blank
Ramazan Akca tarafından
08 Şubat, 2016 15:24 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 04.04.2016 10:03
A+ A-

Güleç: “Hiç Kimse Öküz Altında Buzağı Aramasın”

KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kamil Güleç, KARDEMİR ve bazı Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında yapılan eleştirilere cevap verdi. Güleç, “Şirketin sermaye yapısı ve ortaklık yapısının şekillenmesi bazı basın kuruşlarının yazması ile veya bir gazetecinin fikirleriyle olamaz. 70.000‘in üzerindeki hissedarın sorumluluğunu taşıyoruz. Global ekonomi kaynaklı bu kriz, Kardemir yöneticilerinin başarısızlığından doğan bir sonuç değildir. KARDEMİR A.Ş. sektöründe fark yaratmaya, büyümeye ve başarılı olmaya devam edecektir” dedi. KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kamil Güleç, bazı basın yayın organlarında KARDEMİR ve bazı Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında yapılan eleştirilere yazılı basın açıklaması ile cevap verirken, suskunluğunu da bozmuş oldu. “Kardemir’i her koşul altında en iyi şekilde faaliyetine devam ettirecek bütün önlemleri ve tedbirleri uygulamaya çalışıyoruz” diyen Güleç; “ Yönetim Kurulu’nda bulunan ortaklar olarak da birbirimize omuz omuza bağlı ve samimi dürüst davranışlar sergileyerek bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da yolumuza devam etmek arzusundayız. Hiç kimse tabiri caizse öküz altında buzağı aramasın. Hiç kimse merak etmesin , KARDEMİR A.Ş. sektöründe fark yaratmaya, büyümeye ve başarılı olmaya devam edecektir” dedi. KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kamil Güleç’in yazılı olarak yaptığı basın açıklaması aynen şöyle: “Çok değerli görsel ve yazılı basın mensuplarımız, çok değerli Kardemir hissedarları, Kardemir çalışanları, Karabük’lü hemşerilerim; -Son günlerde bazı görsel ve yazılı basın organlarında Kardemir ve Kardemir’in bazı Yönetim Kurulu Üyeleri, Kardemir ortaklarının aileleri, şahsım ve ailemizin bazı bireyleri hakkında maksatlı, planlanmış, yanıltıcı bilgilere dayalı haberler ve programlar tertiplenmektedir. Bu haksız iddia ve karalamaların ana başlıklarını sıralamak ve bunları sırasıyla cevaplandırmak istiyorum; 1- Kardemir’de entegre bir tesis, neden diğer entegre tesisler kar ediyor da Kardemir zarar ediyor algısı; 2- Çin’den gelen krizin, dünyayı ve tüm demir çelik sektörünü değil de; Kardemir’i zora sokuyormuş algısı; 3- Kardemir yatırımlarının çoğunluğunu bitirmesine rağmen, neden 3 milyon tona ulaşamadı, yatırımların yersiz ve yanlış yapıldığı, verimli çalışmadıkları algısı; 4- Kardemir her seferinde dara düştüğünde özel bir şirket olmasına rağmen, Devletten haksız yardım talep ediyor algısı; 5- Kardemir’i 11 kişilik Yönetim Kurulu değil de, bir aile yönetiyor (Güleç Ailesi mensubu baba-oğul) Kardemir’deki ticari faaliyetlerde dahil bütün olumsuzlukları, bu iki kişi yaratıyor algısı; 6- Kardemir ile hükümetimiz ve onun temsilcilerinin yol ayrımında algısı, 7- Kardemir’in son 12 yılda 800.000.000 $ borçlandığı ve bunun izah edilemez bir durum olduğunu algısı, Bu konuların muhataplarından birisi olarak sizleri aydınlatmak, konuşulanlar ve söylenenler hakkında doğru bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum; Değerli Kamuoyu; Öncelikle Kardemir’in durumu hakkında sizleri aydınlatacağım; 2015 yılının başından itibaren Dünya Çelik sektöründe kapasite kullanımında bir daralma olmuştur. Dünya Çelik sektörün de en büyük üretici olan Çin’in, kendi ekonomik bünyesinde ki küçülmeye paralel olarak ithalatçı konumdan ihracatçı konuma girmesi ve 2015 yılında yaklaşık 100 milyon tonun üzerinde ihracat yapması ile Dünya Çelik üreticileri zor günler yaşamaya başlamıştır. Net ihracatçı olan Çin’in sattığı ürünlerde sürekli dampingli fiyatlar uygulaması ve buna paralel dünya çelik fiyatlarının hızla düşmesi, pazarlarda yerli üreticilerin bu fiyatlara adapte olamayarak üretimlerinde mevcut kapasitelerini kullanılamaz hale getirmiştir. 2016 yılının başında bu durum değişmemiş ve daha da hızlanmaktadır. Bu koşullar, ülkemiz Demir Çelik sektörünü de ciddi etkiliyor. Biz 2014 yılında Dünya’da 7. Avrupa’da 2. çelik üreticisi iken, 2015 yılı sonunda Dünya’da 9. sıraya, yıllık 36 milyon tonlara ulaşan üretimimiz de 30 milyon tonlara kadar gerilemiştir. Yine Dünya’da ABD, AB ve diğer ülkelerin birçoğu Çin menşeili ürünlere 2015 yılı ortalarından itibaren koruma tedbirleri alıp kota ve vergiler koyarak yerli üretim ve üreticilerini korumuş ancak, Türkiye açık pazar konumunu devam ettirmektedir. Bu gelişmeler Türk Demir Çelik temsilcileri tarafından hükümetimizin ilgili mercilerine anlatılmakta olup, Kardemir Yöneticileri olarak bizlerde yaklaşık 8 aydır aynı konuları Devletimizin her kademesine anlatmaya çalışmaktayız. Örneğin; 2015 yılı başlarında Kardemir, ürettiği kütük demirin tonunu 400 $ civarında satabilirken, bugün en son yaptığı satış hepimizin malumu 275 $/ton da gerçekleşmiştir. Bu hızlı fiyat düşüşünün en büyük sebebi, Çin’in ülkemize de çok büyük miktarlarda ve düşük fiyatlarla demir çelik ürünlerini ihraç etmesidir. (Bugün Çin’deki kütük fiyatları yaklaşık Türkiye teslimi 250 dolar/ton civarındadır). Öncelikle bu durum ark ocaklı tesisleri zora sokmuş, ardından entegre tesislerini de etkilemiştir. Haliyle Kardemir’de bundan etkilenmektedir. %40’lara varan fiyat düşüşlerine karşılık hammadde girdilerimiz aynı oranda düşmediğinden, karlılık sürekli ve hızlı şekilde ortadan kalkmaktadır. Kardemir, bildiğiniz gibi son 5 yıldır kapasitesini yaklaşık 1 milyon tonlardan 3 milyon tona çıkartmak için planladığı yatırımlarına devam etmektedir. Bu yatırımlar çerçevesinde katma değeri yüksek nihai ürünlere de kavuşmaktadır. 2015 yılı sonunda 2 milyon tonun üzerinde üretim gerçekleştirmiştir. Önümüzde ki 1-2 yıl içinde de bu yatırımları kaynak bulabilirse tamamlayarak 3 milyon ton ve üzeri bir kapasiteye kavuşmuş olacaktır. Yatırımlarımızın gerçekleşmesi için yaklaşık 1,350 milyar $ yatırım planlamıştık. Yaklaşık 1,1 milyar $’lık kısmı tamamlandı. Dünya’da Entegre demir çelik tesislerinde 1 milyon ton üretim kapasitesi artırmak için yaklaşık 1,2 milyar $ civarında yatırım gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında Kardemir yatırımlarını çok ucuza tamamlamaktadır. Yaklaşık 750 milyon $ borç yatırım borcudur ve uzun vadeli ödeme planına bağlıdır. Şayet Kardemir bu yatırımları anahtar teslimi yapsaydı böyle 1,350 milyar $’lara değil, belki 2,5-3 milyar $ civarında yatırım bedeli ödeyecekti. Yapılan yatırımlar hem yerinde ve gerekli, hem de olması gereken değerden çok aşağıda tamamlanmıştır. Bu borç, boşa bir borç değildir. Kardemir’in üretim kapasitesi yılda 1 milyon tondan 3 milyon tonların üzerine yükseltilmektedir. Karşılığında büyük bir varlık doğmuştur. İşte tabiri caizse eser ortadır. Bu eserin meydana gelişinde herkesin emeği takdir edilirken, bu projenin başından beri, yani Karabük Demir Çelik fabrikalarının kapatılma sürecinden bugüne, bu ikilinin (Mutullah Yolbulan-Kamil Güleç’in ) olağanüstü gayret ve emeklerini ve can pahasına her şeyleri ile yaptıkları bu mücadelenin takdirini kamuoyuna bırakıyorum. Şu gerçeği unutmamak lazım, yatırımlarımızı tamamlasak bile limanımız olmadığı için 2,2 milyon tonlardan daha fazla üretim yapma imkanımız yoktur. İlerleyen sürede Filyos Limanı’nın mutlaka gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu Liman Kardemir’in de, yöre sanayicisinin de, bölgelerimizin de olmazsa olmazımızdır. Şayet limanımız olsaydı bugünlerde ithal hammadde maliyetleri, yerli hammadde maliyetlerinden daha aşağıda oluşacak ve Kardemir hem üretimini daha ucuza mal edecek, hem de daha fazla kapasite kullanabilecekti. Bir diğer hususta; Kardemir 2015 yılına kadar yerli cevherlerle üretim yaptığı için hem ucuz hammadde temin ediyor hem de kapasite kullanımda avantajlı idi. Bu da maliyetlerimizi aşağı çekmemize fayda sağlıyordu. Ama 2015 yılı başlarından itibaren yerli cevher fiyatları ithal cevherlere göre pahalı kalmaya başladı. Çünkü, Çin Demir Çelik üreticileri mamul ihracında ucuz fiyat uyguladıkları gibi dünya cevher fiyatları da Çin’in iç talep yetersizliğinden dolayı düşüş trendine girdi. Yerli cevher üreticileri, ithal cevherle rekabet edemiyor çünkü iç taşımada Devlet Demiryollarının taşıma fiyatları çok yüksek olması sebebi ile navlun maliyetleri şişiyor. Bunun bugün Kardemir için anlamı şudur; biz İsdemir gibi limanda olan bir fabrika olsaydık şimdi ithal cevher avantajını kullanıyor olacaktık. Ayrıca, Kardemir gibi entegre tesislerinin hammadde bağlantıları eskiden 3-5 yıllık yapılırdı. 2008 krizinden sonra 1 yıllık sürelere kadar geri çekildi. Üretimimiz de devamlılığı sağlamanın ve dünyanın büyük hammadde üreticilerinden mal alabilmenin bazı kuralları var ve buna uymamız gerekiyor. Yani ürünlerinizde satış fiyatlarınız günlük düşerken, hammadde fiyatları bilhassa bizim gibi entegre tesisler için uzun dönem bağlantı ile alındığı için anında üretim maliyetlerinize yansımıyor. Ayrıca 1 yıl önceki cevher fiyatlarına göre, navlun fiyatları oransal olarak cevher maliyetleri içinde gittikçe yükselerek Kardemir avantajlarını dezavantaja çevirmiştir. Biz Kardemir olarak yıllardır bu taleplerimizi T.C.D.D yetkililerine iletiyoruz ama o kurumda zarar ettiği için fiyat indirmekte zorlanıyor. Sizlere bir örnek vereyim; Kardemir Liman’da üretim yapan fabrika olsaydı, dünyanın öbür ucundan aldığımız cevher veya koklaşabilir kömürün tonuna navlun olarak bugünlerde 6 $ civarında ödeme yapacaktık. Fakat bizim limanımız olmadığı ve deniz kenarında kurulmadığımızdan, yerli cevherle ağırlıklı çalışma zorunluluğu sebebi ile iç nakliye bedeli olarak DDY.’na 20 $/ton’lara varan navlunlar ödüyoruz. Yine Zonguldak ve Bartın Limanlarında, liman boyutları sebebi ile daha küçük gemilerle cevher ve kömür getirme mecburiyeti olduğundan navlun fiyatları daha yüksek oluyor. Kardemir’i ölçek ekonomisi yönünden incelersek biz 2015 yılı sonlarında ancak 2 milyon tonu geçmişken, İskenderun D.Ç. 2015 yılı sonunda 5 milyon ton üretim yapmıştır. Buda sabit giderlerimizde İsdemir’e göre ciddi maliyet farkı yaratmıştır. Bunun gibi daha bir çok olumsuz faktörler son yılda gelişmektedir. Örneğin; bankalara borçlanma maliyetleri yükselmeye devam etmektedir. Büyük yatırımlar yaptığımız için amortismanlar çok yüksektir. Halbuki diğer entegre tesislerinin yatırım borçları çok küçülmüştür. Kardemir’in kullandığı yatırım kredilerinden dolayı kur farkları çıkmaktadır. Yatırım kredi borçlarımızın çoğunluk $ bazında olması ve $ ‘ın hızlı değer kazanması 2015 yılı sonunda Kardemir’in karını zarara çeviren faktörlerden olmuştur. Kısacası; İsdemir’de entegre bir tesis ama kar ediyor, Kardemir neden 2015 yılında zarar etti dersek, işte yukarıda izah ettiğim ana sebeplerden dolayı Kardemir’in maliyetleri dönem dönem ton başına oldukça yüksek seviyelerde çıkmakta ve zararı oluşturmaktadır. Aslında; Kardemir uzun ürün üretiminde, yaptığımız yatırımlar sonucu en son teknolojiye sahiptir. Bakın, aynı Kardemir 2014 yılında rekor kar etti. Çünkü dünyada çelik fiyatları olması gereken yerdeydi. 2015 yılında da faaliyet zararı etmediği halde yukarıda açıklamaya çalıştığım bazı elde olmayan sebeplerden ötürü bilançolarımızın altında zarar çıkıyor. Sonuç olarak özetlersek; 1. Eğer Çin’den gelen tonu 250-260 $ ‘lara mal olan kütüklere vs. ürünlere kota uygulanmazsa Türk D.Ç. sektörü bir şekilde korunmaya alınmazsa, 2. Filyos’da acilen en az 180-200 bin tonluk gemilerin yanaşabileceği bir liman olmazsa, 3. Dünyada meydana gelen talep yetersizliği değişmezse, 4. Kardemir ulaştığı kapasitesini elinde olmayan nedenlerle tam kullanamazsa işimiz gerçekten çok zorlaşıyor. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, Kardemir yönetim hatalarından dolayı zarar etmiyor. Bugün ki sorun yalnız Kardemir’in sorunu değil Türk demir çeliğinin sorunudur.Bunun üstüne Kardemir’in coğrafi konumundan kaynaklı dezavantajları da vardır. İşte bu yüzden Kardemir’de son 12 yıldır hızla katma değeri yüksek ürünleri üretebilmek için aşağıdaki yatırımları gerçekleştirdik. • 2007 yılında büyük zorluklarla kurup faaliyete geçirdiğimiz ray ve profil fabrikası, • 2014 yılında kurduğumuz yeni sürekli döküm tesisleri ve çelikhane yatırımları, • 2016 Nisan ayı başlarında yine 700 bin tonluk birinci kısmını üretime alacağımız filmaşin ve kalın kangal üreten dünyanın en son teknolojisine sahip haddehanesi, • Yine yaklaşık 2 yıl sonra üretime hazır hale gelecek demir yolu tekerlek fabrikası, • Bu haddehanelere en kaliteli çelik hammaddelerini üretecek idame çelikhane yatırımları, vakum ve kükürt giderme tesisleri, • Bunları besleyecek 2015 yılı başında faaliyete geçen 5 nolu 1,2 milyon tonluk yeni yüksek fırın, • Enerji santralleri, oksijen fabrikaları, yeni kok fabrikaları, çevre yatırımları vs… Bu yatırımların büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Geri kalan yatırımlar da tamamlandığında Kardemir yıllık üretim kapasitesini 3 milyon tonların üzerine çıkaracaktır. Ama bunun için olmazsa olmaz, fiziki olarak Filyos Limanın devreye girmesidir. Dünya çelik üretimi 2015 yılı sonlarında bir milyar yediyüz milyon (1.700.000.00) tonlara ulaşılmış bulunuyor. Dünyanın ekonomik büyümesinin yavaşlamasından ve Çin’in de tüketimini küçültmesinden dolayı birmilyar ikiyüz milyon (1.200.000.00) tonlarda tüketim gerçekleşmektedir. Dünya çelik üretim kapasitesi de 2,4 milyar tonlarda olup 700 milyon ton kapasite fazlası var. Bu fazlanın 400 milyon tonu Çin’den kaynaklanıyor, kalan 300 milyon tonu dünyanın diğer ülkelerinden. Çin öncelikle kendi üretimini kısmak ve kapasitesini düşürmek yerine dünyanın rekabet edemeyeceği ve maliyetlerinin altındaki fiyatlarla ihracat yapmaya devam ediyor. Türkiye eğer önlem almakta daha fazla gecikirse Türk çelik sektörünün durumu daha da kötüleşecektir. Açıkça görüleceği gibi, global ekonomi kaynaklı bu kriz, Kardemir yöneticilerinin başarısızlığından doğan bir sonuç değildir. Kardemir %100’ü halka açık bir şirkettir. SPK mevzuatına göre yönetilmektedir. Kardemir bağımsız uluslararası denetim şirketlerince denetlenmektedir. Ayrıca iç denetimimiz vardır. Kardemir AŞ. 4 tanesi bağımsız, 11 kişilik yönetim kurulunca yönetilmektedir. (İddia edildiği gibi baba-oğul Güleç ailesi tek başına yönetmemektedir.) Bütün kararlar Yönetim Kuruluna bağlı icra organları( Genel Md., Genel Md.Yrd. ve ünite müdürleri)vasıtası ile yapılmaktadır. Bunlar gerçekken ve bunları bile bile bazı yerel basın organlarında ailelerimizi ayrıştırarak ve hedef alarak çok çirkin sataşmalar, asılsız ve maksadı aşan haberler yayınlanmaktadır. Bu kadar büyük şirketlerin kurumsal kimliği vardır. Kardemir de öyledir. 1994 yılından buyana sürdürülen mücadelemizde bu ve bunun gibi pek çok benzer durum yaşanmış, başarı ve gerçeklerle bunlar aşılmış ve yalanlanmıştır. Şirketin sermaye yapısı ve ortaklık yapısının şekillenmesi bazı basın kuruşlarının yazması ile veya bir gazetecinin fikirleriyle olamaz. 70.000‘nin üzerindeki hissedarın sorumluluğunu taşıyoruz. Size burada kısaca bir anımı hatırlatacağım; Karabük D.Ç. fabrikaları 5 Nisan 1994 kararlarıyla kapatılıyor. O tarihlerde Karabük Ticaret Sanayi Odası Başkanlık görevini yapmaktaydım. O günkü hükümetin kapatma kararını Karabüklüler olarak büyük çabalar sarf etmemize rağmen önleyemedik. Kararın açıklandığı 5 Nisan sabahı Ankara’dan eski Karabük Milletvekilimiz ve o günlerde bulunduğu partinin Genel Sekreteri olan arkadaşımız beni telefonla aradı “Başkan çok üzüldüğünü biliyorum ama bu kararın dönüşü yok. Karabük D.Ç. fabrikalarının hurdasını 50-60 milyon $’a Karabüklüler olarak satarsınız” dedi. Söylediklerine katılmadığımı ifade ettim. Bundan sonra Çelik-iş Sendikamız başta olmak üzere Karabüklü tüm hemşerilerim ve sivil toplum örgütlerinin tamamıyla birlikte bir mücadeleye başladık ve Karabüklüler muvaffak oldu. Fabrikalar kapanmayıp 1995 yılından bu tarafa Kardemir A.Ş. olarak faaliyetlerine özel şirket statüsü ile devam ediyor. Başında bulunduğumuz 20 yılı geçen bir sürede işte o hurdası 50 milyon $ eden fabrikalar bugün birkaç milyar $ değere ve varlığa ulaşmıştır. Bu işler kendi kendine olmadı. Hakim aileler olan Güleç Ailesi, Yolbulan Ailesi ve Yücel Ailesi’nin üstün gayretleri, Çelik-İş Sendikası ve çalışanlarımızın emek ve alın terleri, tüm Karabüklülerin manevi destekleri ve başta siyasetçilerimiz ve hükümetlerimizin her türlü desteğini alarak bu başarı sağlandı. İnsanların vazgeçemediği dünyada en önemli varlıklardan başta geleni evlatlarıdır. Kamil Güleç ve Ailesi için Kardemir’de bir evlat gibi korunması gereken 78 milyon halkımızın manevi değeri olan bir kuruluştur, candır. İlelebet yaşamasını istediğimiz çalışanlarımıza, hissedarlarımıza, yöre halkımıza, ortaklarımıza, bölgemize, ülkemize ekonomik ve sosyal destek verecek bir kuruluştur. Sadece sıradan bir Anonim Şirket değildir. Son 12-13 yıldır ülkemizde AK Parti hükümetlerimiz ile başlayan olağanüstü kalkınma ile sağlanan ekonomik istikrar, her alanda yapılan değişim ve yenilik Kardemir’imize de güç vermiştir, yol göstermiştir. Bütün zorlukları aşmamızda maddi manevi destek olmuştur. Bu siyasi istikrar ve ekonomik ortam yalnız Kardemir özelinde değil, doğru icraat yapan tüm kurum ve kuruluşlar için büyümeyi tetikleyici unsur olmuştur. Kardemir’de hangi ünitenin, hangi fabrikanın temelini atsak, hangi fabrikayı üretime geçirip devreye alsak onun kurdelesini Cumhurbaşkanlarımızla, Başbakanlarımızla, Bakanlarımızla birlikte ve bizim doğal Başkanımız olan Mehmet Ali Şahin Bey ile birlikte kesmişizdir. Kendilerine ve hükümetimizin geçmişteki ve bu gün ki siyasi temsilcilerine, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Başbakanımıza, Bakanlarımıza ve yöre milletvekillerimize, Kardemir’e verdikleri maddi ve manevi desteklerinden dolayı şükranlarımızı sunuyorum. Önümüzdeki dönemde Türk D.Ç. sektörüne ve Kardemir’e desteklerini esirgemeyeceklerini, alınması gereken tedbirleri, önlemleri acilen alacaklarına bir şirket yöneticisi ve bir sanayici olarak yürekten inanıyorum. Bir konuya daha değinmek istiyorum; Kardemir 2015 yılında geçici bilançolarında zarar açıklarken, Kamil Güleç’in şirketleri kar ediyor diye asılsız bir algı yaratılmak istenmektedir. Benim sahibi bulunduğum Çağ Çelik A.Ş.’deki üretimlerimizi dünyada 100’e yakın ülkeye ihracat yaptığımız halde ve şirketimiz Türkiye’nin kendi dalında ihracatta ilk üç kuruluş içinde yer aldığı halde 2015 yılı faaliyetlerimiz sonucunda bizlerde bilançolarımızda zarar göreceğiz. Kar edemiyoruz. Türkiye’de Demir Çelik sektöründe faaliyet gösteren çoğu üreticide şu günlerde zarar ediyor. Bazı büyük üreticiler faaliyetlerine son veriyor. Dünya’da çok üretici faaliyetlerini durdurdu. Bu kriz sektörde gittikçe derinleşiyor. Kardemir Yönetim Kurulumuz ve icra organlarımız vasıtasıyla, Kardemir’i her koşul altında en iyi şekilde faaliyetine devam ettirecek bütün önlemleri ve tedbirleri uygulamaya çalışıyoruz. Yönetim Kurulu’nda bulunan ortaklar olarak da birbirimize omuz omuza bağlı ve samimi dürüst davranışlar sergileyerek bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da yolumuza devam etmek arzusundayız. Hiç kimse tabiri caizse öküz altında buzağı aramasın. Şunu hiç unutmamak lazım; “Bir olalım iri olalım birlikte diri olalım“ birlikten her zaman güç doğacağına inanıyorum. 50 yıllık D.Ç. sanayinin içinden birisi olarak ben bu samimi inançla hayatımda muvaffak oldum. Bugün Güleç Ailesi olarak sahip ve büyük ortak olduğumuz şirketlerimizde ki 1000’den fazla çalışanlarımızla Karabük yöresine ve ülkemize hizmete devam ediyoruz. Ayrıca, Kardemir’de ki 25 yıla yakın olağanüstü gayret ve emeklerimizle her şeyden ötesi toplumun ve Karabük’ümüzün her ferdine olan sevgi ve saygımızla dimdik ayaktayız. Ve inşallah başta Kardemir’imiz olmak üzere sanayide-üretimde-sosyal alanda, sağlıkta ve diğer hizmet alanlarında bundan sonrada Karabük’ümüze ve ülke ekonomimize katkıda bulunmaya var gücümüzle, Cenabı Allah’a sığınarak devam edeceğiz. Sonuç olarak, sizlere elimden geldiğince özetleyerek bilgilendirme yapmak istedim. Hiç kimse merak etmesin , KARDEMİR A.Ş. faaliyetlerine büyüyerek devam edecektir. KARDEMİR A.Ş. bu sıkıntılı günleri;başta çalışanlarımızın, onların temsilcisi Çelik-İş Sendikamızın, ortak ve hissedarlarımızın, müşteri ve tedarikçilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin, yöre halkımızın, duyarlı davranan Karabük basınının, Milletvekillerimizin ve Hükümetimizin desteklerini alarak ülke D.Ç. sektöründeki öncü, yenilikçi, değişimci, yatırımcı, katılımcı ve başarıyı her zaman yakalamasını ve devam ettirmesini bilen, yönetimdeki birlik ve bütünlüğünü koruyarak aşacaktır. Bizim çalışma prensiplerimiz de gereksiz endişelere yer yoktur. Kardemir sektöründe fark yaratmaya, büyümeye ve başarılı olmaya devam edecektir. Sözlerimi bitirirken hepinize şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum.”

Çubuk Gölü çevresindeki kaçak yapılara yıkım kararı
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Aralık, 2024 20:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çubuk Gölü çevresindeki kaçak yapılara yıkım kararı

Bolu’nun tabiat olağanüstüsü yerlerinden olan Çubuk Gölü etrafında bulunan 4 ruhsatsız yapı için yıkım kararı çıkarıldı. Yapı sahiplerine Bolu Vilayet Özel Yönetimi tarafından 30 günlük mühlet verildi.
Bolu’nun tabiat olağanüstüsü yerlerinden olan ve yılın 4 mevsimi binlerce tatilcinin ziyaret ettiği Çubuk Gölü etrafında, yapı denetim gruplarının yaptığı incelemeler sonucunda ruhsatsız yapılaşma tespit edildi. Yapılan değerlendirmeler sonrası, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. ve 32. unsurları kapsamında 4 yapı hakkında yıkım kararı çıkarıldı.

30 günlük müddet tanındı
Yapı sahiplerine, Bolu Vilayet Özel Yönetimi tarafından, ruhsatsız yapıları yıkmaları için 30 günlük müddet verildi. Bu mühlet zarfında rastgele bir süreç yapılmaması durumunda, yıkım süreçleri Vilayet Özel Yönetimi tarafından gerçekleştirilecek. Yıkım masrafları ise yüzde 20 ziyadesiyle yapı sahiplerinden tahsil edilecek. Ayrıyeten, ilgili şahıslara idari para cezası da uygulandı.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.