üç tarafı denizlerle çevrili, cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Yeşille mavinin kucaklaştığı doğa harikası koylarımız, harika plajlarımız var.
Peki, bu güzelliklere yeteri kadar sahip çıkabiliyor muyuz?

Uzun yıllardır, yaz aylarını Kuşadası'nda geçiriyorum. Deniz için tercihim Dilek Yarımadası, Milli Parkı Plajları. Dünyanın en güzel plajları burada. Güzelçamlıdaki Milli Parkın hepsi birbirinden güzel 5 ayrı plajı var.
Daha temiz bir deniz için tercih ettiğim Milli Parkta beni üzen ve endişelendiren bir konuyu siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Denizin üzerinde, öbek öbek sarı köpüklere son zamanlarda çok sık rastlar olduk. Özellikle rüzgar denizden karaya estiğinde bu mide bulandıran görüntü ortaya çıkıyor. Milli park plajlarının olduğu bölgede yerleşim yok. Gezi teknelerinin sintine boşaltması da mümkün değil. Gündüz vakti bunu isterlerde yapamazlar. Akla tek bir şey geliyor. Kuşadası limanını hemen her gün ziyaret eden dev yolcu gemileri.

Gemilerdeki tüm tuvaletler ve lavabolar, merkezi bir atık su toplama sistemine bağlı. Bu sistem, atıkları geminin alt kısmında yer alan büyük tanklarda topluyor.. Bu tanklar, atık suyun geçici olarak depolanması için tasarlanmış.
Gemilerde oluşan atıklar (aralarında çamur, kanalizasyon, genel çöpler de bulunmaktadır) ya gemide yakılarak bertaraf edilir ya da limandaki bir kabul tesisine boşaltılır. Bildiğim kadarıyla Kuşadası, Ege-Port limanında böyle bir kabul tesisi yok.
Buraya gelen gemiler çok kısa kalıyorlar. Atık kabul tesisi olsa bile yüzlerce ton atığı almak için yüzlerce tanker gerekir. Bazı günler 4-5 geminin aynı anda geldiği oluyor.

Kuşadası Kruvaziyer turizminde önemli bir liman haline geldi. Ege-Port Limanı artık dünyanın en büyük 20 limanından biri. Aynı gün 4-5 devasa yolcu gemisinin geldiği oluyor.

blank

Bu devasa gemilerin geliş ve gidişlerini izlemekten büyük keyif alıyoruz. Her biri adeta yüzen bir şehir. Mürettebat hariç 8 bin yolcu kapasiteli olanlar bile var. Orta ölçekli bir şehirden söz ediyoruz.
Hiç düşündünüz mü . Bu kadar insanın yediği içtiği, mutfak atığı tuvalet, banyo atığı ne oluyor? Tonlarca atık, çöpler, kimyasallar, insan dışkıları….

Marmara açıklarında sintinesini denize boca eden tanker geminin fotoğraflarını bir yolcu uçağı pilotumuz çekmiş, basında geniş yer almıştı. Neden olduğu kirlilik korkunç boyutta idi.

blank

5 bin yolcu kapasiteli bir gemi için basit bir hesap yapalım.
Bir insan 24 saatte ortalama 2 litre idrar yapıyor. Bu kapasitede bir gemi için bu 10 ton idrar atığı demektir. Dışkı, duş suyu, mutfak atıkları, çöpler vs… Bir gemide 24 saatte yüzlerce ton atık depolanıyor.

Bu kadar yükü taşımanın bir maliyeti var. Kuşadasına gelen gemiler genellikle hava karardıktan sonra limandan ayrılıyor. Yunan karasularına girmeden, bizim karasularımızda, gece bu yükten kurtulmak için tahliye kapaklarını açmadıklarına emin miyiz? Hafta içi hergün Milli Park plajlarına gidiyoruz. Kuruvazer gemilerinin Kuşadasını terk ettiği gecenin ertesi günü sabahı mutlaka bu pislikle karşılaşıyoruz!
Kimseyi suçlamıyorum. Sahillerimizde gördüklerimden hareketle düşüncelerimi ve endişelerimi paylaşıyorum.
Dünya denizlerindeki kirliliğin en büyük nedeni; yolcu ve yük gemilerinin atıkları. Bu bilinen bir gerçek. Gemilerin açık denizlerde atık boşaltiğını, buna izin verildiğini biliyoruz.

İnsansız deniz araçlarımızla (İDA) övünüyoruz. Karasularımızdan çıkana kadar takalım peşlerine. İDA lara gece görüş özelliği olan su altı ve su üstü kameralar monte edilebilir. İHA larla havadan da takip edilebiliriz.
Endişelerimde haklı mıyım, haksız mıyım çıksın ortaya.
Haa bu arada, belki balık popülasyonumuzdaki belirgin azalmanın bir nedenini daha öğrenmiş oluruz.

Not: Görseller temsilidir.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.